2901
öncelikle ilk maçtan karamsarlığa düşmememiz gerektiğini hatırlatalım. geçen senenin şampiyonuyla oynadık. kadrosunu bozmayan cska'nın, yeni kadro kurmuş galatasaray'a fark atması beklenilen bir şeydi. ancak her şey güzel olacak moduna da girmememiz lazım. maç içinde olumlu noktalar da vardı, olumsuzlar da.
ilk olarak nispeten daha az olan olumlu noktaları sıralamak istiyorum.
- potamız bir süre yol geçen hanına döndükten sonra tyus'un karakter koyduğunu gördük. parkede olduğu sürece dominant bir oyun oynadı. keşke lasme kokocu olmasaydı. çünkü bildiğim kadarıyla hoca lasme-tyus ikilisini düşünüyordu kadroda.
- beklenildiği gibi hücumda sayı bulmada sıkıntı çekmiyoruz. cska'ya 82 sayı atmak kolay değil. sezon içerisinden muhtemelen maç başı ortalama 70 sayı civarı yiyecek bir takımdan bahsediyoruz.
- dentmon ve russ çok kısa sekanslarda müthiş sayı potansiyellerini gösterdiler. ancak devamlılıklarının olmaması getirilerinden çok götrürdüklerinin olmasına yol açıyor. az sonra değineceğim.
gelelim can sıkan kısımlara.
- takım olarak savunmamız rezalet durumda. maç içinde kaç tane topsuz koşu üzerinden sayı yedik sayamadım. üstelik takımdaki belli isimler değil herkes adamını kaçırdı. bu savunma konsantrasyonumuzun son derece kötü olduğunu gösterir. cska'da sağolsun bunu öyle bir güzel işledi ki önümüzdeki haftalarda rakiplerimiz bizle karşılaşmadan önce kesinlikle buna çalışacaktır.
- pleiss toplam 5 dakika süre aldı ama o kadar kötüydü ki bana yüzyıllar gibi geldi o 5 dakika. keşke nba'e gitseymiş dedirtecek kadar kötü oynadı. umarım bu performansını devam ettirmez. tyus yalnız kalırsa çok sıkıntı yaşarız.
- 2 senedir rakiplerimizin boş üçlükler atmasına alıştık ama bu maçta haddinden fazla şans buldular. savunmada adam değişirken koordine olmakta büyük sıkıntı yaşıyoruz. boş üçlük fırsatı vermeyelim demiyorum. çünkü kadro yapımız itibariyle bu mümkün değil. lakin bunu mümkün olduğu kadar aza indirgememiz lazım. savunmadaki konsantrasyon sorununu çözersek bunu büyük ölçüde aşabiliriz.
- 1 numara pozisyonu için yaptığımız 2 transfer dentmon ve russ, maçı asist yapmadan tamamladılar. dentmon hakemin gazabına uğradı biraz ama oyunda kalsaydı da muhtemelen asist yapmakta sıkıntı yaşayacaktı. ikisi de egolu oyuncular. avrupa basketboluna uyum sağlamaları konusunda sıkıntı yaşayacakları aşikardı. umarım cska'dan yediğimiz bu tokadı ders olarak almayacak kadar egolu değillerdir. ikisine de biraz sabretmemiz gerekiyor. eğer o dersleri almamaya devam ederlerse zaten ergin hoca başka çözümlere yönelecektir.
- çok fazla ribaund veriyoruz. cska 37-25 üstünlük kurdu. uzunlarımız ribaund konusunda dominant değiller. bu yüzden kısaların çok daha fazla ribaunda yardım etmesi lazım. bu da savunma konsantrasyonu ile alakalı bir konu.
genel olarak sorunlarımız bunlar. yakın zamanda bunların hepsini çözüp iyi bir takım haline gelmemiz çok fazla mümkün değil. ancak takım olursak da keyifli bir basketbol izleyeceğimiz belli. taraftar olarak bu süreçte mümkün olduğu kadar yıkıcı eleştiriden çok yapıcı eleştiri yapmamız lazım. daha ilk maçtan ergin hocanın kadro mühendisliğine sallayanlar olmuş maalesef. transfer piyasasını takip etmeden ezbere yapılmış yorumlar gibi geldi bana. takıma zarar vermekten başka bir işe yaramaz.
yine de takım olma yolunda en büyük işin ergin hocaya düştüğünü belirtelim. bu takımı kurduğunda çok fazla emek gerektiğinin muhtemelen kendisi de farkındaydı. elinden geleni yapacağından şüphem yok. bu sezon onun için de büyük bir meydan okuma çünkü.
ilk olarak nispeten daha az olan olumlu noktaları sıralamak istiyorum.
- potamız bir süre yol geçen hanına döndükten sonra tyus'un karakter koyduğunu gördük. parkede olduğu sürece dominant bir oyun oynadı. keşke lasme kokocu olmasaydı. çünkü bildiğim kadarıyla hoca lasme-tyus ikilisini düşünüyordu kadroda.
- beklenildiği gibi hücumda sayı bulmada sıkıntı çekmiyoruz. cska'ya 82 sayı atmak kolay değil. sezon içerisinden muhtemelen maç başı ortalama 70 sayı civarı yiyecek bir takımdan bahsediyoruz.
- dentmon ve russ çok kısa sekanslarda müthiş sayı potansiyellerini gösterdiler. ancak devamlılıklarının olmaması getirilerinden çok götrürdüklerinin olmasına yol açıyor. az sonra değineceğim.
gelelim can sıkan kısımlara.
- takım olarak savunmamız rezalet durumda. maç içinde kaç tane topsuz koşu üzerinden sayı yedik sayamadım. üstelik takımdaki belli isimler değil herkes adamını kaçırdı. bu savunma konsantrasyonumuzun son derece kötü olduğunu gösterir. cska'da sağolsun bunu öyle bir güzel işledi ki önümüzdeki haftalarda rakiplerimiz bizle karşılaşmadan önce kesinlikle buna çalışacaktır.
- pleiss toplam 5 dakika süre aldı ama o kadar kötüydü ki bana yüzyıllar gibi geldi o 5 dakika. keşke nba'e gitseymiş dedirtecek kadar kötü oynadı. umarım bu performansını devam ettirmez. tyus yalnız kalırsa çok sıkıntı yaşarız.
- 2 senedir rakiplerimizin boş üçlükler atmasına alıştık ama bu maçta haddinden fazla şans buldular. savunmada adam değişirken koordine olmakta büyük sıkıntı yaşıyoruz. boş üçlük fırsatı vermeyelim demiyorum. çünkü kadro yapımız itibariyle bu mümkün değil. lakin bunu mümkün olduğu kadar aza indirgememiz lazım. savunmadaki konsantrasyon sorununu çözersek bunu büyük ölçüde aşabiliriz.
- 1 numara pozisyonu için yaptığımız 2 transfer dentmon ve russ, maçı asist yapmadan tamamladılar. dentmon hakemin gazabına uğradı biraz ama oyunda kalsaydı da muhtemelen asist yapmakta sıkıntı yaşayacaktı. ikisi de egolu oyuncular. avrupa basketboluna uyum sağlamaları konusunda sıkıntı yaşayacakları aşikardı. umarım cska'dan yediğimiz bu tokadı ders olarak almayacak kadar egolu değillerdir. ikisine de biraz sabretmemiz gerekiyor. eğer o dersleri almamaya devam ederlerse zaten ergin hoca başka çözümlere yönelecektir.
- çok fazla ribaund veriyoruz. cska 37-25 üstünlük kurdu. uzunlarımız ribaund konusunda dominant değiller. bu yüzden kısaların çok daha fazla ribaunda yardım etmesi lazım. bu da savunma konsantrasyonu ile alakalı bir konu.
genel olarak sorunlarımız bunlar. yakın zamanda bunların hepsini çözüp iyi bir takım haline gelmemiz çok fazla mümkün değil. ancak takım olursak da keyifli bir basketbol izleyeceğimiz belli. taraftar olarak bu süreçte mümkün olduğu kadar yıkıcı eleştiriden çok yapıcı eleştiri yapmamız lazım. daha ilk maçtan ergin hocanın kadro mühendisliğine sallayanlar olmuş maalesef. transfer piyasasını takip etmeden ezbere yapılmış yorumlar gibi geldi bana. takıma zarar vermekten başka bir işe yaramaz.
yine de takım olma yolunda en büyük işin ergin hocaya düştüğünü belirtelim. bu takımı kurduğunda çok fazla emek gerektiğinin muhtemelen kendisi de farkındaydı. elinden geleni yapacağından şüphem yok. bu sezon onun için de büyük bir meydan okuma çünkü.