8526
jem paul karacan'ın neden bursaspor'da devam etmediğini açıklamış olan teknik direktör: https://twitter.com/...s/817393948717187073
kulübü karacan'ın alacaklarını ödememiş. menajeri "önce alacaklarımızı görüşelim ondan sonra yeni sözleşmeyi görüşürüz" demiş. bu kadar basit bir bilgiyi objektif olarak değerlendirmek varken başlığı altında nefret kusmaya, bilgi çarpıtmaya, itham etmeye ısrarla devam edilen teknik direktör.
halen başarısız dursun özbek yönetiminin paratoneri ve bazı yazarların stres giderme aracı olarak işlev görmekte.
ifrat ve tefritten sıyrılarak, artıları ve eksileri ile hamzaoğlu'nu değerlendirmek bu kadar zor olmasa gerek.
sadece 1991-1995 yılları arasında (bugün kendisine hakaret edenlerin bir kısmı portakalda vitamin bile değilken) kupa galipleri kupası'nda çeyrek final oynayan, manchester united'ı eleyen kadronun sol kanadında formanın hakkını vererek başarıyla oynamış olması bile kendisinden bahsederken biraz saygılı olmayı gerektirir. vefa, empati gibi duygulardan bu kadar mı uzaklaştık?
2011-2014 arasında akhisar'ı birinci ligden düşmek üzereyken alıp süper ligin üst sıralarına taşımış olması görmezden gelinemez, küçümsenemez bir başarıdır. akhisar'ın kendisinden sonraki durumu bu başarının bir başka göstergesi.
bu sezon bursaspor'da yazın pek çok oyuncusunun takımdan ayrılmış olması, kendisinin ve oyuncuların alacaklarının ödenmemesi gibi zorluklara rağmen ilk yarıyı 5. sırada tamamladı. gerek bursa'da gerek galatasaray'da çalıştığı şartlarda kendisinden daha başarılı olabilecek teknik direktör sayısının bir elin parmaklarını geçmediğini düşünüyorum.
eksik yönleri elbette vardı, hala var. örneğin halkla ilişkiler / iletişim / ilişkiler ağı konularında, oyuncu takibi, antrenman bilgisi konularındaki eksiklikleri önemliydi. galatasaray yönetimi bu eksikleri gidermek yönünde adım atmak yerine, 8,5 milyon euro kar ile kapatılan yaz transfer sezonu sonrasında gelmesi normal olan ilk başarısızlıkta harcanmasını kolay gördüğü hamza hoca'yı göndererek günü kurtarmayı tercih etti. (burada bir parantez açarak bir düşüncemi yeniden paylaşmak istiyorum: (bkz: hamza hamzaoğlu'nu kovup mustafa denizli'yi getirmek/#1917958)
hamza hamzaoglu ile ilgili her haber sonrasında bu başlık altına aynı hakaretleri sıralamak yazıyı yazanın birkaç dakikalığına içini soğutmak, deşarj olmasını sağlamak dışında kimseye bir fayda sağlamayacak. belki 20 içi boş hakaret, çarpıtma, vehim yazısından sonra yine bir başkası çıkacak ve bu öfkenin anlamsızlığını sorgulayacak. ülkenin içinde bulunduğu bu şartlar altında kinin, nefretin, öfkenin ne sporda, ne sosyal medyada, ne de bu sözlükte yeri olmamasını umuyorum.
kulübü karacan'ın alacaklarını ödememiş. menajeri "önce alacaklarımızı görüşelim ondan sonra yeni sözleşmeyi görüşürüz" demiş. bu kadar basit bir bilgiyi objektif olarak değerlendirmek varken başlığı altında nefret kusmaya, bilgi çarpıtmaya, itham etmeye ısrarla devam edilen teknik direktör.
halen başarısız dursun özbek yönetiminin paratoneri ve bazı yazarların stres giderme aracı olarak işlev görmekte.
ifrat ve tefritten sıyrılarak, artıları ve eksileri ile hamzaoğlu'nu değerlendirmek bu kadar zor olmasa gerek.
sadece 1991-1995 yılları arasında (bugün kendisine hakaret edenlerin bir kısmı portakalda vitamin bile değilken) kupa galipleri kupası'nda çeyrek final oynayan, manchester united'ı eleyen kadronun sol kanadında formanın hakkını vererek başarıyla oynamış olması bile kendisinden bahsederken biraz saygılı olmayı gerektirir. vefa, empati gibi duygulardan bu kadar mı uzaklaştık?
2011-2014 arasında akhisar'ı birinci ligden düşmek üzereyken alıp süper ligin üst sıralarına taşımış olması görmezden gelinemez, küçümsenemez bir başarıdır. akhisar'ın kendisinden sonraki durumu bu başarının bir başka göstergesi.
bu sezon bursaspor'da yazın pek çok oyuncusunun takımdan ayrılmış olması, kendisinin ve oyuncuların alacaklarının ödenmemesi gibi zorluklara rağmen ilk yarıyı 5. sırada tamamladı. gerek bursa'da gerek galatasaray'da çalıştığı şartlarda kendisinden daha başarılı olabilecek teknik direktör sayısının bir elin parmaklarını geçmediğini düşünüyorum.
eksik yönleri elbette vardı, hala var. örneğin halkla ilişkiler / iletişim / ilişkiler ağı konularında, oyuncu takibi, antrenman bilgisi konularındaki eksiklikleri önemliydi. galatasaray yönetimi bu eksikleri gidermek yönünde adım atmak yerine, 8,5 milyon euro kar ile kapatılan yaz transfer sezonu sonrasında gelmesi normal olan ilk başarısızlıkta harcanmasını kolay gördüğü hamza hoca'yı göndererek günü kurtarmayı tercih etti. (burada bir parantez açarak bir düşüncemi yeniden paylaşmak istiyorum: (bkz: hamza hamzaoğlu'nu kovup mustafa denizli'yi getirmek/#1917958)
hamza hamzaoglu ile ilgili her haber sonrasında bu başlık altına aynı hakaretleri sıralamak yazıyı yazanın birkaç dakikalığına içini soğutmak, deşarj olmasını sağlamak dışında kimseye bir fayda sağlamayacak. belki 20 içi boş hakaret, çarpıtma, vehim yazısından sonra yine bir başkası çıkacak ve bu öfkenin anlamsızlığını sorgulayacak. ülkenin içinde bulunduğu bu şartlar altında kinin, nefretin, öfkenin ne sporda, ne sosyal medyada, ne de bu sözlükte yeri olmamasını umuyorum.