3311
özete gerek var mı bilmiyorum ama başkan olmadan önce kendisine sempati duyan birisi olarak kendisinin başkanlığa gelmesini isteyenlerdendim. zira kendisini asbaşkanlığındaki başarılarından tanıyordum ve başarılı olur inancındaydım.
ancak başkan olduktan sonra kendisiyle ilgili düşüncelerim 180 derece tersine döndü...
- takımı 20:45'le şampiyon devraldı ancak başkanlığı süresince bırakın şampiyonluğu şampiyonluk mücadelesi dahi veremedik,
- stadın tamamlanması kendisinin değil konjonktürün ve galatasaraylıların isyanının bir sonucuydu, özhan canaydın ateşi yaktı, mecidiyeköy arazisinin rantı stadın yapımını hızlandırdı, doğrudan adnan polat'la ilgili bir durum yoktu yani,
- galatasaray taraftarını rencide etti, arena açılışında taraftardan yana değil siyasi güçten yana kullandı oyunu, o dönem kendisine "e ne yapacaktı? stada gelen başbakanı yalnız mı bırakacaktı?" diyecek olduk, taraftara nankör deme noktasına geldi,
- statta taraftarı galeyana getiren ve "biz olmasak galatasaray stat mtat yapamaz" diyen erdoğan bayraktara hiçbir tepki koymadı,
- kulübün mali yapısında hiçbir düzelme olmadı ve borçlar olduğu gibi artmaya devam etti, hem de sportif hiçbir başarı olmaksızın,
- sportif aş ve dernek birleşmesini sanıldığı gibi tamamladığı falan yoktu, borsa'ya açılma ve şirketler birliği ile ilgili paranın ödenmesi yükünü çeken ünal aysal'dır.
şimdi bunlar ortadayken ibra mibra hikaye, bu adamın galatasaray'a hangi faydasından söz edeceğiz?
liseli olmak olmamak bu işin ikinci ayağı, kendisi başkanken o tüzüğü değiştirebildi mi? değiştiremedi? başkan olabildi mi? oldu... neyin derdindeyiz?
galatasaray'da inan kıraç istemedikçe kimse başa gelemez diyenler adnan polat'ın nasıl başkan olduğuna dair fikir belirtebilirler mi?
olunca oluyormuş demek ki?
ama o bu şansı kullanamadı...
lise olayından kurtulmamız gerektiği, o walking dead kılıklı divanın da ortadan kalkması gerektiği bir gerçek. ancak bu argüman, adnan polat'ı savunmak için kullanılabilecek bir argüman değil.
ancak başkan olduktan sonra kendisiyle ilgili düşüncelerim 180 derece tersine döndü...
- takımı 20:45'le şampiyon devraldı ancak başkanlığı süresince bırakın şampiyonluğu şampiyonluk mücadelesi dahi veremedik,
- stadın tamamlanması kendisinin değil konjonktürün ve galatasaraylıların isyanının bir sonucuydu, özhan canaydın ateşi yaktı, mecidiyeköy arazisinin rantı stadın yapımını hızlandırdı, doğrudan adnan polat'la ilgili bir durum yoktu yani,
- galatasaray taraftarını rencide etti, arena açılışında taraftardan yana değil siyasi güçten yana kullandı oyunu, o dönem kendisine "e ne yapacaktı? stada gelen başbakanı yalnız mı bırakacaktı?" diyecek olduk, taraftara nankör deme noktasına geldi,
- statta taraftarı galeyana getiren ve "biz olmasak galatasaray stat mtat yapamaz" diyen erdoğan bayraktara hiçbir tepki koymadı,
- kulübün mali yapısında hiçbir düzelme olmadı ve borçlar olduğu gibi artmaya devam etti, hem de sportif hiçbir başarı olmaksızın,
- sportif aş ve dernek birleşmesini sanıldığı gibi tamamladığı falan yoktu, borsa'ya açılma ve şirketler birliği ile ilgili paranın ödenmesi yükünü çeken ünal aysal'dır.
şimdi bunlar ortadayken ibra mibra hikaye, bu adamın galatasaray'a hangi faydasından söz edeceğiz?
liseli olmak olmamak bu işin ikinci ayağı, kendisi başkanken o tüzüğü değiştirebildi mi? değiştiremedi? başkan olabildi mi? oldu... neyin derdindeyiz?
galatasaray'da inan kıraç istemedikçe kimse başa gelemez diyenler adnan polat'ın nasıl başkan olduğuna dair fikir belirtebilirler mi?
olunca oluyormuş demek ki?
ama o bu şansı kullanamadı...
lise olayından kurtulmamız gerektiği, o walking dead kılıklı divanın da ortadan kalkması gerektiği bir gerçek. ancak bu argüman, adnan polat'ı savunmak için kullanılabilecek bir argüman değil.
