15574
2016-2017 futbol sezonunda ne yazıkki şampiyon olamayacak takım. üzücü ama gerçek. gelgelelim detaylara:
takımın ne hücum ne de savunma anlamında hiç bir planı ve şablonu yok. futbol gibi takım olmaya bu kadar bağlı bir sporda, bireysellik üzerine kurulu hiç bir takım başarılı olamaz. adı galatasaray olsa bile...
önce savunmadan başlayalım. takımın sağ bek sorununu anlatmaya gerek yok. üç sağ bekimiz var, üçü de birbirinden kötü. stoperler desen hepsinin çok büyük defoları var ve hangi ikisini oynatırsan oynat, mutlaka çok fazla hata yapıyorlar. sol bek ise savunma dörtlüsündeki en iyi pozisyonumuz. onların önünde hamit'i saymazsak, -ki saymaya gerek duymuyorum- üç opsiyon mevcut ancak selçuk bitmiş okeye dönüyor. tolga ve de jong için ise çok fazla eleştiri yapmaya gerek yok bence. ellerinden geleni yapıyorlar. ancak esas sorun, o bölgede savunma yapmakla yükümlü olan altılının takım savunması ve hamle tercihlerinde. ben bu kadar bekleyerek defans yapan bir takım daha hatırlamıyorum. ne topa ne rakibe hiç bir baskı yapmayan, ceza sahasına girmelerine engel olacak tüm hareketlerden kaçınan bir anlayış mevcut. bu kadar bekleyerek savunma yapılmaz, yapılamıyor da zaten...
gelelim işin hücumuna. bireysel olarak incelemeye gerek yok. söyleyeceğim şeyler bitince, neyin ne olduğu zaten ortaya çıkacak. koskoca galatasaray futbol takımının gol atma ihtimali 3 şarta bağlı. ilki, top eren'in kafasına çarpacak. ikincisi, bruma beş kişinin arasından geçecek ve sonuncusu da 30 metreden mucizevi bir şut çekilecek. ne varyasyon ne taktik hak getire. bu işin böyle gitmeyeceği haftalar öncesinden belliydi de, kime anlatıyoruz ki...
bu takımın çok köklü bir revizyona ihtiyacı olduğu kanaatindeyim. bu da ancak sene sonu itibariyle mümkün olabilir tabi. takıma direkt etki edecek, ilk 11'e gözü kapalı yazılabilecek 5-6 isim şart gibi gözüküyor. mümkünse adam yiyen iki stoper, üst düzey bir sağ bek, adamakıllı bir orta saha ve mutlaka attığını vuran golcü bir santrafor. haydi hepsi olmuşken bir de kanat alalım. hayal kurmak parayla mı?
takımın ne hücum ne de savunma anlamında hiç bir planı ve şablonu yok. futbol gibi takım olmaya bu kadar bağlı bir sporda, bireysellik üzerine kurulu hiç bir takım başarılı olamaz. adı galatasaray olsa bile...
önce savunmadan başlayalım. takımın sağ bek sorununu anlatmaya gerek yok. üç sağ bekimiz var, üçü de birbirinden kötü. stoperler desen hepsinin çok büyük defoları var ve hangi ikisini oynatırsan oynat, mutlaka çok fazla hata yapıyorlar. sol bek ise savunma dörtlüsündeki en iyi pozisyonumuz. onların önünde hamit'i saymazsak, -ki saymaya gerek duymuyorum- üç opsiyon mevcut ancak selçuk bitmiş okeye dönüyor. tolga ve de jong için ise çok fazla eleştiri yapmaya gerek yok bence. ellerinden geleni yapıyorlar. ancak esas sorun, o bölgede savunma yapmakla yükümlü olan altılının takım savunması ve hamle tercihlerinde. ben bu kadar bekleyerek defans yapan bir takım daha hatırlamıyorum. ne topa ne rakibe hiç bir baskı yapmayan, ceza sahasına girmelerine engel olacak tüm hareketlerden kaçınan bir anlayış mevcut. bu kadar bekleyerek savunma yapılmaz, yapılamıyor da zaten...
gelelim işin hücumuna. bireysel olarak incelemeye gerek yok. söyleyeceğim şeyler bitince, neyin ne olduğu zaten ortaya çıkacak. koskoca galatasaray futbol takımının gol atma ihtimali 3 şarta bağlı. ilki, top eren'in kafasına çarpacak. ikincisi, bruma beş kişinin arasından geçecek ve sonuncusu da 30 metreden mucizevi bir şut çekilecek. ne varyasyon ne taktik hak getire. bu işin böyle gitmeyeceği haftalar öncesinden belliydi de, kime anlatıyoruz ki...
bu takımın çok köklü bir revizyona ihtiyacı olduğu kanaatindeyim. bu da ancak sene sonu itibariyle mümkün olabilir tabi. takıma direkt etki edecek, ilk 11'e gözü kapalı yazılabilecek 5-6 isim şart gibi gözüküyor. mümkünse adam yiyen iki stoper, üst düzey bir sağ bek, adamakıllı bir orta saha ve mutlaka attığını vuran golcü bir santrafor. haydi hepsi olmuşken bir de kanat alalım. hayal kurmak parayla mı?