resim
Johannes Hendrikus Olde Riekerink
Görev:Teknik Direktör
Takım:Dewa United
Yaş:61
Uyruk:Hollanda
  • 628
    yarışmanın olduğu hiçbir yerde "iyi insan" olmak, "adam" olmak gibi muğlak kriterler tek başına başarı vaat etmez. hele ki futbol gibi sert, komplike ve vahşi bir alanda, ve bu kavramlar kötü niyetli manipülasyonlara çok açıkken. ama hakkında "iyi birine benziyor" yorumlarını o kadar çok duydum ve gördüm ki bu konuda kendisiyle olan anımı anlatmadan geçemeyeceğim.

    bilen bilir, geçtiğimiz sezon yedi ay boyunca galatasaray dergisi'nde yazılar yazdım. ayrıca çeşitli röportajlara da gittim. bir galatasaray taraftarı olarak inanılmaz keyifliydi açıkçası. taffarel'e uefa kupası dönemini, kerem inan'a meşhur su şişesini, bilal kısa'ya otuz metreden astığı hagivari golleri, cursty jackson'a cev cup finaline giden yolu, stephane lasme'ye mvp seçildiği eurocup finalini sordum, onlar anlattı. ben gülümseye gülümseye dinledim. yaptığım en özel röportajlardan biri de jan olde riekerink ileydi.

    mart ayının sonları. orhan atik sonrasında yaşanan teknik direktör krizi. derginin çıkmasına birkaç gün kalmış. teknik direktör açıklanır açıklanmaz haberini yapmamız gerekiyor. nihayetinde, takımın başına riekerink'in geldiğini öğreniyoruz. çok acil bir şekilde özel röportaj yapma isteğimizi iletiyoruz kendisine. vaktinin çok dar olduğunu, yalnızca idman öncesinde birkaç dakika ayırabileceğini söylüyor. hocanın idmana, röportajın dergiye yetişmesi şart. sabahın kör saatinde florya'ya gidiyorum, çok hızlı bir şekilde ama oldukça geniş kapsamlı bir röportaj yapıyoruz. cruyff, galatasaray taraftarı, altyapıya geliş ve a takıma yükseliş süreçleri, gelecek hedefleri ve futbol felsefesi üzerine görüşlerini alıyorum hocanın. normalde en az kırk dakikalık işi on dakikaya sığdırıyoruz. idman saati yaklaşınca ise hocaya teşekkür edip mert çetin'in odasına geçiyorum. bir dakika sonra riekerink görünüyor kapıda. beni arıyormuş. gülümsüyor.

    "sana kahve ikram edemedim telaştan." diyor. "lütfen kusuruma bakma."

    yahu benim tek telaşım röportajı yetiştirmek olduğu halde ikram filan aklıma bile gelmedi. senin kaosun ortasında ilk günün, kahveyi nasıl akıl ettin, bir de üstüne hayıflandın ve gelip açıklama yaptın be hocam?

    iki ay geçiyor aradan. sinan gümüş röportajı için bir kez daha florya'dayım. mayıs ayının sonları, takım birkaç gün sonra oynanacak kupa finaline kilitlenmiş. koridorun köşesinde röportaj saatini bekliyorum. derken bir hareketlilik oluyor. riekerink ve mert çetin, ciddi ifadelerle ve aceleyle önümden geçip gidiyorlar. muhtemelen bir toplantıya yetişecekler. derken bir anda duruyor hoca. dönüyor, bana bakıyor, gülümseyerek yanıma kadar geliyor ve elini uzatıyor.

    "galatasaray dergisi! hoş geldin, nasılsın?"

    iki ay önce sabahın kör saatinde ve sadece on dakika gördüğü bir adamı hatırlıyor, işinin gücünün arasında dönüp elini sıkmayı, hal hatır sormayı, gülümsemeyi ihmal etmiyor. hem de hayati önemdeki kupa finaline kilitlenmişken, başında bir dünya sorun, bir dünya insan varken ve her gün onlarca medya çalışanıyla boğuşurken.

    iyi niyetli ve samimi bir insan deniyor ya hakkında, benim gördüğüm kadarıyla çok doğru. üstelik takımı çalıştırma konusunda da çok istekli ve hevesli. röportajında da bahsettiği gibi, sorunlara odaklanıp kapris yapmaktansa çözüm üretmeyi tercih ediyor. beni en çok umutlandıran kısmı ise, suistimale açık bir iyi niyet değil bu. zira karizması yerinde, disiplin duygusunu çok kolay aşılıyor karşısındakine. takımda ne kadar başarılı olacağını zaman gösterecek, neticede pek çok faktöre bağlı bu. ama böyle iyi ve dengeli insanların varlığı, içinde yaşadığımız koca kabusta bir anlığına da olsa soluklanmamızı sağlıyor.

    ek: mevzubahis röportajın geniş özeti için:

    http://www.galatasaray.org/...m-sonra-sistem/32158
App Store'dan indirin Google Play'den alın