1129
kendisiyle ilgili çok yazdım. gelmeden önce de yazmıştım. 5 maç oldu. 2 mağlubiyet, 1 beraberlik ve 2 kıl payı galibiyet. sonuç kötü. peki sahadaki futbol ne diyor?
o daha da kötü. hiçbir planı yok takımın. öyle sahaya çıkıyoruz işte. 3'lü defans diye bir şey tutturmuş gidiyor. bazı oyunculara takıntısı var. nedense bu oyuncular da hep selçuk, semih, yasin. bu oyuncuları mutlaka oynatıyor. ancak takımdaki önemli isimleri küstürmüş durumda. yetenekli oyuncu sevmiyor anlaşılan.
kendisi savunanların argümanları da çok enteresan. "kendi takımını kursun öyle konuşalım" diyorlar. arkadaşlar siz gelecek sezon bundan daha kaliteli bir takım kurulabileceğini mi zannediyorsunuz? 3'lü defans sistmei oynayan takımdan takıma değişir. sen karabük gibi oynayacaksa çok koşan, yetersiz, ancak mücadeleci bir takım yaratır ve türkiye ligi'nde bile ancak ilk 10'u zorlarsın. ama büyük takım olarak 3'lü oynayacaksın chelsea gibi, juventus gibi kadro kurman lazım. hem koşacak, hem mücadele edecek hem de yetenekli adamlar alman lazım. bizim gelecek sezon için transfer bütçemiz böyle 1 tane adam almaya yetmez. bırakın yeniden takım kurmayı. ha ama diyorsanız ki "kardeşim biz koşan takım istiyoruz" o zaman da sonuç alınmadığında kızmayacaksınız. çünkü ikisini birden iyi yapacak adamlardan 1 tanesini bile alamayız. hayal kurmayın yani. tudor asla galatasaray'ı taşıyacak "o takım"ı kuramaz. zaten gelecek sezon için adı geçen oyuncuları görüyorsunuz işte. adem büyük, emre akbaba, deniz türüç filan. bunlarla siz galatasaray'ın iyi futbol oynayacağını, sonuç alacağını, başarı kazanacağını düşünüyorsanız kusura bakmayın ama buna iyi niyet demek hafif kalır.
bir de deniyor ki "efendim daha kaç maç oldu ki?". evet daha kaç maç oldu? 5 maçta takımı kötüden daha kötüye götürmeyi başardı tudor. takım mıymıymıy oynuyordu, şimdi işte mücadele etmeye çalışıyor. tek fark bu. sahada hücum yönünden de defansif yönden de herhangi bir sistem yok. "ama elindeki oyuncular" deniyor. yukarıda da söyledim; gelecek sezon bundan daha iyi bir kadromuz olmayacak. aksini düşünüyorsanız hayalperestlikte çığır açtınız demektir.
adamı "oh bakın it gibi çalıştırıyor takımı" diye savunanlar var yahu. arkadaşım, oyuncuya yükleme dediğin sezon başında ve biraz da sezon ortasında yapılır. sen bütün sezon doğru düzgün yükleme almamış takıma bir anda yüklenirsen o takımda hem sakatlar artar hem de takım maçlarda belirli bir dakikadan sonra sahada yığılır kalır. kaldı ki bu antreman temposu ve saha içindeki mücadele temposunu kaldıracak ancak aynı zamanda da büyük takım gibi oynayacak bir kadro kuramayız biz. öyle bir paramız yok bizim. türkiye öyle bir takım kuracak para kimsede yok. siz zannediyor musunuz ki bjk sürekli koşuyor falan. maçları izlemiyorsunuz muhtemelen. öyle "deli pres, aşırı tempo" filan yok ortada. yapamazlar. öyle bir takım yok türkiye'de. olamaz.
büyük takım teknik direktörü elindeki kadroyla iyi işler yapabilen teknik direktördür. ne zannediyorsunuz? seneye 15 adam yollayıp 15 adam mı alacağız? böyle yapsak bile aldıklarımız bunlardan iyi mi olacak? yapmayın allah aşkına. şu andakinden çok daha kötü bir kadromuz olacak. tudor'un kafasındaki sistem karabük'te, cheivo'da işler. burada işlemez. çünkü ne elindeki kadro ona yöneliktir ne de karşındaki takımlar sana karabük ve chievo muamelesi yapar.
"kenarda maçı çok iyi yaşıyor"muş. valla kenarda ne yaşadığını bilmiyorum ama sahada yaşanan bir felaket. "çok hırslı ve takımı çok iyi ateşliyor"muş. valla sahada süt dökmüş kediler görüyorum ben. ateş mateş yok yani.
seneye gidecek adamlar belli. podolski, sneijder, chedjou, bruma, carole filan gidecek muhtemelen. siz zannediyor musunuz ki selçuk gidecek, sabri gidecek, yasin gidecek? son 2 sezonda yapılan özbek biraderler transferlerini düşünün ve giden adamların yerlerine gelecek adamları düşünün. nasıl; muhteşem değil mi? tam tudor'un takımı olacak işte. koşan takım. en sevdiğiniz. ama rakibin peşinden koşanı.
"peki ne yapalım?" sorusunu duyar gibiyim. kardeşim tudor'la olmaz. 1 senemizi daha yiyelim mi? yiyeceğiz görünüyor. dursun durdukça tudor da durur gibi. tabii bu tempoyla giderse sezon sonu avrupa dışında kalıp tudor'un gönderildiğini de görebiliriz. şaşırmayın yani.
elindeki malzemeyi işleyemeyen, ona göre bir sistem oluşturamayan, buna göre takviye yaptırıp buna göre takımı çalıştırmayan hoca galatasaray'da başarılı olamaz. bu kadar basit. prandelli, hamza, denizli, riekerink şimdi de tudor. sonları da aynı olacak.
o daha da kötü. hiçbir planı yok takımın. öyle sahaya çıkıyoruz işte. 3'lü defans diye bir şey tutturmuş gidiyor. bazı oyunculara takıntısı var. nedense bu oyuncular da hep selçuk, semih, yasin. bu oyuncuları mutlaka oynatıyor. ancak takımdaki önemli isimleri küstürmüş durumda. yetenekli oyuncu sevmiyor anlaşılan.
kendisi savunanların argümanları da çok enteresan. "kendi takımını kursun öyle konuşalım" diyorlar. arkadaşlar siz gelecek sezon bundan daha kaliteli bir takım kurulabileceğini mi zannediyorsunuz? 3'lü defans sistmei oynayan takımdan takıma değişir. sen karabük gibi oynayacaksa çok koşan, yetersiz, ancak mücadeleci bir takım yaratır ve türkiye ligi'nde bile ancak ilk 10'u zorlarsın. ama büyük takım olarak 3'lü oynayacaksın chelsea gibi, juventus gibi kadro kurman lazım. hem koşacak, hem mücadele edecek hem de yetenekli adamlar alman lazım. bizim gelecek sezon için transfer bütçemiz böyle 1 tane adam almaya yetmez. bırakın yeniden takım kurmayı. ha ama diyorsanız ki "kardeşim biz koşan takım istiyoruz" o zaman da sonuç alınmadığında kızmayacaksınız. çünkü ikisini birden iyi yapacak adamlardan 1 tanesini bile alamayız. hayal kurmayın yani. tudor asla galatasaray'ı taşıyacak "o takım"ı kuramaz. zaten gelecek sezon için adı geçen oyuncuları görüyorsunuz işte. adem büyük, emre akbaba, deniz türüç filan. bunlarla siz galatasaray'ın iyi futbol oynayacağını, sonuç alacağını, başarı kazanacağını düşünüyorsanız kusura bakmayın ama buna iyi niyet demek hafif kalır.
bir de deniyor ki "efendim daha kaç maç oldu ki?". evet daha kaç maç oldu? 5 maçta takımı kötüden daha kötüye götürmeyi başardı tudor. takım mıymıymıy oynuyordu, şimdi işte mücadele etmeye çalışıyor. tek fark bu. sahada hücum yönünden de defansif yönden de herhangi bir sistem yok. "ama elindeki oyuncular" deniyor. yukarıda da söyledim; gelecek sezon bundan daha iyi bir kadromuz olmayacak. aksini düşünüyorsanız hayalperestlikte çığır açtınız demektir.
adamı "oh bakın it gibi çalıştırıyor takımı" diye savunanlar var yahu. arkadaşım, oyuncuya yükleme dediğin sezon başında ve biraz da sezon ortasında yapılır. sen bütün sezon doğru düzgün yükleme almamış takıma bir anda yüklenirsen o takımda hem sakatlar artar hem de takım maçlarda belirli bir dakikadan sonra sahada yığılır kalır. kaldı ki bu antreman temposu ve saha içindeki mücadele temposunu kaldıracak ancak aynı zamanda da büyük takım gibi oynayacak bir kadro kuramayız biz. öyle bir paramız yok bizim. türkiye öyle bir takım kuracak para kimsede yok. siz zannediyor musunuz ki bjk sürekli koşuyor falan. maçları izlemiyorsunuz muhtemelen. öyle "deli pres, aşırı tempo" filan yok ortada. yapamazlar. öyle bir takım yok türkiye'de. olamaz.
büyük takım teknik direktörü elindeki kadroyla iyi işler yapabilen teknik direktördür. ne zannediyorsunuz? seneye 15 adam yollayıp 15 adam mı alacağız? böyle yapsak bile aldıklarımız bunlardan iyi mi olacak? yapmayın allah aşkına. şu andakinden çok daha kötü bir kadromuz olacak. tudor'un kafasındaki sistem karabük'te, cheivo'da işler. burada işlemez. çünkü ne elindeki kadro ona yöneliktir ne de karşındaki takımlar sana karabük ve chievo muamelesi yapar.
"kenarda maçı çok iyi yaşıyor"muş. valla kenarda ne yaşadığını bilmiyorum ama sahada yaşanan bir felaket. "çok hırslı ve takımı çok iyi ateşliyor"muş. valla sahada süt dökmüş kediler görüyorum ben. ateş mateş yok yani.
seneye gidecek adamlar belli. podolski, sneijder, chedjou, bruma, carole filan gidecek muhtemelen. siz zannediyor musunuz ki selçuk gidecek, sabri gidecek, yasin gidecek? son 2 sezonda yapılan özbek biraderler transferlerini düşünün ve giden adamların yerlerine gelecek adamları düşünün. nasıl; muhteşem değil mi? tam tudor'un takımı olacak işte. koşan takım. en sevdiğiniz. ama rakibin peşinden koşanı.
"peki ne yapalım?" sorusunu duyar gibiyim. kardeşim tudor'la olmaz. 1 senemizi daha yiyelim mi? yiyeceğiz görünüyor. dursun durdukça tudor da durur gibi. tabii bu tempoyla giderse sezon sonu avrupa dışında kalıp tudor'un gönderildiğini de görebiliriz. şaşırmayın yani.
elindeki malzemeyi işleyemeyen, ona göre bir sistem oluşturamayan, buna göre takviye yaptırıp buna göre takımı çalıştırmayan hoca galatasaray'da başarılı olamaz. bu kadar basit. prandelli, hamza, denizli, riekerink şimdi de tudor. sonları da aynı olacak.