3092
saçma sapan bir kişilikti, olgunluk seviyesi düşüktü ve çocuklar gibi trip atardı yerli yersiz. onu sevenler kendisinin mücadeleci, hırslı, istekli, savaşan yönünden dolayı sevmişler kötü oynadığı maçlardan sonra bile ''bir futbolcu kötü de oynasa servet kadar mücadele ediyorsa ses etmem'' demişlerdir. gerçekten de canını dişine taktığı maç sayısı epey vardır vardır da hayrından çok zararı olurdu her gittiği takıma.
fenerbahçe'de ümit özat, selçuk şahin, volkan demirel, tuncay şanlı vesaire kişilerle bir olup takım kimyasını bozdu.
galatasaray'da ali turan, gökhan zan, ayhan akman, mustafa sarp ve türevleriyle bir olup yine takımdaşlık ruhunun içine etti.
bu konudan evvel asıl sorunu eleştiri kabul etmez yapısı, ''ben buyum aga yerseniz'' tarzındaki mentalitesiydi. yahu kardeşim bomboş bir insansın ya! birey dahi olamamışsın, hayatı türkü söylemekten ibaret sanmışsın, tek kitap açıp okumamış ve kendini geliştirme adına tek adım dahi atmamışsın. ''ben'' ve ''biz'' merkezli yaşayıp senden olmayan herkese öteki demişsin. söylesene servet, shevchenko tarafından madara edildiğin günden beri kendine futbol olarak ne kattın? en ufak bir katkı yok. savunma yapmaktan anlayışın yakınındaki rakibe hayvan gibi omuz koyup seken topları da bam güm ileri vurmaktı.
kendine bir dönem yapılan eleştirilerden sonra verdiği röportajda şöyle demiş hazretleri:
''puyol benden farklı bir şey yapmıyor. topu kesiyor, topu önündeki oyunculara veriyor. orada xavi ve iniesta olduğu için sorun olmuyor. barcelona’da olsam ben de o pasları veririm. maradona olurum. bugün en iyi defans oyuncuları arasında john terry’den ya da ferdinand’dan bahsederler. bakın onlar bizden daha mı iyi sokuyorlar topu oyuna.
:)
sen kimsin abi, hangi kafa bu da kendini terry'le ferdinand'la puyol'la bir tutup kıyas ediyorsun? aga sana bu memlekette ayı servet diyorlar ya bildiğin ayı! hey allah'ım özgüvene bak.
neyse hadi bu bireysel bir üstün görme- ego durumu, ya skibbe ve rijkaard'a yaptıkların ne olacak? skibbe'yi hedef alarak maç sonu: ''böyle sistem olmaz, çok zorlanıyorum. değişmesi lazım.'' dedin yahu! bre utanmaz, senin haddine miydi teknik taktik. sanırsın bir futbol filozofu, iki kelimeyi bir araya getiremiyorsun bari her halta burnunu sokma da foyan çıkmasın meydana.
ve yine rijkaard için de ''hocanın son şansı'' ifadesini kullanmıştı maç öncesi. vay vay vay, kızdırmayın servet baba'yı!
kadıköy'de şampiyon olduğumuz maçta da hiç sevinmeyip kös kös oturmuştu. nedeni de terim'e diş geçiremeyip ilk onbire kendini sokamamasıydı. 1 sene yattığı yerden para alıp gelen teklifleri reddetti. sonra utanmadan çıkarlar biz şöyle adamız, böyle delikanlıyız. bir de bu arkadaş hep derdi ki türkler hep eziliyor. yahu yata yata maaşını gömmüşsün bir allah'ın kulu da ses edememiş sana hala ne ötersin. yabancı senden daha insaflı! (yerli- yabancı olayını sevmem. tüm yerliler yabancı düşmanı değil, ama servet'in böyle psikolojik bir rahatsızlığı vardı. ona ithafen söyledim.)
hani böyle ezik tipler olur ya etrafındaki her başarılı insana bir kulp bulur da kötüler. atıyorum sınavdan yüksek alan öğrenci için ''ya olum hocalar bunu seviyor ondan yüksek veriyorlar. yoksa benden yüksek alamazdı'' veya düşük gelirli birinin zengin biri hakkında konuşurken ''ya hocam kim bilir ne dümenler çevirip de zengin oldular, bunların parası haram para haraaam, yoksa bu kadar zengin olunur mu yeav, ben de çalsam çırpsam zengin olurum ama olmam yeavv'' veya veya iyi öğrenim görmüş kişiler için mesela bir doktor hakkında babanın tembel oğlu hakkında dediği ''müdürlere, bakanlara para yedirdiler de öyle doktor yaptılar çocuklarını bu hasan emmiler. yoksa bizim oğlan hep fark atardı ona, hep yüksekti notları. ama bizim çevremiz yok ki, hem olsa da yedirip içirmek bizim ahlakımıza ters'' vb cümleler geliyor aklıma servet çetin ismini duyduğumda.
bu da amme hizmeti olaraktan şevşenko ve servet çetin'in hikayesidir:
https://www.youtube.com/watch?v=m1Bvp1nF8DQ
döndürmeyin döndürmeyin!
fenerbahçe'de ümit özat, selçuk şahin, volkan demirel, tuncay şanlı vesaire kişilerle bir olup takım kimyasını bozdu.
galatasaray'da ali turan, gökhan zan, ayhan akman, mustafa sarp ve türevleriyle bir olup yine takımdaşlık ruhunun içine etti.
bu konudan evvel asıl sorunu eleştiri kabul etmez yapısı, ''ben buyum aga yerseniz'' tarzındaki mentalitesiydi. yahu kardeşim bomboş bir insansın ya! birey dahi olamamışsın, hayatı türkü söylemekten ibaret sanmışsın, tek kitap açıp okumamış ve kendini geliştirme adına tek adım dahi atmamışsın. ''ben'' ve ''biz'' merkezli yaşayıp senden olmayan herkese öteki demişsin. söylesene servet, shevchenko tarafından madara edildiğin günden beri kendine futbol olarak ne kattın? en ufak bir katkı yok. savunma yapmaktan anlayışın yakınındaki rakibe hayvan gibi omuz koyup seken topları da bam güm ileri vurmaktı.
kendine bir dönem yapılan eleştirilerden sonra verdiği röportajda şöyle demiş hazretleri:
''puyol benden farklı bir şey yapmıyor. topu kesiyor, topu önündeki oyunculara veriyor. orada xavi ve iniesta olduğu için sorun olmuyor. barcelona’da olsam ben de o pasları veririm. maradona olurum. bugün en iyi defans oyuncuları arasında john terry’den ya da ferdinand’dan bahsederler. bakın onlar bizden daha mı iyi sokuyorlar topu oyuna.
:)
sen kimsin abi, hangi kafa bu da kendini terry'le ferdinand'la puyol'la bir tutup kıyas ediyorsun? aga sana bu memlekette ayı servet diyorlar ya bildiğin ayı! hey allah'ım özgüvene bak.
neyse hadi bu bireysel bir üstün görme- ego durumu, ya skibbe ve rijkaard'a yaptıkların ne olacak? skibbe'yi hedef alarak maç sonu: ''böyle sistem olmaz, çok zorlanıyorum. değişmesi lazım.'' dedin yahu! bre utanmaz, senin haddine miydi teknik taktik. sanırsın bir futbol filozofu, iki kelimeyi bir araya getiremiyorsun bari her halta burnunu sokma da foyan çıkmasın meydana.
ve yine rijkaard için de ''hocanın son şansı'' ifadesini kullanmıştı maç öncesi. vay vay vay, kızdırmayın servet baba'yı!
kadıköy'de şampiyon olduğumuz maçta da hiç sevinmeyip kös kös oturmuştu. nedeni de terim'e diş geçiremeyip ilk onbire kendini sokamamasıydı. 1 sene yattığı yerden para alıp gelen teklifleri reddetti. sonra utanmadan çıkarlar biz şöyle adamız, böyle delikanlıyız. bir de bu arkadaş hep derdi ki türkler hep eziliyor. yahu yata yata maaşını gömmüşsün bir allah'ın kulu da ses edememiş sana hala ne ötersin. yabancı senden daha insaflı! (yerli- yabancı olayını sevmem. tüm yerliler yabancı düşmanı değil, ama servet'in böyle psikolojik bir rahatsızlığı vardı. ona ithafen söyledim.)
hani böyle ezik tipler olur ya etrafındaki her başarılı insana bir kulp bulur da kötüler. atıyorum sınavdan yüksek alan öğrenci için ''ya olum hocalar bunu seviyor ondan yüksek veriyorlar. yoksa benden yüksek alamazdı'' veya düşük gelirli birinin zengin biri hakkında konuşurken ''ya hocam kim bilir ne dümenler çevirip de zengin oldular, bunların parası haram para haraaam, yoksa bu kadar zengin olunur mu yeav, ben de çalsam çırpsam zengin olurum ama olmam yeavv'' veya veya iyi öğrenim görmüş kişiler için mesela bir doktor hakkında babanın tembel oğlu hakkında dediği ''müdürlere, bakanlara para yedirdiler de öyle doktor yaptılar çocuklarını bu hasan emmiler. yoksa bizim oğlan hep fark atardı ona, hep yüksekti notları. ama bizim çevremiz yok ki, hem olsa da yedirip içirmek bizim ahlakımıza ters'' vb cümleler geliyor aklıma servet çetin ismini duyduğumda.
bu da amme hizmeti olaraktan şevşenko ve servet çetin'in hikayesidir:
https://www.youtube.com/watch?v=m1Bvp1nF8DQ
döndürmeyin döndürmeyin!
