2795
geldiği, konuştuğu ve iyi oynadığımız dönemde kendisi hakkında sürekli olarak (bazen aynı günde birden fazla kere) olumlu şeyler yazmış olmama rağmen gelinen nokta itibariyle kendisi hakkındaki - kişilik ve vizyon harici - eleştirilerimi yapmak istiyorum. nitekim bence kişilik ve genel vizyon olarak halen eleştirebileceğimiz bir şey yok. bununla birlikte;
1- takım son derece disiplinsiz ve temposuz. özellikle geçen haftalarda oynanan kasımpaşa maçının ilk devresinde 40 dakika boyunca sahanın orta bölgesinde, ileri gitmeden, hatta ileri gitmeye dahi çalışmadan pas yaptık. bunun mantıklı bir açıklaması olamaz. topu kanada indirip düzenli olarak orta yaparak gol aramak kadar, elinde kule forvetin varken kapanan rakibe karşı onu ceza sahasında bırakarak yandan ortalara boğmamak da yanlış. oyunun o kadar tek tip bir oyun ki, gerçekten izlerken içim fenalaşıyor.
2- galatasaray'ın kimyasında saldırmak var. 1 atınca 2, 2 atınca 4, 4 atınca 5 kovalamamız lazım. biz ise 1 tane atıp yaslanıyoruz. lucescu, sırf bu mantık yüzünden kovuldu ki onun takımında yaslanırken pozisyon vermiyorduk. şimdi 1-0 da anlamsızca top çevirirken gol pozisyonları veriyoruz.
3- rakibi kesinlikle boğamıyoruz. bir onlar bir biz atak yapalım mantığı ile başarılı olamayız. kontrol yan pas, kontrol geri pas ile bu ligde herhangi bir rakibin direncini kırmak zor. nitekim, ligin en iyi topunu otnadığımız alanya maçının ikinci yarısında (ilk yarı klasik "disiplinli" futnolu oynadık) bulduğumuz şanslar ve attığımız goller rakibi boğup topu evelemeden gevelemeden bodoslama atak yapınca ne kadar efektif bir futbol oynayabildiğimizi gösterdi.
4- takım içinde bir gevşeklik var. dikkat edin bütün büyük hocaların takımında bir pozisyonda sıçan oyuncu önce kenara bakar "anamı sikecek mi acaba" diye. bizde kimse kenarı siklemiyor.
5- kenardan müdahale hiç yok. maç izlerken el kol yaptığını, takımı yönlendirdiğini veya yönlendirmeye çalıştığını göremiyorum. gerçi 4. maddede belirttiğim husus ile bu birlikte değerlendirildiğinde normal.
eleştiriler bunlar. eleştiren adamın çözüm önerisi getirmesi lazım ki boş konuşmasın. çözüm önerim ise şu;
a) öncelikle teknik heyette yaşanan isabetli kıyıma devam edilerek, son üç sezonunu mevcut selçuk futnolu ile geçiren ayhan akman ile yolların ayrılması ve yerine, tercihim ümit karan olmakla birlikte daha aktif, futbolculara kök söktürebilecek, topla oynama yüzdesinin değil golün önemli olduğunu bilen, kimseye amennası olmayan bir adamın gelmesi. nitekim mevcut ekonomik koşullar, riekerink bey'in yerine hoca olarak bunları yapacak bir adamıalamayscak olmamız gibi faktörler var.
b) devre arasında comandante özellikli bir stoper alınması. bunun için chedjou çine itelenmeye çalışılabilir. zira comandante özellikli adamlar yanında oynayan, semih gibi savruk stoperleri bufflama özelliğine sahip. dikkat ediniz ujfa zamanında semih bile iyi oynuyordu. bir başka canlı örnek ise song-servet.
bunlar olabilir, ortalama bir atak süremizi de 4 dakikdan 1 dakikaya indirebilir, bir de ceza sahasına 8-10 defa girebilirsek benim açımdan br sorun kalmaz.
1- takım son derece disiplinsiz ve temposuz. özellikle geçen haftalarda oynanan kasımpaşa maçının ilk devresinde 40 dakika boyunca sahanın orta bölgesinde, ileri gitmeden, hatta ileri gitmeye dahi çalışmadan pas yaptık. bunun mantıklı bir açıklaması olamaz. topu kanada indirip düzenli olarak orta yaparak gol aramak kadar, elinde kule forvetin varken kapanan rakibe karşı onu ceza sahasında bırakarak yandan ortalara boğmamak da yanlış. oyunun o kadar tek tip bir oyun ki, gerçekten izlerken içim fenalaşıyor.
2- galatasaray'ın kimyasında saldırmak var. 1 atınca 2, 2 atınca 4, 4 atınca 5 kovalamamız lazım. biz ise 1 tane atıp yaslanıyoruz. lucescu, sırf bu mantık yüzünden kovuldu ki onun takımında yaslanırken pozisyon vermiyorduk. şimdi 1-0 da anlamsızca top çevirirken gol pozisyonları veriyoruz.
3- rakibi kesinlikle boğamıyoruz. bir onlar bir biz atak yapalım mantığı ile başarılı olamayız. kontrol yan pas, kontrol geri pas ile bu ligde herhangi bir rakibin direncini kırmak zor. nitekim, ligin en iyi topunu otnadığımız alanya maçının ikinci yarısında (ilk yarı klasik "disiplinli" futnolu oynadık) bulduğumuz şanslar ve attığımız goller rakibi boğup topu evelemeden gevelemeden bodoslama atak yapınca ne kadar efektif bir futbol oynayabildiğimizi gösterdi.
4- takım içinde bir gevşeklik var. dikkat edin bütün büyük hocaların takımında bir pozisyonda sıçan oyuncu önce kenara bakar "anamı sikecek mi acaba" diye. bizde kimse kenarı siklemiyor.
5- kenardan müdahale hiç yok. maç izlerken el kol yaptığını, takımı yönlendirdiğini veya yönlendirmeye çalıştığını göremiyorum. gerçi 4. maddede belirttiğim husus ile bu birlikte değerlendirildiğinde normal.
eleştiriler bunlar. eleştiren adamın çözüm önerisi getirmesi lazım ki boş konuşmasın. çözüm önerim ise şu;
a) öncelikle teknik heyette yaşanan isabetli kıyıma devam edilerek, son üç sezonunu mevcut selçuk futnolu ile geçiren ayhan akman ile yolların ayrılması ve yerine, tercihim ümit karan olmakla birlikte daha aktif, futbolculara kök söktürebilecek, topla oynama yüzdesinin değil golün önemli olduğunu bilen, kimseye amennası olmayan bir adamın gelmesi. nitekim mevcut ekonomik koşullar, riekerink bey'in yerine hoca olarak bunları yapacak bir adamıalamayscak olmamız gibi faktörler var.
b) devre arasında comandante özellikli bir stoper alınması. bunun için chedjou çine itelenmeye çalışılabilir. zira comandante özellikli adamlar yanında oynayan, semih gibi savruk stoperleri bufflama özelliğine sahip. dikkat ediniz ujfa zamanında semih bile iyi oynuyordu. bir başka canlı örnek ise song-servet.
bunlar olabilir, ortalama bir atak süremizi de 4 dakikdan 1 dakikaya indirebilir, bir de ceza sahasına 8-10 defa girebilirsek benim açımdan br sorun kalmaz.