9073
yeterlilik veya yetersizlik. içinde bulunduğu vaziyet artık bunları açmış: sorumluluk almıyor. topu ileri oynamaması veya yana ve geriye oynaması değil derdim. çok sevdiği yerlerden birinde, belki de bizi frahnsa'ya alıp götürdüğü izlanda'ya attığı o muazzam frikik golünden bile daha müsait bir yerden, frikik oluyor ve topun başına bile gitmiyor.
ne oluyor, aslında önemli adam, ligin kaderini değiştirdi, biraz vefa, al aha istatistiği, şu kadar asist, şu kadar gol, kağıt üstünde iyi oyuncu... yok.
tahammülsüzlük de değil yaptığımız.
olayı bitmiş ya da bitirmiş. taraftarın tahammül sınırlarını çoktan bertaraf etmiş bir adam, selçuk inan.
biz, futbolun bittiği yerleri, çıldırmanın ve saç baş yolmanın sınırlarını keşfe çıktık da, eczamızı da bulduk. bir yolculuğa çık, kaptan. belki bu düzenini bozar ama bir yerde kalbini ferahlatır. âh almazsın bir kere. küfür yemez, bizi de yormazsın. çünkü küfürlerin tükendiği yerde, orjinalliğimizi kaybettikçe, kendimizi de kaybediyoruz. ve amaçsızca maçlık küfür kotamızı doldurmak için sırf, aklımızı yoruyor, dilimizi olmadık şekillere sokmak durumunda kalıyoruz.
bir yolculuğa çık, kaptan. galatasaray’dan kalk, püfür püfür boğaz’ı geç, haydarpaşa’ya vasıl ol! diyelim, doğu ekspresi’ne bir bilet al. anadolu’yu boydan boya geç. bozkırın her rengini gör. van gölü’nden aş, iran topraklarına gir, sonra belki tebriz... vaktin vardır, bir soluklan.
şu geçen 2-3 sezonda ne yaptım, diye bir düşün. âh, gol attın, attırdın. şampiyon takımın, şampiyon futbolcu güruhunun kaptanlığını yaptın. ama o, bir önce... kupalar, kupalar, kupalar... süperinden, süper olmayanına kupalar... yüzdeler... isabetli pas istatistiklerini gösteren yüzdeler... koşu mesafelerinden haber veren yüzdeler... yüzdeler... onlar hain, hatırladım.
sonra pakistan, bir sonraysa hindistan... küs kardeşler limited şirketi’nin kardeş çalışanları gibi belki de serde barışmak var. himalaya’larda salınmak, nepal’i görmek, tibet’e salimen varmak. tek isteğimiz sağlık, sıhhat ve muhabbet. artık gerisi, yani gözün görebildiği her yer çin. ama iyisi mi sen pekin’e kadar var. ya da diyelim zahmet olur. zahmete ne hacet, istanbul pekin bilmem kaç sefer nolu uçağına bilet al, mesela, öyle bir lafın gelişine.
tanıdık bir yüzü bul. yakasına yapış.
sorumluk al, kaptan.
alsınlar lan beni bu takıma!
deyiver bir zahmet, deyiver be kaptan!
ne oluyor, aslında önemli adam, ligin kaderini değiştirdi, biraz vefa, al aha istatistiği, şu kadar asist, şu kadar gol, kağıt üstünde iyi oyuncu... yok.
tahammülsüzlük de değil yaptığımız.
olayı bitmiş ya da bitirmiş. taraftarın tahammül sınırlarını çoktan bertaraf etmiş bir adam, selçuk inan.
biz, futbolun bittiği yerleri, çıldırmanın ve saç baş yolmanın sınırlarını keşfe çıktık da, eczamızı da bulduk. bir yolculuğa çık, kaptan. belki bu düzenini bozar ama bir yerde kalbini ferahlatır. âh almazsın bir kere. küfür yemez, bizi de yormazsın. çünkü küfürlerin tükendiği yerde, orjinalliğimizi kaybettikçe, kendimizi de kaybediyoruz. ve amaçsızca maçlık küfür kotamızı doldurmak için sırf, aklımızı yoruyor, dilimizi olmadık şekillere sokmak durumunda kalıyoruz.
bir yolculuğa çık, kaptan. galatasaray’dan kalk, püfür püfür boğaz’ı geç, haydarpaşa’ya vasıl ol! diyelim, doğu ekspresi’ne bir bilet al. anadolu’yu boydan boya geç. bozkırın her rengini gör. van gölü’nden aş, iran topraklarına gir, sonra belki tebriz... vaktin vardır, bir soluklan.
şu geçen 2-3 sezonda ne yaptım, diye bir düşün. âh, gol attın, attırdın. şampiyon takımın, şampiyon futbolcu güruhunun kaptanlığını yaptın. ama o, bir önce... kupalar, kupalar, kupalar... süperinden, süper olmayanına kupalar... yüzdeler... isabetli pas istatistiklerini gösteren yüzdeler... koşu mesafelerinden haber veren yüzdeler... yüzdeler... onlar hain, hatırladım.
sonra pakistan, bir sonraysa hindistan... küs kardeşler limited şirketi’nin kardeş çalışanları gibi belki de serde barışmak var. himalaya’larda salınmak, nepal’i görmek, tibet’e salimen varmak. tek isteğimiz sağlık, sıhhat ve muhabbet. artık gerisi, yani gözün görebildiği her yer çin. ama iyisi mi sen pekin’e kadar var. ya da diyelim zahmet olur. zahmete ne hacet, istanbul pekin bilmem kaç sefer nolu uçağına bilet al, mesela, öyle bir lafın gelişine.
tanıdık bir yüzü bul. yakasına yapış.
sorumluk al, kaptan.
alsınlar lan beni bu takıma!
deyiver bir zahmet, deyiver be kaptan!