3106
galatasaray futbol takımının teknik direktörüdür.
(bkz: #2023321)
terimspor tayfası bu maçtan çıkacak kötü bir sonuçla kafa alabileceğini düşünerek maç öncesinden üşüşmüş başlığına; onlar zaten hamzaoğlu'na yapılanın aynısını istiyorlar başından beri. riekerink'in karakterinden girilmiş, beden eğitimi hocası ve kukla denmiş, kendisini savunanların kaçtığı saptanmış. hayırdır, eğleniyor muyuz beyler?
başarı/başarısız kriterlerine göre değerlendirmelerinizi saygıyla karşılıyorum. yapıcı ve akılcı eleştirilerle sonuca ulaşan entryler de mevcut. bu arkadaşları tebrik ediyorum.
yalnız futbol düzleminden çıkıp karakterine varan hakaretler, "defol git" modunda alttan alta kuyruk acısı hissedilen intikam istekleri, sanki riekerink, dursun özbek, levent nazifoğlu'nun yanında 4. olarak sohbetlerine katılmış da bir şeye şahit olmuş gibi kendinden emin suçlamalar havalarda uçuşuyor. hamzaoğlu'nun gönderilişinin adaletsizliğinden ötürü olduğunu(!) bundan ötürü riekerink'in de gönderilmesi gerektiğini savunanlar olmuş. argümansız "bir sövüyorum bir sövüyorum sana" minvalinde entryler döşenmiş.
kısacası garip kafalar mevcut şu aralar sözlükte. sözlüğü geç, tribün de sucuk ekmek derdinde. takım gibi, yönetim gibi, ülke gibi, taraftarın da şirazesi kaymış durumda.
eleştirinin dozajını ayarlamak, asıl amacın galatasaray'ın menfaatlerini korumak olduğunu hatırlamak lazım. gemi istediğiniz yere gitmiyor diye kaptanı denize atalım diyorsunuz da, kaptanı attıktan sonraki plan ne? bu durumdan daha iyisini nasıl sağlayacaksınız? ya da diğer etmenler bunu sağlayacak mı? tek sorun teknik direktör mü? ya da sorunun temeli teknik direktör mü ki onu değiştirdiğimizde başarılı ve istediğimiz bir galatasaray olacak? hedefler ve istekler ne kadar gerçekçi, içinde bulunduğumuz şartlara ne kadar uygun? uzun vadeli düşünüyoruz dediğimiz her planı daha oturma sürecinde çöpe atmaya devam edecek miyiz? bu teknik direktör başarılı olur ya da olmaz, ama bu kadar seviyeyi düşürmenin anlamı ne?
evet bir kaç sene öncesinin gümbür gümbür ilerleyen galatasaray'ı yok şuanda, ama kafası kesik tavuk gibi etrafa saldırmak mı gerekli? zaten dört bir yandan teknik direktörünüz aşağılanıyor, yöneticiniz sahip çıkmıyor. sağduyunun sesi olmanız gerekirken neyin derdi bu? tamam gitsin ama bunun da bir adabı, isteme şekli, neden sonuç ilişkisinin ortaya koyulması var.
not: bu yazı 28 ocak 2017 galatasaray akhisar belediyespor maçının sonucunda bağımsız olarak, son zamanlarda giderek artan bir rahatsızlığımı aktarmak için yazılmıştır.
(bkz: #2023321)
terimspor tayfası bu maçtan çıkacak kötü bir sonuçla kafa alabileceğini düşünerek maç öncesinden üşüşmüş başlığına; onlar zaten hamzaoğlu'na yapılanın aynısını istiyorlar başından beri. riekerink'in karakterinden girilmiş, beden eğitimi hocası ve kukla denmiş, kendisini savunanların kaçtığı saptanmış. hayırdır, eğleniyor muyuz beyler?
başarı/başarısız kriterlerine göre değerlendirmelerinizi saygıyla karşılıyorum. yapıcı ve akılcı eleştirilerle sonuca ulaşan entryler de mevcut. bu arkadaşları tebrik ediyorum.
yalnız futbol düzleminden çıkıp karakterine varan hakaretler, "defol git" modunda alttan alta kuyruk acısı hissedilen intikam istekleri, sanki riekerink, dursun özbek, levent nazifoğlu'nun yanında 4. olarak sohbetlerine katılmış da bir şeye şahit olmuş gibi kendinden emin suçlamalar havalarda uçuşuyor. hamzaoğlu'nun gönderilişinin adaletsizliğinden ötürü olduğunu(!) bundan ötürü riekerink'in de gönderilmesi gerektiğini savunanlar olmuş. argümansız "bir sövüyorum bir sövüyorum sana" minvalinde entryler döşenmiş.
kısacası garip kafalar mevcut şu aralar sözlükte. sözlüğü geç, tribün de sucuk ekmek derdinde. takım gibi, yönetim gibi, ülke gibi, taraftarın da şirazesi kaymış durumda.
eleştirinin dozajını ayarlamak, asıl amacın galatasaray'ın menfaatlerini korumak olduğunu hatırlamak lazım. gemi istediğiniz yere gitmiyor diye kaptanı denize atalım diyorsunuz da, kaptanı attıktan sonraki plan ne? bu durumdan daha iyisini nasıl sağlayacaksınız? ya da diğer etmenler bunu sağlayacak mı? tek sorun teknik direktör mü? ya da sorunun temeli teknik direktör mü ki onu değiştirdiğimizde başarılı ve istediğimiz bir galatasaray olacak? hedefler ve istekler ne kadar gerçekçi, içinde bulunduğumuz şartlara ne kadar uygun? uzun vadeli düşünüyoruz dediğimiz her planı daha oturma sürecinde çöpe atmaya devam edecek miyiz? bu teknik direktör başarılı olur ya da olmaz, ama bu kadar seviyeyi düşürmenin anlamı ne?
evet bir kaç sene öncesinin gümbür gümbür ilerleyen galatasaray'ı yok şuanda, ama kafası kesik tavuk gibi etrafa saldırmak mı gerekli? zaten dört bir yandan teknik direktörünüz aşağılanıyor, yöneticiniz sahip çıkmıyor. sağduyunun sesi olmanız gerekirken neyin derdi bu? tamam gitsin ama bunun da bir adabı, isteme şekli, neden sonuç ilişkisinin ortaya koyulması var.
not: bu yazı 28 ocak 2017 galatasaray akhisar belediyespor maçının sonucunda bağımsız olarak, son zamanlarda giderek artan bir rahatsızlığımı aktarmak için yazılmıştır.