64
ilk kupa, 30 temmuz 1930'da arjantin-uruguay müsabakasının sonucunda sahibini bulmuştur. bu maçla ilgili tribün dergi'de güzel bir kısım var:
--- alıntı ---
turnuvanın ev sahibi uruguay ile komşusu arjantin kozlarını paylaşmış, centenario stadı'nı dolduranlar altı gollü bir heyecan fırtınasına tanıklık etmişti. aslında kimseler onların şampiyonluk için sahaya ayak basmasına şaşırmamıştı. daha önce 1928 amsterdam olimpiyatları'nın finalinde karşılaşan iki ülke, ilk maçta eşitliği bozamamış, ikinci karşılaşmada gülen uruguay olmuştu.
gemilerle yola çıkan tangocular, montevideo limanı'na yenik düşüyordu. 10-15 bin kadar arjantin taraftarı başlama vuruşuna yetişememişti. sahaya girenler üst baş aramasından geçiyor, silah bakılıyordu. kapılar sabah sekizde açılmış, birkaç saat sonra doksan bini aşkın insan tribünlerde yerini almıştı.
ortam gergindi. final günü karşılaşmayı yönetmeyi kabul eden john langenus, güvenliği için şartlar koşuyordu. taleplerinden birisi de limanda kaçması için bir geminin hazır tutulmasıydı. ya işler ev sahibinin istediği gibi gitmeseydi...
başlama vuruşu öncesi meşin yuvarlak krizi patlak veriyordu. her iki taraf da maçın kendi toplarıyla oynanmasını istiyordu. harika bir çözüm üretiliyor, iki takımın da gönlü alınıyordu.
ilk 45 dakika deplaman ekibinin topuyla oynanmıştı. dorado ev sahibini öne geçirdiyse de peucelle ve ilk dünya kupası'nın gol kralı stabile tangocuları umutlandırmıştı. ikinci yarının başında maçtan önce ölüm tehditleri alan monti çok önemli bir fırsatı harcayınca, ibre uruguay'a dönüyordu. çılgınlar gibi saldıran ev sahibinde cea tabelayı eşitliyor, iriarte tribünleri ayağa kaldırıyordu. bitime yakın gelen castro'nun golü farkı ikiye çıkarıyor, golf pantolonlu belçikalı hakemin düdüğü, ilk dünya kupası'nın sahibini resmen ilan ediyordu.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
turnuvanın ev sahibi uruguay ile komşusu arjantin kozlarını paylaşmış, centenario stadı'nı dolduranlar altı gollü bir heyecan fırtınasına tanıklık etmişti. aslında kimseler onların şampiyonluk için sahaya ayak basmasına şaşırmamıştı. daha önce 1928 amsterdam olimpiyatları'nın finalinde karşılaşan iki ülke, ilk maçta eşitliği bozamamış, ikinci karşılaşmada gülen uruguay olmuştu.
gemilerle yola çıkan tangocular, montevideo limanı'na yenik düşüyordu. 10-15 bin kadar arjantin taraftarı başlama vuruşuna yetişememişti. sahaya girenler üst baş aramasından geçiyor, silah bakılıyordu. kapılar sabah sekizde açılmış, birkaç saat sonra doksan bini aşkın insan tribünlerde yerini almıştı.
ortam gergindi. final günü karşılaşmayı yönetmeyi kabul eden john langenus, güvenliği için şartlar koşuyordu. taleplerinden birisi de limanda kaçması için bir geminin hazır tutulmasıydı. ya işler ev sahibinin istediği gibi gitmeseydi...
başlama vuruşu öncesi meşin yuvarlak krizi patlak veriyordu. her iki taraf da maçın kendi toplarıyla oynanmasını istiyordu. harika bir çözüm üretiliyor, iki takımın da gönlü alınıyordu.
ilk 45 dakika deplaman ekibinin topuyla oynanmıştı. dorado ev sahibini öne geçirdiyse de peucelle ve ilk dünya kupası'nın gol kralı stabile tangocuları umutlandırmıştı. ikinci yarının başında maçtan önce ölüm tehditleri alan monti çok önemli bir fırsatı harcayınca, ibre uruguay'a dönüyordu. çılgınlar gibi saldıran ev sahibinde cea tabelayı eşitliyor, iriarte tribünleri ayağa kaldırıyordu. bitime yakın gelen castro'nun golü farkı ikiye çıkarıyor, golf pantolonlu belçikalı hakemin düdüğü, ilk dünya kupası'nın sahibini resmen ilan ediyordu.
--- alıntı ---