93
terim'in bizi 2013 yılında bırakıp gitmesinden sonra kendisine pek çok kişinin ahı var. ben 2013 yılında yine çok üzüldüm ama ah etmedim, çünkü benim ahım öncesinden...
ben 2000 yazında faruk süren'e telefonda "tatile gidiyorum başkan" deyip, cechi gori'nin uçağıyla floransa'ya uçan terim'e ahlıyım. ben avrupa şampiyonu olan kadrosunun 11'inin en kilit adamlarını kaybetmiş galatasaray'ın, mircea lucescu tarafından kurulan yeni takımı ile 2002 yılında şampiyon olup, şampiyonlar liginde çeyrek finali hep son saniyelerde yediği gollerle kaybetmesi sonrası oluşturduğu havayı, yaptığı kulislerle takımın başına gelip bitirdiği için ahlıyım.
2011-2012'de gelince yine sevindim, yine umutlandım. çünkü terim; ahlansak da, darılsak da, kızsak da, küssek de hep içten içe sevdiğimiz bir kişiydi. yine bizi başarıya koşturdu, yine bizi ayağa kaldırdı ama yine tıpkı 2000'de gori'nin uçağına bindiği gibi demirören'in yanına gitti. yine her şeyi yarım bıraktı diye üzüldüm. tarih tekerrürden ibarettir sözü için dedi sanki hırvatistan maçı basın toplantısında "ben de duyuyorum, dönünce bakarız." laflarını. daha şampiyon olmadık, avrupada zaten yokuz. ama bir hava yakaladık. milli takımdan kovulursan başımıza geçip, onu mu bitirmek istiyorsun hoca? başlarını önlerine eğdirdiğin adamların mahvolan hayallerini,beklentilerini , dün basın toplantısında "başımın üstünde yerleri var!" diyerek mi yerine getireceksin hoca?
kaçılmaz dediğin milli görev'e devam hoca. zamanında federasyon başkanı levent bıçakçı ile farklı yerlerden jetskilere atlayıp da denizin ortasında buluştuğun ve ikna olduğun, ertesi gün tüm gazetelerde fotoğraflı bir şekilde aranızda geçen konuşmalarıyla çarşaf çarşaf çıkan toplantıyla 2. kez başladığın, son seferinde; "4 maçlık gidiyorum", "sözleşme göstermelik, şeklen yapılmış bir şey. büyütmeyin!", "kovsalar da gitmem" diyerek milyon euroların altına imza attığın milli görev'e devam.
galatasaray da sensiz yakaladığı havayı, tempoyu arttırarak sensiz şampiyonluğa, başarıya yürümeye devam edecek.
ben 2000 yazında faruk süren'e telefonda "tatile gidiyorum başkan" deyip, cechi gori'nin uçağıyla floransa'ya uçan terim'e ahlıyım. ben avrupa şampiyonu olan kadrosunun 11'inin en kilit adamlarını kaybetmiş galatasaray'ın, mircea lucescu tarafından kurulan yeni takımı ile 2002 yılında şampiyon olup, şampiyonlar liginde çeyrek finali hep son saniyelerde yediği gollerle kaybetmesi sonrası oluşturduğu havayı, yaptığı kulislerle takımın başına gelip bitirdiği için ahlıyım.
2011-2012'de gelince yine sevindim, yine umutlandım. çünkü terim; ahlansak da, darılsak da, kızsak da, küssek de hep içten içe sevdiğimiz bir kişiydi. yine bizi başarıya koşturdu, yine bizi ayağa kaldırdı ama yine tıpkı 2000'de gori'nin uçağına bindiği gibi demirören'in yanına gitti. yine her şeyi yarım bıraktı diye üzüldüm. tarih tekerrürden ibarettir sözü için dedi sanki hırvatistan maçı basın toplantısında "ben de duyuyorum, dönünce bakarız." laflarını. daha şampiyon olmadık, avrupada zaten yokuz. ama bir hava yakaladık. milli takımdan kovulursan başımıza geçip, onu mu bitirmek istiyorsun hoca? başlarını önlerine eğdirdiğin adamların mahvolan hayallerini,beklentilerini , dün basın toplantısında "başımın üstünde yerleri var!" diyerek mi yerine getireceksin hoca?
kaçılmaz dediğin milli görev'e devam hoca. zamanında federasyon başkanı levent bıçakçı ile farklı yerlerden jetskilere atlayıp da denizin ortasında buluştuğun ve ikna olduğun, ertesi gün tüm gazetelerde fotoğraflı bir şekilde aranızda geçen konuşmalarıyla çarşaf çarşaf çıkan toplantıyla 2. kez başladığın, son seferinde; "4 maçlık gidiyorum", "sözleşme göstermelik, şeklen yapılmış bir şey. büyütmeyin!", "kovsalar da gitmem" diyerek milyon euroların altına imza attığın milli görev'e devam.
galatasaray da sensiz yakaladığı havayı, tempoyu arttırarak sensiz şampiyonluğa, başarıya yürümeye devam edecek.