1488
umudumuz, özlemimiz, şanlı jan olde riekerink.
kalender adam vesselam, bizim bu yakışıklı hocamız. ne ezilip büzülüyor, ne de kendisini aşağılamaya çalışan sözde spor muhabirlerine boyun eğiyor. kalbinin kırıldığını hissediyoruz, gözleri dalıyor ve yüzünde ona hiç yakışmayan bir umutsuzluk oluşuyor. gülen gözleri soluyor o anlarda ama yine de gülümsüyor kendisine karşı böylesine zalim tutumlar sergileyen kiralık katillere.
tecrübe, tecrübe, tecrübe...
ne tecrübeymiş arkadaş, bütün bir türk gençliğinin hayatını s.kmekle kalmadı, 53 yaşında adamın boynuna asıldı idamlıkların boynuna asılan bir yafta gibi. sıkılmıyorlar da her üç laftan ikisini tecrübeye getirmekten. hani sanki, kocaman bir odaya girmişiz, üzerimizde komşunun oğlundan ödünç alınmış bir takım elbise, üniversite bitmiş, baba zoruyla askerliği de aradan çıkarıp, oturmuşuz hayvan pazarından mütevellit, gencecik insanların itin götüne sokulduğu o mülakat panayırına. karşımızda ukalalıkta master yapmış, gözlüklü yelloz bir sarışın, 'burada yeni mezun olduğunuz yazılıyor, biz adaylarımızda minumum 5 senelik iş tecrübesi arıyoruz'.
senin o kafandaki topuzun ortasına geçirdiğin kurşun kalemi alırım, g.tüne sokarım bak kadın, herkes tecrübeli eleman arıyor nereden elde edeceğiz tecrübeyi?
hocanınki de bu hesap. adam 53 yaşına gelmiş, belli ki hayatındaki tek ideali teknik direktörlük yapmak, çin dahil bilumum yerlerde sürünmüş bu iş için, altyapı-üstyapı demeden mücadele etmiş oyunun içinde kalabilmek adına. kimsenin adamı olmamış belli, ajax'ta hocayken johan cruyff'a boyun eğmemiş, giderini yapmış, ayrılmış. torpil peşinde koşmamış, siyasi olaylara girmemiş, sadece çalışmış ve emeğinin karşılığını almak için uğraşmış durmuş. hikmetinden sual olunmaz yüce rabbimiz, bu güzel adamın yüzüne gülmüş ve kaderin güzel bir oyunuyla galatasaray gibi büyük bir takımın başına geçmiş. 2 maça çıkmış ve 2 kupa kazanmış, takımı derlemiş toparlamış, ilkelerinden taviz vermemiş, kimseye ayrıcalık tanımamış, ırkçılık, adam kayırmacılık yapmamış, kimsenin hakkını hukukunu çiğnememiş. karanlıkların içinden güneş gibi doğmuş, koca camiaya yeniden umut vermiş, kara bulutları dağıtmış.
yarın, antalyaspor ile evimizde oynayacağız ve uzun zamanlar sonrasında derbi maçları hariç takım tamamen dolu tribünlere karşı oynayacak. bu en çok da riekerink hocamızın sayesindedir.
biz galatasaray'ız, kendi efsanelerimizi kendimiz yaratır ve büyütürüz. o yüzden bir kez daha , yüksek sesle, çok yaşa riekerink bey.
kalender adam vesselam, bizim bu yakışıklı hocamız. ne ezilip büzülüyor, ne de kendisini aşağılamaya çalışan sözde spor muhabirlerine boyun eğiyor. kalbinin kırıldığını hissediyoruz, gözleri dalıyor ve yüzünde ona hiç yakışmayan bir umutsuzluk oluşuyor. gülen gözleri soluyor o anlarda ama yine de gülümsüyor kendisine karşı böylesine zalim tutumlar sergileyen kiralık katillere.
tecrübe, tecrübe, tecrübe...
ne tecrübeymiş arkadaş, bütün bir türk gençliğinin hayatını s.kmekle kalmadı, 53 yaşında adamın boynuna asıldı idamlıkların boynuna asılan bir yafta gibi. sıkılmıyorlar da her üç laftan ikisini tecrübeye getirmekten. hani sanki, kocaman bir odaya girmişiz, üzerimizde komşunun oğlundan ödünç alınmış bir takım elbise, üniversite bitmiş, baba zoruyla askerliği de aradan çıkarıp, oturmuşuz hayvan pazarından mütevellit, gencecik insanların itin götüne sokulduğu o mülakat panayırına. karşımızda ukalalıkta master yapmış, gözlüklü yelloz bir sarışın, 'burada yeni mezun olduğunuz yazılıyor, biz adaylarımızda minumum 5 senelik iş tecrübesi arıyoruz'.
senin o kafandaki topuzun ortasına geçirdiğin kurşun kalemi alırım, g.tüne sokarım bak kadın, herkes tecrübeli eleman arıyor nereden elde edeceğiz tecrübeyi?
hocanınki de bu hesap. adam 53 yaşına gelmiş, belli ki hayatındaki tek ideali teknik direktörlük yapmak, çin dahil bilumum yerlerde sürünmüş bu iş için, altyapı-üstyapı demeden mücadele etmiş oyunun içinde kalabilmek adına. kimsenin adamı olmamış belli, ajax'ta hocayken johan cruyff'a boyun eğmemiş, giderini yapmış, ayrılmış. torpil peşinde koşmamış, siyasi olaylara girmemiş, sadece çalışmış ve emeğinin karşılığını almak için uğraşmış durmuş. hikmetinden sual olunmaz yüce rabbimiz, bu güzel adamın yüzüne gülmüş ve kaderin güzel bir oyunuyla galatasaray gibi büyük bir takımın başına geçmiş. 2 maça çıkmış ve 2 kupa kazanmış, takımı derlemiş toparlamış, ilkelerinden taviz vermemiş, kimseye ayrıcalık tanımamış, ırkçılık, adam kayırmacılık yapmamış, kimsenin hakkını hukukunu çiğnememiş. karanlıkların içinden güneş gibi doğmuş, koca camiaya yeniden umut vermiş, kara bulutları dağıtmış.
yarın, antalyaspor ile evimizde oynayacağız ve uzun zamanlar sonrasında derbi maçları hariç takım tamamen dolu tribünlere karşı oynayacak. bu en çok da riekerink hocamızın sayesindedir.
biz galatasaray'ız, kendi efsanelerimizi kendimiz yaratır ve büyütürüz. o yüzden bir kez daha , yüksek sesle, çok yaşa riekerink bey.