• 923
    sevgili sözlük... her sabah kalktığımda benim kafamı meşgul eden iki tane şey var.

    biri memleketin durumu ki o konuya hiç girmeyecem diğeri de işe gidince arabayı park etmek. bu kodumun alsancak'ında öyle büyük ki park sorunu inanılır gibi değil. minimum 45 dakika park yeri arıyorum büroma girmeden. gerçekten arabayı park ettimmi "oh gün bitti" diyorum. aslında park sorununu yaşamayabilirim. yeni nesil değnekçiler türedi. 5 lira artı park ücretini veriyosun vale gibi arabanı alıyolar park ediyolar, çıkarken de geri getiriyolar. müthiş lüks. ben park yeri ararken 15 liralık benzin yakıyorum. ayrıca genelde 3 durak kadar uzağa park ettiğim için it gibi de yürüyorum. ama değnekçiye para vermeme gibi bir prensibim var. gördüğüm yerde park etmeyecek olsam bile 155'i ararım. hatta olayı biraz da mübağla ederim ki mutlaka ilgilensinler. velhasıl artık öyle bir durum söz konusu değil. park edilebilir her yeri belediye zaten paralı hale getirdi. bu pezevenkler de belediye park görevlileriyle anlaşmışlar. park yeri çok az olduğu için arabaları alıyolar. yer boşalınca belediye görevlisi sinyali çakıyor, bunlar da getirip koyuyolar arabayı. parayı da kırışıyolar. hatta istersen aylık 300 lira ver bi daha da park için cebinden para çıkmasın. abonelik sistemi de var yani. aslında belediye görevlisi de denemez. belediye kendisine ait park işletmesini ihale etmiş. yani park görevlileri de özel şirket personeli. fakat bu durumda vergisiz kazanç oluşuyor. amk biz kdv'yi gelir vergisini falan katınca %42 gibi rakamlar öderken bunlar neredeyse her arabadan 5 lira kazanıyolar. şikayet edecem ibneleri. fakat kuru şikayet olmaz. büromdan görüyorum bu tipleri. fakat mesafe biraz uzak. çok profesyonel bir kamerası olan bir arkadaşım var. kameraman zaten çocuk. önümüzdeki 1-2 hafta içerisinde müsait olduğunda bir gün bana gelecek. kamerayı ayarlıcaz. tüm gün uzak mesafeden kayıt yapıcaz. sonra gerekli anları makaslayıp şikayet ederken kullanıcam. hem vergi dairesine, hem belediyeye, hem de ihaleyi almış şirkete göndericem şikayet dilekçesini.

    neyse konu bu da değil.
    bu gün* tam büromun önünde park yeri buldum. üstelik de hiç aramadan. orada beni bekliyormuş. en son karımı ilk defa görüşümde böyle heyecanlanmıştım. hatırlamıyorum ne zaman bulmuştum böyle bir park yeri. herhalde 1 sene geçmiştir son defasından bu yana. acaba arabayı bi daha hiç çekmeyip işe taksiyle mi gidip gelsem bundan sonra?
    yok yok karar verdim insanın umudunu kaybetmemesi lazım, memlekette güzel şeyler de oluyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın