taraftarı kulübümüzün
* futbol seyircisinden devşirmedir.
galatasaray'ın basketbol şubesinin ekonomik ve sportif gelişimine bakalım. 90'lı yılların başında
efes pilsen, başına
aydın örs'ün geçmesiyle birlikte, çok önemli başarılara imza atarak (bkz:
koraç kupası) ve önemli basketbolcular yetiştirerek, hangi takımlı olursa olsun, basketbol seyircisinin sempatisini kazandı. bunun yanında 1993 yılında kurulan
ülkerspor da efes'in alternatifi olarak önemli başarılara imza attı.
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%9Clkerspor bu dönemlerde büyük spor kulüplerinin basketbol takımları bu branşa ciddi yatırımlar yapmıyordu. ancak 2006 yılında ülkerspor'un haklarını
fenerbahçe'ye "hibe" etmesiyle birlikte, kulübümüzün de doğal bir refleksle basketbola yatırım yaparak atılım gerçekleştirdiğini söyleyebiliriz. ekonomik yatırımlarla beraber, 2012-2013 yılında türkiye ligi şampiyonluğu,
euroleague top 16 (2011-2012, 2014-2015) ve çeyrek final (2013-2014), son olarak da
eurocup şampiyonluğu gelmiştir. ancak ülkenin basketbol kültürünün yetersizliği ve buna bağlı olarak taraftarımızın
* basketbol kültürünün yetersizliği sonucu futbol seyircisinden basketbol seyircisi devşirildi. bu durumun artıları var elbette. buna, önemli maçlarda oluşturulan olağanüstü atmosferler (bkz:
9 şubat 2012 galatasaray cska moskova basketbol maçı), basketbolun geniş kitlelere ulaşması gibi örnekler verebiliriz. ancak oyuna etki, hakeme etki, doğru tempo ve müdahale gibi eksileri de mevcut. basketbolun elitist tavrına ve naifliğine darbe vuruyor oluşunu da eksilere ekleyebiliriz.
futboldan bağımsız bir seyirci kitlesi oluşturabilirsek
yenilmez armadanın keyfini çok farklı yaşayabiliriz!