9957
geçtiğimiz 4-5 ay boyunca entry girmediğim ve pek fazla uğramadığım sözlüktür. ama sanırım bugünden itibaren kesin dönüş yapacağım. sağ olsunlar iki yazar arkadaşım merak etmişler "nerelerdesin?" diye mesaj attılar. peki arayıp sormayanlara sesleniyorum "ulan şurada o kadar mesaimiz var, insan bir nereye gittin" diye sorar. şaka tabi, şahsen ben yazmayı bırakan yazarları, birisi başlığına bir şeyler yazmadıkça fark etmiyordum. neyse;
bu platformdan uzaklaşmanın sebebi sadece sözlüğün genel ruhalitesi değildi. elbette burada benim iyi niyetle yazdığım yazılara aşağılayıcı cevaplar veren yazarlar, sadece kin ve nefret kusan yazarlar, okumadan üretmeye çalışmadan bilgi sahibi olmadan ahkam kesen yazarlar buradan ciddi şekilde soğumama ve hevesimin kaçmasına sebep olmuştu.
mayıs, haziran, temmuz (ikinci yarısı hariç), ağustos ve eylül ayının ortasına kadar büyük ruhsal dalgalanmalar yaşadığım, "aha galiba şuan delirdim" diye düşündüğüm, arkadaşlarımın ve ailemin bana garip ve şüpheli bakışlarına maruz kaldığım, "oğlum efes malta 15 avro para mı verdin ne bu halin?" gibi şakalara maruz kaldığım sıkıntılı bir dönemi geride bıraktım. yani geride bıraktığımı umuyorum. izninizle yaşadığım küçük bir enstantaneyi anlatmak isterim.
yazın yine kafayı yediğim günlerden birisinde kapalı havuzda haldur huldur yüzüyorum. 25 metreyi 17-18 saniye arası yüzerim genelde. havuzun içinden başlayarak bunu 15-16'ya çekmeye çalışıyorum. yapıştırdım vardım karşı fayansa bir baktım saate 16'yı geçmiş 17. saniyeye yaklaşıyor. gözlüğü boneyi bir hışımla çıkartıp duvara çarptım, kenardaki plastik mazgala yumruk atmaya başladım. hoca geldi "oğlum dur sakin ol, ne yapıyorsun?" falan şok olmuş bir vaziyette beni sakinleştirdi. zaten 10-15 saniye geçti ben de "ne yapıyorum lan ben?" oldum. "ne oldu, anlat istersen" diye soruyor adam. "uzun hikaye hocam. bu aralar sıkıntı zamanlar geçirdim, o yüzden böyle oldu" dedim. adam ne dese beğenirsiniz, "takma kafana oğlum. 'var böyle dönemler', sıkıntı neyse elbette aşarsın" dedi. benim aklıma direkt dany'nin efsane tweet'i geldi, başladım gülmeye. duvara kıçımı yaslamış, gövdem hafif öne eğik vaziyette elimde gözlük ve boneyle karşımda gözleri fal taşı gibi açılmış şekilde duran hocaya baka baka kahkaha atıyordum. gözlerim falan yaşardı gülmekten. hoca git kafanı topla diye beni yolladı, duş alırken falan hala kriz geçmedi. 15-20 dakika boyunca yankılaya yankılaya güldüm.
bu vesileyle var böyle dönemler reisi tekrar analım. "var böyle dönemler ve hiçbir şey inşaat ama hızlı bir şekilde çok anket baş bilmeniz gerekir barcelona futbol kalitesinde bir modeldir".
takip edebildiğim kadarıyla galatasaray sözlük ailesinden birkaç yazar arkadaşımız uçurulmuş. gidenin arkasından uzun uzun konuşmaya gerek yok. onlardan bazılarının uçurulmasına sevinmemden ziyade uçurulmayı çoktan hak ettiklerini düşünüyordum zaten. aramıza yeni katılan yazar arkadaşlar da olmuş, onlara da hoş geldiniz diyorum.
saygılar.
bu platformdan uzaklaşmanın sebebi sadece sözlüğün genel ruhalitesi değildi. elbette burada benim iyi niyetle yazdığım yazılara aşağılayıcı cevaplar veren yazarlar, sadece kin ve nefret kusan yazarlar, okumadan üretmeye çalışmadan bilgi sahibi olmadan ahkam kesen yazarlar buradan ciddi şekilde soğumama ve hevesimin kaçmasına sebep olmuştu.
mayıs, haziran, temmuz (ikinci yarısı hariç), ağustos ve eylül ayının ortasına kadar büyük ruhsal dalgalanmalar yaşadığım, "aha galiba şuan delirdim" diye düşündüğüm, arkadaşlarımın ve ailemin bana garip ve şüpheli bakışlarına maruz kaldığım, "oğlum efes malta 15 avro para mı verdin ne bu halin?" gibi şakalara maruz kaldığım sıkıntılı bir dönemi geride bıraktım. yani geride bıraktığımı umuyorum. izninizle yaşadığım küçük bir enstantaneyi anlatmak isterim.
yazın yine kafayı yediğim günlerden birisinde kapalı havuzda haldur huldur yüzüyorum. 25 metreyi 17-18 saniye arası yüzerim genelde. havuzun içinden başlayarak bunu 15-16'ya çekmeye çalışıyorum. yapıştırdım vardım karşı fayansa bir baktım saate 16'yı geçmiş 17. saniyeye yaklaşıyor. gözlüğü boneyi bir hışımla çıkartıp duvara çarptım, kenardaki plastik mazgala yumruk atmaya başladım. hoca geldi "oğlum dur sakin ol, ne yapıyorsun?" falan şok olmuş bir vaziyette beni sakinleştirdi. zaten 10-15 saniye geçti ben de "ne yapıyorum lan ben?" oldum. "ne oldu, anlat istersen" diye soruyor adam. "uzun hikaye hocam. bu aralar sıkıntı zamanlar geçirdim, o yüzden böyle oldu" dedim. adam ne dese beğenirsiniz, "takma kafana oğlum. 'var böyle dönemler', sıkıntı neyse elbette aşarsın" dedi. benim aklıma direkt dany'nin efsane tweet'i geldi, başladım gülmeye. duvara kıçımı yaslamış, gövdem hafif öne eğik vaziyette elimde gözlük ve boneyle karşımda gözleri fal taşı gibi açılmış şekilde duran hocaya baka baka kahkaha atıyordum. gözlerim falan yaşardı gülmekten. hoca git kafanı topla diye beni yolladı, duş alırken falan hala kriz geçmedi. 15-20 dakika boyunca yankılaya yankılaya güldüm.
bu vesileyle var böyle dönemler reisi tekrar analım. "var böyle dönemler ve hiçbir şey inşaat ama hızlı bir şekilde çok anket baş bilmeniz gerekir barcelona futbol kalitesinde bir modeldir".
takip edebildiğim kadarıyla galatasaray sözlük ailesinden birkaç yazar arkadaşımız uçurulmuş. gidenin arkasından uzun uzun konuşmaya gerek yok. onlardan bazılarının uçurulmasına sevinmemden ziyade uçurulmayı çoktan hak ettiklerini düşünüyordum zaten. aramıza yeni katılan yazar arkadaşlar da olmuş, onlara da hoş geldiniz diyorum.
saygılar.