281
2016-2017 sezonunun 26. haftasında başına geçirdiği akhisar belediyespor ile 8 maçta 7 galibiyet alarak dikkatleri üzerine çeken eskilerin süper bücür'ü, şimdilerin teknik direktörü. 8 maçta 26 gol istatistiği etkileyici olsa da göklere çıkarmadan önce biraz incelemekte fayda var.
göreve geldiği ilk maçta şampiyonluk adayı başakşehir'i 2-1 mağlup etmiş evinde. tek başına ele alındığı zaman sansasyonel sonuç. ancak türk futbolunun yazılı olmayan kurallarından biri takımın form durumu ne olursa olsun hoca değişikliği sonrası ilk maçta alınan galibiyet gibi bir gerçek var. başakşehir'in takip eden iki deplasmanda 4 puan daha bırakıp şampiyonluğu kaybedecek hale geldiğini de unutmamak gerek.
ertesi hafta fenerbahçe deplasmanında 3-1 kaybetmişler. bu da türk futbolunun yazılı olmayan istatistiklerinden biri, büyük maç galibiyetini takip eden hafta çuvallayan anadolu takımı sendromu.
kadıköy dönüşü bursaspor'u ağırlayıp 5-1 mağlup etmişler. o haftadan itibaren 5 haftada 20 gol yiyip 2 gol atacak olan bursaspor'dan gol yemek 5 atmaktan daha zor.
ertesi hafta kasımpaşa deplasmanına çıkmışlar. avrupa potasına da düşme hattına da eşit mesafedeki takımı 2-0 gibi temiz bir skorla mağlup etmişler.
30. haftada rakip gaziantepspor. 2 sezondur kümede kılpayı farkla kalan, bu sezonun ikinci yarısını formalite icabı oynayan, üzerine bir de rajtoral'ın intiharı ile yıkılan kırmızı siyahlılara 6 gol atmışlar.
31. haftada osmanlıspor deplasmanına çıkmışlar. avrupa ligi macerasından sonra işi serip düşme hattına kadar inen, mustafa reşit akçay'ın yerine hamza hamzaoğlu'nu getirip 3 maçta topladığı puanlarla kümede kalmayı garantileyen ankara takımına 4 gol yuvarlamışlar. o haftayı da içine alan 4 haftalık periyotta osmanlıspor'un gol atma zahmetine bile girmediğini es geçmemek lazım.
son iki maçta ise amaçsız alanyaspor ve konyaspor'a üçer gol atmışlar.
bakıldığı zaman başakşehir galibiyeti dışında "ooouww" dedirten bir galibiyet yok. 26 golün 11 tanesi küme düşmüş gaziantepspor ve düşmek için varını yağını ortaya koyan bursaspor'a atılmış. 7 golü de işi "salmış" olan alanyaspor ve osmanlıspor'a atmışlar. geriye kaldı 9 gol.
türkiye futbolunu takip eden herkes az çok bilir. ligin son 8-10 haftasında ligin rengi üç aşağı beş yukarı belli olur. ligin ilk yarısında "süpriz" performansıyla göz dolduran çoğu takım düşme ihtimalinden paçayı sıyırınca maçlara sadece 90 dakikayı tamamlama amacıyla çıkar. bu ortamı fırsat bilen alt sıralardaki 1-2 takım illa ki bir sprinte kalkar. bazılarının nefesi yeter, bazılarınınsa yetmez. bu işi "salan" ekibe bir de ilk yarı bitmeden ligi kafada bitirmiş olan ligin dibindeki 1-2 takım eklenir. şampiyonluk yarışındaki takımlar, kötü giden bir sezonun sonunda avrupa bileti ile hem günü hem de kasasını kurtarmaya çalışan büyük takımlar ve küme düşmemek için çırpınan takımlar haricinde ligi sallayan pek olmaz. sessiz sedasız abuk sabuk maçlarla fikstür doldurulur.
okan buruk'un akhisarspor performansından bahsederken türk futbolunun bu gerçeklerini de dikkate almak gerekir. yaptığı şeyin türk futbolunda pek alışkın olmadığımız bir iş olduğu aşikar olsa da bunun taktik-teknik dehadan ziyade zihniyetle ilgili olduğunu düşünmek de yanlış olmaz. türkiye liginde bir anadolu takımı ile 6 maç kazanmak kolay bir iş değil elbette. ancak ligin bu döneminde biraz da fikstür şansıyla normalinden daha kolay olduğu da bir gerçek. rakiplerinin angarya diyerek çıktığı haftalarda takımına hücum oynatmak, "hadi şu maçı da bitirelim" yerine daha fazla gol için ısrar etmek okan buruk'u sadece güzel bir spor adamı yapar. ancak hazır bulduğu kadroya sadece zihniyeti değiştirerek, çokça da fikstür şansı ve rakiplerin boşvermişliğiyle gelen bu performansı çok büyütmek kariyerinin başındaki okan buruk'a ciddi bir haksızlık olacaktır...
edit: t bag uyardı, mustafa reşit akçay, ahmet reşit akçay değil...
göreve geldiği ilk maçta şampiyonluk adayı başakşehir'i 2-1 mağlup etmiş evinde. tek başına ele alındığı zaman sansasyonel sonuç. ancak türk futbolunun yazılı olmayan kurallarından biri takımın form durumu ne olursa olsun hoca değişikliği sonrası ilk maçta alınan galibiyet gibi bir gerçek var. başakşehir'in takip eden iki deplasmanda 4 puan daha bırakıp şampiyonluğu kaybedecek hale geldiğini de unutmamak gerek.
ertesi hafta fenerbahçe deplasmanında 3-1 kaybetmişler. bu da türk futbolunun yazılı olmayan istatistiklerinden biri, büyük maç galibiyetini takip eden hafta çuvallayan anadolu takımı sendromu.
kadıköy dönüşü bursaspor'u ağırlayıp 5-1 mağlup etmişler. o haftadan itibaren 5 haftada 20 gol yiyip 2 gol atacak olan bursaspor'dan gol yemek 5 atmaktan daha zor.
ertesi hafta kasımpaşa deplasmanına çıkmışlar. avrupa potasına da düşme hattına da eşit mesafedeki takımı 2-0 gibi temiz bir skorla mağlup etmişler.
30. haftada rakip gaziantepspor. 2 sezondur kümede kılpayı farkla kalan, bu sezonun ikinci yarısını formalite icabı oynayan, üzerine bir de rajtoral'ın intiharı ile yıkılan kırmızı siyahlılara 6 gol atmışlar.
31. haftada osmanlıspor deplasmanına çıkmışlar. avrupa ligi macerasından sonra işi serip düşme hattına kadar inen, mustafa reşit akçay'ın yerine hamza hamzaoğlu'nu getirip 3 maçta topladığı puanlarla kümede kalmayı garantileyen ankara takımına 4 gol yuvarlamışlar. o haftayı da içine alan 4 haftalık periyotta osmanlıspor'un gol atma zahmetine bile girmediğini es geçmemek lazım.
son iki maçta ise amaçsız alanyaspor ve konyaspor'a üçer gol atmışlar.
bakıldığı zaman başakşehir galibiyeti dışında "ooouww" dedirten bir galibiyet yok. 26 golün 11 tanesi küme düşmüş gaziantepspor ve düşmek için varını yağını ortaya koyan bursaspor'a atılmış. 7 golü de işi "salmış" olan alanyaspor ve osmanlıspor'a atmışlar. geriye kaldı 9 gol.
türkiye futbolunu takip eden herkes az çok bilir. ligin son 8-10 haftasında ligin rengi üç aşağı beş yukarı belli olur. ligin ilk yarısında "süpriz" performansıyla göz dolduran çoğu takım düşme ihtimalinden paçayı sıyırınca maçlara sadece 90 dakikayı tamamlama amacıyla çıkar. bu ortamı fırsat bilen alt sıralardaki 1-2 takım illa ki bir sprinte kalkar. bazılarının nefesi yeter, bazılarınınsa yetmez. bu işi "salan" ekibe bir de ilk yarı bitmeden ligi kafada bitirmiş olan ligin dibindeki 1-2 takım eklenir. şampiyonluk yarışındaki takımlar, kötü giden bir sezonun sonunda avrupa bileti ile hem günü hem de kasasını kurtarmaya çalışan büyük takımlar ve küme düşmemek için çırpınan takımlar haricinde ligi sallayan pek olmaz. sessiz sedasız abuk sabuk maçlarla fikstür doldurulur.
okan buruk'un akhisarspor performansından bahsederken türk futbolunun bu gerçeklerini de dikkate almak gerekir. yaptığı şeyin türk futbolunda pek alışkın olmadığımız bir iş olduğu aşikar olsa da bunun taktik-teknik dehadan ziyade zihniyetle ilgili olduğunu düşünmek de yanlış olmaz. türkiye liginde bir anadolu takımı ile 6 maç kazanmak kolay bir iş değil elbette. ancak ligin bu döneminde biraz da fikstür şansıyla normalinden daha kolay olduğu da bir gerçek. rakiplerinin angarya diyerek çıktığı haftalarda takımına hücum oynatmak, "hadi şu maçı da bitirelim" yerine daha fazla gol için ısrar etmek okan buruk'u sadece güzel bir spor adamı yapar. ancak hazır bulduğu kadroya sadece zihniyeti değiştirerek, çokça da fikstür şansı ve rakiplerin boşvermişliğiyle gelen bu performansı çok büyütmek kariyerinin başındaki okan buruk'a ciddi bir haksızlık olacaktır...
edit: t bag uyardı, mustafa reşit akçay, ahmet reşit akçay değil...