1405
oyuncu değişiklikleri (veya bu değişikliklerin yapılmaması) nedeniyle maç içerisinde ev ahalisi tarafından da "küçük hesapların adamı" olmakla ve "beraberliğe gelmekle" eleştirilmiş hocamız.
öncelikle şunu söylemek istiyorum; maçın 2-0'dan 2-2 ye gelmesinde kendi hatası %20 civarındadır. yedekte ne alıp ne vereceğini bilebileceğin, oyunu tutarlı adamlar olmadığı sürece oyuna yaptığın her hamle ağzına da sıçabilir.
misal; dün selçuk artık bitti. resmen duracell reklamındaki pili biten ayılar gibi bence kariyeri dün bitti selçuk'un. yerine kimi alacaksın? a) dün kanatta her aldığı topu ve ikili mücadeleyi kaybeden, belki de son saniye golünü atsa 3 puanı getirecek ama ayağı titreyen josue; b) sahaya girerken dahi sakatlanmayacağının garantisi olmayan, saha içerisindeki kaleciler dahil 22 oyuncudan selçuk'tan daha yavaş olan tek adam rızık reyiz. bu değişikliğin sana getirebileceği maksimum fayda rızık reyiz'in ciğerinin patlaması ve sene sonuna kadar para ödeme derdinden kurtulma olurdu; ama skoru korumana yaramazdı.
yine yasin; sinan girsin diyorum, sinan oynasın istiyorum ama sinan çok tutarsız. özellikle beşiktaş'ın top tüfek geldiği dakikalarda sinan'ı oyuna almak demek, savunmayı 1 kişi daha az yapmak demek. ha yasin de çoğu maçta gelmiyor olabilir; ancak dünkü maç özelinde canını dişine takarak hemen her atakta canerle birlikte gelmiş. ne alacağını bildiğin bir adam var orada yani.
sabri. evet; bence yapılması gereken tek değişiklik bu idi. sabri ile cavanda'yı değiştirip, ikinci devre daha fizikli bir defans kurabilirdik. kuramadık; olmadı. öte yandan sakatlıktan yeni çıkmamış olsa zaten cavanda daha erken girer ve hatta ilk 11 başlardı diye düşünüyorum.
evet; ben de dün riekerink bey'in şenol'un değişikliklerine karşı bir önlem almadığını düşünüyorum ama adamın kulübesinde de jong ve podolski vardı da oynatmadı mı? sakatlarımız nedeniyle kulübemiz tutarsız adamlardan oluşuyordu dün. riske girmedi. girip kazansa büyük hoca olacaktı; girip kaybetse sik kafalı olacaktı. türkiye'de futbol böyledir.
bugüne kadar oynadığımız maçlar özelinde hocanın dersler aldığını görüyoruz. ilk beşiktaş maçını hatırlayın; bizim daha iyi bir kadromuz ve hamle adamlarımız vardı (dünkü kadro+podolski); beşiktaş'ta ise caner, gökhan, talisca, aboubakar, gökhan inler yoktu ve biz o maçta resmen top oynayamadık. şimdi; beşiktaş'ın en iyi kadrosuyla dün oynadık; bizde ise, ligdeki hangi takıma verirseniz verin +10, 15 puan yazacağımız podolski, fit bir cavanda, de jong, kolbeinn ve serdar aziz yoktu, 1 ay öncekinden çok daha iyi top oynayıp beşiktaşa top oynatmadık.
hafta içinde hocanın değişiklik notunu takımdaki taşaklı abiler döndükten sonra vereceğim demiştim; umuyorum ki kendisi, hatalarından ders alacak ve takımda güvenilir hamle adamları geldiğinde "değişiklik yapamıyor" diyenleri de mahcup edecektir.
not: hocayı umarsızca eleştirenler, 3 senedir 60'tan sonra sahadan kaybolan takımlarını hatırlayıp yeniden düşünsünler rica ediyorum.
öncelikle şunu söylemek istiyorum; maçın 2-0'dan 2-2 ye gelmesinde kendi hatası %20 civarındadır. yedekte ne alıp ne vereceğini bilebileceğin, oyunu tutarlı adamlar olmadığı sürece oyuna yaptığın her hamle ağzına da sıçabilir.
misal; dün selçuk artık bitti. resmen duracell reklamındaki pili biten ayılar gibi bence kariyeri dün bitti selçuk'un. yerine kimi alacaksın? a) dün kanatta her aldığı topu ve ikili mücadeleyi kaybeden, belki de son saniye golünü atsa 3 puanı getirecek ama ayağı titreyen josue; b) sahaya girerken dahi sakatlanmayacağının garantisi olmayan, saha içerisindeki kaleciler dahil 22 oyuncudan selçuk'tan daha yavaş olan tek adam rızık reyiz. bu değişikliğin sana getirebileceği maksimum fayda rızık reyiz'in ciğerinin patlaması ve sene sonuna kadar para ödeme derdinden kurtulma olurdu; ama skoru korumana yaramazdı.
yine yasin; sinan girsin diyorum, sinan oynasın istiyorum ama sinan çok tutarsız. özellikle beşiktaş'ın top tüfek geldiği dakikalarda sinan'ı oyuna almak demek, savunmayı 1 kişi daha az yapmak demek. ha yasin de çoğu maçta gelmiyor olabilir; ancak dünkü maç özelinde canını dişine takarak hemen her atakta canerle birlikte gelmiş. ne alacağını bildiğin bir adam var orada yani.
sabri. evet; bence yapılması gereken tek değişiklik bu idi. sabri ile cavanda'yı değiştirip, ikinci devre daha fizikli bir defans kurabilirdik. kuramadık; olmadı. öte yandan sakatlıktan yeni çıkmamış olsa zaten cavanda daha erken girer ve hatta ilk 11 başlardı diye düşünüyorum.
evet; ben de dün riekerink bey'in şenol'un değişikliklerine karşı bir önlem almadığını düşünüyorum ama adamın kulübesinde de jong ve podolski vardı da oynatmadı mı? sakatlarımız nedeniyle kulübemiz tutarsız adamlardan oluşuyordu dün. riske girmedi. girip kazansa büyük hoca olacaktı; girip kaybetse sik kafalı olacaktı. türkiye'de futbol böyledir.
bugüne kadar oynadığımız maçlar özelinde hocanın dersler aldığını görüyoruz. ilk beşiktaş maçını hatırlayın; bizim daha iyi bir kadromuz ve hamle adamlarımız vardı (dünkü kadro+podolski); beşiktaş'ta ise caner, gökhan, talisca, aboubakar, gökhan inler yoktu ve biz o maçta resmen top oynayamadık. şimdi; beşiktaş'ın en iyi kadrosuyla dün oynadık; bizde ise, ligdeki hangi takıma verirseniz verin +10, 15 puan yazacağımız podolski, fit bir cavanda, de jong, kolbeinn ve serdar aziz yoktu, 1 ay öncekinden çok daha iyi top oynayıp beşiktaşa top oynatmadık.
hafta içinde hocanın değişiklik notunu takımdaki taşaklı abiler döndükten sonra vereceğim demiştim; umuyorum ki kendisi, hatalarından ders alacak ve takımda güvenilir hamle adamları geldiğinde "değişiklik yapamıyor" diyenleri de mahcup edecektir.
not: hocayı umarsızca eleştirenler, 3 senedir 60'tan sonra sahadan kaybolan takımlarını hatırlayıp yeniden düşünsünler rica ediyorum.