177
futbol dışındaki diğer dallarla ilgilenmeyen bir galatasaraylı olarak, yönetimin riekerink'in sözünü dinlemek dışında olumlu bir tane bile hareketini göremiyorum. hatırlayacağınız üzere riekerink gelmeden önce hamit ve sabri'yle sözleşme yenilenmiş, serdar aziz'e 4.5 milyon euro bonservis ve 2 milyon euro maaş verilmişti. -allah korusun- yarın riekerink'e bir şey olsa yine aynı saçmalıklar yaşanacak. kaldı ki, zeka küpü yönetimimiz riekerink'ten önce haftalarca fatih terim'in kapısında yatmıştı. transferden anlamadığı onlarca defa ispat edilmiş olan terim'le dursun özbek bir araya gelseydi herhalde temizinden üç-dört sene avrupa'ya gidemezdik. allah korudu.
ayrıca riekerink'i dinleyerek de muhteşem işler yapmadılar. tolga ciğerci'ye verilen kemiksiz 2 milyon euro, trabzonspor'un kurtulmak için debelendiği cavanda'ya ödenen 1.750.000 euro (ki zaten trabzonspor da cavanda'yı bu paraya almıştı, adamlar elinden çıkarmak istediği oyuncudan bir kuruş bile zarar etmemiş oldular), takımda önlibero yokken bütün sezon ilk 11 oynaması için 32 yaşındaki de jong'un alınması hep "eh işte" hamleler. çok çok kötü transferler değil ama mali krizdeki bir takım için yeterince ustaca da değil. umut'un tarık'ın donk'un maaşlarının bir kısmını hala biz ödüyoruz, adamları kadro dışı bırakan da yönetim değil riekerink. buradan yönetimin nasıl bir başarısı olduğu söyleniyor pek anlayamadım doğrusu.
ha, öyle korkunç dönemler gördük ki şu transfer dönemi bile bizleri sevinçten bulutların üzerine çıkarmaya yetti. ona bir şey diyemem. ocağımıza incir ağacını diken, olcan'ın tarık'ın dzemaili'nin ve pandev'in inanılmaz kontratlarla transfer edildiği 2014 yazı gibi değil mesela. veya mustafa denizli'nin damgasını vurduğu 2016 kışı gibi de değil. ama senin en büyük rakibinde erdal torunoğulları gibi bir transfer kurdu varken, bunlar yeterli de değil. herif gomez'i bedavaya kiralayıp satışından %50 kar alıyorken, sen serdar'a 4.5 milyon euro ödüyorsan bu rekabeti uzun vadede muhakkak kaybedersin. acı ama gerçek.
öyleyse galatasaray için yeterli liyakatta bir yönetim gelmedikçe ben "yönetim istifa" demekten şahsen vazgeçmeyeceğim. elbette bu sloganı iç saha maçımız esnasında atmam, futbolcularımızın konsantrasyonunu bozmam. ama dursun özbek denen adamın görebileceği her yerde bu sloganı yazar, çizer, paylaşırım. galatasaray sözlük de bunun için en elverişli ortamdır benim gözümde.
sözlüğün tepesinde bu slogan durdukça, yönetim aynı hataları tekrarlamaya cesaret edemez. evet, biz "istifa edin" deyince istifa etmiyorlar ama hepten de boşlayamıyorlar en azından. eğer "tamam artık istifa etmeyin, sizi affettik" dersek neler olacağına ben hala güvenemiyorum açıkçası.
ayrıca riekerink'i dinleyerek de muhteşem işler yapmadılar. tolga ciğerci'ye verilen kemiksiz 2 milyon euro, trabzonspor'un kurtulmak için debelendiği cavanda'ya ödenen 1.750.000 euro (ki zaten trabzonspor da cavanda'yı bu paraya almıştı, adamlar elinden çıkarmak istediği oyuncudan bir kuruş bile zarar etmemiş oldular), takımda önlibero yokken bütün sezon ilk 11 oynaması için 32 yaşındaki de jong'un alınması hep "eh işte" hamleler. çok çok kötü transferler değil ama mali krizdeki bir takım için yeterince ustaca da değil. umut'un tarık'ın donk'un maaşlarının bir kısmını hala biz ödüyoruz, adamları kadro dışı bırakan da yönetim değil riekerink. buradan yönetimin nasıl bir başarısı olduğu söyleniyor pek anlayamadım doğrusu.
ha, öyle korkunç dönemler gördük ki şu transfer dönemi bile bizleri sevinçten bulutların üzerine çıkarmaya yetti. ona bir şey diyemem. ocağımıza incir ağacını diken, olcan'ın tarık'ın dzemaili'nin ve pandev'in inanılmaz kontratlarla transfer edildiği 2014 yazı gibi değil mesela. veya mustafa denizli'nin damgasını vurduğu 2016 kışı gibi de değil. ama senin en büyük rakibinde erdal torunoğulları gibi bir transfer kurdu varken, bunlar yeterli de değil. herif gomez'i bedavaya kiralayıp satışından %50 kar alıyorken, sen serdar'a 4.5 milyon euro ödüyorsan bu rekabeti uzun vadede muhakkak kaybedersin. acı ama gerçek.
öyleyse galatasaray için yeterli liyakatta bir yönetim gelmedikçe ben "yönetim istifa" demekten şahsen vazgeçmeyeceğim. elbette bu sloganı iç saha maçımız esnasında atmam, futbolcularımızın konsantrasyonunu bozmam. ama dursun özbek denen adamın görebileceği her yerde bu sloganı yazar, çizer, paylaşırım. galatasaray sözlük de bunun için en elverişli ortamdır benim gözümde.
sözlüğün tepesinde bu slogan durdukça, yönetim aynı hataları tekrarlamaya cesaret edemez. evet, biz "istifa edin" deyince istifa etmiyorlar ama hepten de boşlayamıyorlar en azından. eğer "tamam artık istifa etmeyin, sizi affettik" dersek neler olacağına ben hala güvenemiyorum açıkçası.