benim bir kardeşim var. benden 2 yaş küçük. erkek... bana yaptıklarını anlatsam roman olur. sadece bana değil. anneme, karıma, yeğenlerine, karısına, çocuklarına...
ama kardeşim... annem bir, babam bir, kardeşim. sağ olsun, hep vurdu bana sırtımdan. ne zaman kafasına esse bıraktı gitti. her gittiğinde sinirden deliye döndüm. gözlerimden ateşler çıktı adeta. annem, karım zor sakinleştirdi... ne yeminler ettim. hatta anneme, keşke ölü doğursaydın bunu, bile dedim.
dedim de ne oldu? her geldiğinde yelkenleri suya indirdim. kardeşim, dedim... evimi açtım, ekmeğimi paylaştım falan filan...
neredeyse 10 senedir durum böyle.
fatih terim olayında ise kişiler farklı, parametreler farklı, olaylar farklı. benim anlattığım olay, direkt hayatıma etki ediyor. birinci dereceden yakınımda kim varsa etkileniyor. hayatlarımız sarsılıyor.
futbolu hepimiz seviyoruz ki, hepimiz buradayız. hepimizin hayatında
galatasaray önemli bir noktada ki, ona yapılanları affetmekte zorlanıyoruz. bir insan hayatını doğrudan etkileyen çok büyük hataları affedebiliyorken, bunu neden affetmesin?
fatih terim, bizden ayrılıp milli takıma gittiğinde hepimiz şaşırdık, üzüldük, kırıldık. peki burada tek sorumlu
fatih terim miydi? tek suçlu o muydu? yöneticiler, taraftar, basın ve hatta ülkeyi yönetenlerin olayların o noktaya gitmesinde hiç mi kabahati yoktu?
kimseye,
fatih terim'i affedin, yaptıklarını görmezden gelin demek haddim değil. ben hayatımdan bir örnek verdim. insanın yeri geldiğinde, neleri yok sayabildiğini, neleri unutabildiğini paylaştım.
futbolu seviyoruz. galatasaray ise çok değerli. kabul edelim ki,
fatih terim bu değerlimize en çok katkı yapmış insanların başında gelir. bana göre
ali sami yen,
metin oktay,
fatih terim'dir sıralama.
ben kendi adıma gelişine sevindim hocam ve ahımı helal ettim. umarım uzun yıllar, sağlığın el verdiğince, tıpkı
heynckes gibi, tıpkı
ferguson gibi
galatasaray'ımda olursun.