187
ingiltere'nin darren anderton (neden seviyorum ben de bilemiyorum ama premier manager 96 dandır diye düşünüyorum), jürgen klinsmann, david ginola gibi adamları barındırması nedeniyle sempati duyduğumuz, luka modric ve gareth bale gibi adamları izlemek için maçlarını beklediğimiz, musevi ağırlıklı taraftar grubuna (veya kökenine) sahip takımı.
büyük reyiz, ulu manitu insan mauricio pochettino öncesindeki dönemde (7-8 yıllık dönem) yönetimin yaptığı işler nedeniyle kendileri için bir "failure wheel" dahi hazırlanmıştır.
https://pbs.twimg.com/media/BpDNKIYCQAAtAYZ.jpg
bu girizgahtan sonra kendileri hakkında bir değerlendirme yapmak istiyorum ve daha önceki değerlendirmelerim gibi, bu değerlendirme de uzun olabilir.
satılan oyuncular ve bunlardan gelen para ile yapılan işlerden elbet bahsedeceğim ama harry redknapp, andre vilas boas ve tim sherwood gibi adamlardan sonra mauricio pochettino'yu almış olmaları gerçekten vizyon olarak kendilerini değiştirdiklerini ve yeniden yapılanma hususunda kararlı olduklarını gösteriyor. nitekim pochettino, yaratan olmasa da southampton'ın altın jenerasyonu sayılabilecek adamları (luke shaw, adam lallana, callum chambers, james ward-prowse) parlatmış bir adam. gençlere çok önem veriyor ve gençler hata yapsa da onlardan vazgeçmeyebiliyor. özellikle -çoğu kişinin bilmiyor olmasına rağmen- altyapı konusunda dünyanın her yerinde takipte olan scoutlara ve buralardan altyapıya katılan gençlere sahip tottenham, bu gençleri adam edebilirse büyük transfer yapmadan beklentileri aşabilecek kapasiteye sahip. şu an için bunu yapabilecek potansiyelde bir hocaları da var. ihtiyaç olan şey zaman ve tottenham'ın zaman konusundaki en büyük avantajı taraftarın bir manu, bir chelsea taraftarı gibi şampiyonluk hırsının olmaması yazmışım bu entry'i depoladığım 6.11.2015 tarihinde:)
dönelim pochi reyiz, proje takımı vizyonu ve bu seneki durumlarına. biraz da gelecekten konuşuruz.
pochi reyiz işini bilen bir adam. en büyük artısı, 2015 yılında da yazmak üzere niyetlendiğim gibi geniş bir scouting range'i olması ve genç oyuncuları geliştirirken bunlardan verim alması. bunun dışında fifa oynayanların bildiği "chemistry" özelliğine de dem vurmak istiyorum.
öncelikle pochi'nin kafasında bir taktik var ve buna göre adam alınıyor takıma. herhangi bir yerden kadroyu açıp bakın, inanılmaz dengeli ve alternatifli bir kadrosu var. denge derken hamza hamzaoğlu dengesi değil elbette, mesela bizim gibi 8 sağ bek 1 sol bek yok takımda.
tottenham, senelerce iyi sayılabilecek stoperleri olmasına rağmen savunmada hep hata veren bir takımdı. lloris'in gelmesi sonrası bir seviye atlamış olan defans hattında pochi reyiz, özellikle ajaxta birlikte tandem oluşturan alderweireld ve verthongen ikilisini stopere koyarak zaten bireysel olarak a+/a- arasında gidip gelen bu adamlardan bayağı başarılı bir defans göbeği ve duran top gol tehdidi yaratmayı başardı. elbette burada, dünyanın -bence- real madrid ile birlikte en iyi bek ikilisine, premier ligin ise açık ara en iyi bek rotasyonuna (danny rose ve kyle walker / kieran trippier ve ben davies) sahip olmasının da etkisi var. sakatlık durumunda eric dier ve kevin wimmer oynuyor ve defans hattı anormal durumlar olmadığı sürece değişmiyor.
iki ön liberolu sistemde eski öğrencisi victor wanyama'nın dembele ile birlikte orta sahayı rakiplere dar ettiğini maçlarını izleyenler görebilir. zaten takımın geri kalanı da muazzam bir şekilde topun arkasına geçiyor. burada dier, yine pochi tarafından ön libero olarak oynatılan (geçen sene) bir stoper olarak iş yapmaya hazır. dele alli (aşağıda bahsedeceğim) ve kevin winks de yine duruma göre 4-2-3-1 sistemine dayalı tottenham projesinin 2'lisinde oynayabilen adamlar.
christian eriksen, onomah ve son dönemde performansı ile ön tarafa yerleşen dele alli inanılmaz başarılı işler yapıyorlar. zaten dele alli transferin gözdesi mbappe ile birlikte.
ön tarafta ise senelerce unutulduktan sonra pochi ile hayat bulan kane var.
tottenham, bu sene n'koudou transferini yapmış olmasına rağmen kanat bölgesinde şampiyonluk yolundaki rakiplerine nazaran daha düşük kalite ve seviyede adamlara sahip olması nedeniyle sıkıntılar yaşıyor. son ve lamela kanatları, premier lig şampiyonluğu için (2016-17 sezonunda şampiyonluğu bir anormallik yaşanmazsa chelsea kazanacak) yetersiz kalıyor. alli eriksen ikilisinden biri kanatlara kayıyor bu nedenle. ancak bir kanatta yine son veya lamela var. lamela, kumaşı olduğu iddia edilen ancak dengesiz bir topçu. şahsi gözlemim olmakla birlikte premier lig, 4-5 maç şapkadan tavşan çıkaracak, en az 27-28 maç da 8/10 oynayacak kanatlara sahip olmadan kazanılması zor bir lig. bu noktada tottenham da tıkanıyor ve zaman zaman rakibini açamıyor. misal veriyorum, bir bale kalsa idi veya hazard tottenham oyuncusu olsa idi, bu sene net şampiyon olabilirlerdi.
gelecek sene için "transfer" diye bağıran tek bölgeleri kanat ve forvet. lamela ve son rotasyonda kalabilirler ancak dominant bir kanat ile kane sakatlandığında sırıtmayacak veya maç sıkıştığında kane ile çift forvet oynayabilecek kaliteli bir ayak alırlar, alli başta olmak üzere takımın etkili adamlarını ellerinde tutabilirlerse 17-18 sezonunda en büyük şampiyonluk adayı olabilirler. zira genel hatları ile genç olan tottenham, diğer takımların aksine her gün üstüne koyarak geliyor.
büyük reyiz, ulu manitu insan mauricio pochettino öncesindeki dönemde (7-8 yıllık dönem) yönetimin yaptığı işler nedeniyle kendileri için bir "failure wheel" dahi hazırlanmıştır.
https://pbs.twimg.com/media/BpDNKIYCQAAtAYZ.jpg
bu girizgahtan sonra kendileri hakkında bir değerlendirme yapmak istiyorum ve daha önceki değerlendirmelerim gibi, bu değerlendirme de uzun olabilir.
satılan oyuncular ve bunlardan gelen para ile yapılan işlerden elbet bahsedeceğim ama harry redknapp, andre vilas boas ve tim sherwood gibi adamlardan sonra mauricio pochettino'yu almış olmaları gerçekten vizyon olarak kendilerini değiştirdiklerini ve yeniden yapılanma hususunda kararlı olduklarını gösteriyor. nitekim pochettino, yaratan olmasa da southampton'ın altın jenerasyonu sayılabilecek adamları (luke shaw, adam lallana, callum chambers, james ward-prowse) parlatmış bir adam. gençlere çok önem veriyor ve gençler hata yapsa da onlardan vazgeçmeyebiliyor. özellikle -çoğu kişinin bilmiyor olmasına rağmen- altyapı konusunda dünyanın her yerinde takipte olan scoutlara ve buralardan altyapıya katılan gençlere sahip tottenham, bu gençleri adam edebilirse büyük transfer yapmadan beklentileri aşabilecek kapasiteye sahip. şu an için bunu yapabilecek potansiyelde bir hocaları da var. ihtiyaç olan şey zaman ve tottenham'ın zaman konusundaki en büyük avantajı taraftarın bir manu, bir chelsea taraftarı gibi şampiyonluk hırsının olmaması yazmışım bu entry'i depoladığım 6.11.2015 tarihinde:)
dönelim pochi reyiz, proje takımı vizyonu ve bu seneki durumlarına. biraz da gelecekten konuşuruz.
pochi reyiz işini bilen bir adam. en büyük artısı, 2015 yılında da yazmak üzere niyetlendiğim gibi geniş bir scouting range'i olması ve genç oyuncuları geliştirirken bunlardan verim alması. bunun dışında fifa oynayanların bildiği "chemistry" özelliğine de dem vurmak istiyorum.
öncelikle pochi'nin kafasında bir taktik var ve buna göre adam alınıyor takıma. herhangi bir yerden kadroyu açıp bakın, inanılmaz dengeli ve alternatifli bir kadrosu var. denge derken hamza hamzaoğlu dengesi değil elbette, mesela bizim gibi 8 sağ bek 1 sol bek yok takımda.
tottenham, senelerce iyi sayılabilecek stoperleri olmasına rağmen savunmada hep hata veren bir takımdı. lloris'in gelmesi sonrası bir seviye atlamış olan defans hattında pochi reyiz, özellikle ajaxta birlikte tandem oluşturan alderweireld ve verthongen ikilisini stopere koyarak zaten bireysel olarak a+/a- arasında gidip gelen bu adamlardan bayağı başarılı bir defans göbeği ve duran top gol tehdidi yaratmayı başardı. elbette burada, dünyanın -bence- real madrid ile birlikte en iyi bek ikilisine, premier ligin ise açık ara en iyi bek rotasyonuna (danny rose ve kyle walker / kieran trippier ve ben davies) sahip olmasının da etkisi var. sakatlık durumunda eric dier ve kevin wimmer oynuyor ve defans hattı anormal durumlar olmadığı sürece değişmiyor.
iki ön liberolu sistemde eski öğrencisi victor wanyama'nın dembele ile birlikte orta sahayı rakiplere dar ettiğini maçlarını izleyenler görebilir. zaten takımın geri kalanı da muazzam bir şekilde topun arkasına geçiyor. burada dier, yine pochi tarafından ön libero olarak oynatılan (geçen sene) bir stoper olarak iş yapmaya hazır. dele alli (aşağıda bahsedeceğim) ve kevin winks de yine duruma göre 4-2-3-1 sistemine dayalı tottenham projesinin 2'lisinde oynayabilen adamlar.
christian eriksen, onomah ve son dönemde performansı ile ön tarafa yerleşen dele alli inanılmaz başarılı işler yapıyorlar. zaten dele alli transferin gözdesi mbappe ile birlikte.
ön tarafta ise senelerce unutulduktan sonra pochi ile hayat bulan kane var.
tottenham, bu sene n'koudou transferini yapmış olmasına rağmen kanat bölgesinde şampiyonluk yolundaki rakiplerine nazaran daha düşük kalite ve seviyede adamlara sahip olması nedeniyle sıkıntılar yaşıyor. son ve lamela kanatları, premier lig şampiyonluğu için (2016-17 sezonunda şampiyonluğu bir anormallik yaşanmazsa chelsea kazanacak) yetersiz kalıyor. alli eriksen ikilisinden biri kanatlara kayıyor bu nedenle. ancak bir kanatta yine son veya lamela var. lamela, kumaşı olduğu iddia edilen ancak dengesiz bir topçu. şahsi gözlemim olmakla birlikte premier lig, 4-5 maç şapkadan tavşan çıkaracak, en az 27-28 maç da 8/10 oynayacak kanatlara sahip olmadan kazanılması zor bir lig. bu noktada tottenham da tıkanıyor ve zaman zaman rakibini açamıyor. misal veriyorum, bir bale kalsa idi veya hazard tottenham oyuncusu olsa idi, bu sene net şampiyon olabilirlerdi.
gelecek sene için "transfer" diye bağıran tek bölgeleri kanat ve forvet. lamela ve son rotasyonda kalabilirler ancak dominant bir kanat ile kane sakatlandığında sırıtmayacak veya maç sıkıştığında kane ile çift forvet oynayabilecek kaliteli bir ayak alırlar, alli başta olmak üzere takımın etkili adamlarını ellerinde tutabilirlerse 17-18 sezonunda en büyük şampiyonluk adayı olabilirler. zira genel hatları ile genç olan tottenham, diğer takımların aksine her gün üstüne koyarak geliyor.