resim
Sinan Gümüş
Takım:Eyüpspor
Mevki:Sağ Kanat
Yaş:30
Boy:1.79
Uyruk:Türkiye
  • 2119
    eğitim önemli bir kavram. bizim ülkemizde eğitim ve öğretim kavramları hep karıştırılmıştır. bunun sonucu olarak da bizim ülkemizde çocuklar ağırlıklı olarak öğretime tabi tutulurlar. yani bizim çocuklarımız türkçe'yi ezberlemek, matematiği çarpmak-bölmek (daha da uzatılabilir) olarak görüp o şekilde yetiştiriliyor. tabi yine öğretimin sadece okulda verildiğine inanılıyor olmasını da notlarımıza düşmemiz gerekir.

    eğitim ise bambaşka bir kavram. eğitimin eş anlamlısı terbiyedir. türk dil kurumu sözlüğünde de şöyle tanımlanmıştır: "çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine okul içinde veya dışında, doğrudan veya dolaylı yardım etme." eğitim bir toplumun güçlü bir medeniyet kurmasının ana öğesi, insanların ahlak sahibi olmasının temelidir. ahlak derken her türlüsünden bahsediyorum; toplumsal ahlak, iş ahlakı, etik...

    bütün bunları niye sinanın başlığı altında anlattığıma gelelim. eğer 15-16 yaşlarındaki bir çocuk, bir kulübe transfer oluyorsa, buradaki ana beklentiler çocuğun temel futbol gelişimini tamamlayabilmesi, varsa özel yeteneğinin farkına varılması, fiziksel gelişiminin en üst düzey liglere göre tamamlanmasıdır. bununla beraber yan beklentiler de vardır. bunlar; çocuğun sporcu ahlakını özümsemesi, takım kültürünü öğrenmesi, davranışlarını bu kültür çerçevesinde düzenlemesi şeklinde sıralanabilir ve altı daha da doldurulabilir. yani altyapı aynı zamanda bir eğitim yuvasıdır.

    maalesef ki bizim ülkemizdeki bok gibi eğitim sistemi bile, bugün kulüplerin altyapı diye tabir ettikleri yerlerden çok daha iyi durumdadır (istisnalar hariç ).ülkemizdeki insanların ana sorunsalı ne yazık ki aç kalmamak olduğundan dolayı; türkiye'nin, spor yapmanın aynı zamanda bir meslek olarak kabul edildiği avrupa ülkeleri ile sportif anlamda karşılaştırılması mümkün değildir. bizim ülkemizde spor bir hobidir, ana amaç para kazanmaktır, diğer bir tabir ile yırtmaktır. ülke olarak çocuklara sosyal anlamda destek veremediğimiz için kimseyi bu düşüncede olmakla suçlayamayız.

    yukarıda bahsetmiş olduğumuz sebeplerden dolayı, takımların futbol okullarına ve altyapılara genelde düşük gelir grubuna sahip insanların çocukları katılmaktadır. nasıl ki ülke çocuklarına sosyal bir destek sağla(ya)mıyorsa, kulüpler de bu çocuklara gereken desteği ver(e)miyorlar. yıllarca haberlere konu oldu, "paramız olmadığı için, florya'ya bilmem nereden yürüyerek gidip geliyordum" vs.. e, bu çocuklara bu kadar yokluk içerisinden, hasbelkader a takıma çıkıp da ayda onbinlerce lira kazanmaya başladığında da şımardı diye kızılıyor. ancak bu çocuklara altyapı döneminde psikolojik destek verilmiyor. sosyolojik destek verilmiyor. sporun bir hobi değil, bir yaşam tarzı olduğu anlatılmıyor. en basitinden bakın emekli olmuş futbolculara, misal hasan şaş 5 sene içerisinde ayı gibi olmadı mı? sporu bir yaşam tarzı olarak benimsemiş bir adam, emekli olur olmaz ayıya bağlar mı?

    şimdi diyeceksiniz ki, sinan almanya altyapılı. e bu çocuğun ailesi oraya özel davetle gitmedi ki. almanya'ya göç etmiş birçok türk ailesi gibi, var olma savaşı veren bir ailenin çocuğu. tek şansı futbolcu değil sporcu yetiştirmek üzerine kurulu altyapılarda 17-18 yaşına kadar bulunmuş olması. ancak 17-18 yaşındaki bir sporcu gelişimini tamamlamış olmuyor. aksine karakterinin tam da oturmaya başladığı, en tehlikeli döneme girmiş oluyor. bu dönemde alacağı destek herşeyden daha önemliyken, sinan galatasaray altyapısında 2-3 sene geçirdi. a takımdaki abilerinin ana amacının "yırtmak" olduğunu gördü, psikolojik destek alamadı. bütün bunlar yetmediği gibi sürekli takımın başındaki teknik direktör değişti.

    sinan'ın temel futbolculuk konusunda bir sıkıntısı yok. yani iyi bir futbolcu. teknik ve fizik yerinde. ancak sinan kötü bir sporcu. çünkü almanya'da almakta olduğu eğitimi kesildi ve 3-4 senedir bir çiftlikte kendi başına takılıyor. maalesef ki bu 3-4 sene içinde öğrendiği bütün ahlaksızlıkları da harfi harfine sergiliyor. kızmanız gereken bu çocuk değil. kızmanız gereken sistematik bir altyapı kurulamamış olmasıdır. ne kadar ekmek o kadar köfte derler ya, işte biz de bu düzende yıllarca altyapıdan oyuncu gelecek diye bekler dururuz. sabri ve semih mi? sen yazıyı okumadın mı kardeşim?!
App Store'dan indirin Google Play'den alın