29
son 20 senedir acayip bir şekilde mühimleşen mevki. bence bunun en büyük müsebbibi de ofsayt kuralında zaman içerisinde yapılan değişiklikler. zira, bilhassa 90'da yapılan değişiklikle libero mevkisi tarihten siliniyor. (bkz: ofsayt/#1936203)
yalnız defansif orta saha deyip de geçmemek lazım. haddizatında bu pozisyonun da kendi içinde çeşitli varyantları var. misal günümüzde yavaş yavaş yok olmaya yüz tutan italyanların deyimiyle regista, ingilizlerin deyimiyle deep lying midfielder denen bir çeşit defansif orta saha var. adı üstünde bir regista -italyancada "yönetmen" anlamına geliyor-, defanstan aldığı topu temiz bir şekilde ileriye aktarmakla mükelleftir. kulakları çınlayasıca ömer üründül'ün de türkçe futbol literatürümüze hediye ettiği üzere bloklar arası bağlantıyı sağlar. görevi tabii olarak bununla sınırlı değildir. adına yakışır şekilde oyunun temposunu ayarlar; tempo ne zaman artacak, oyun ne zaman yavaşlayacak buna regista karar verir. hülâsa takımı yönetir. bu tanımlardan yola çıkarak şöyle bir dünya futboluna baktığımızda akıllara ilk olarak kim geliyor tabii? hüseyin cimşir. ikinci olarak kim geliyor peki? andrea pirlo. hah, işte pirlo dediğimiz adam klasik regista'ların şahıdır, erbabıdır, kayzeridir. google'a regista yazıp arattığında ilk olarak tinto brass, ikinci olarak pirlo çıkar zaten ki o da üstada saygısından. misal bizim selçuk inan da klasik bir regista'dır. peki, günümüz futbolunda klasik regista'nın bir kıymet-i harbiyesi var mıdır? imdi, son on yıldır futbolda popi olan iki başat sistem var: 4-2-3-1 ve 4-3-3. biz ilkine bakalım. 4-2-3-1'in o orta sahadaki ikilisi şimdilerde ya iki defansif orta sahadan (vieira-makelele) ya da bir defansif orta saha ve bir box to box'tan (mascherano-gerard) oluşuyor. bu ikililer stoperi koruyorlar, bir ofansif orta saha ve iki ters ayaklı kanattan mürekkep ileri üçlüye yardım ediyorlar, bekleri ileriye çıkarsa onların mevkilerine göz kulak oluyorlar. işte böyle bir nizamda klasik bir regista'ya gerek yok. o da şundan: aslında regista, koyun postuna girmiş kurttur. nası' yani? şöyle, klasik regista stoperlere yakın dursa da gerçekte bir atak oyuncusudur, çünkü hep ileriyi düşünecek şekilde oynar. bu arada pirlo reyizin vakti zamanında ofansif bir orta saha olduğunu söylemiş miydim? evet, onun bu kadar başarılı bir regista olmasında geçmişinde yatan bu tecrübenin de büyük payı vardır. neyse, 4-2-3-1 sisteminde ileri 4'lü zaten ofansifken ve modern bekler -şayet hakan balta değillerse- hücuma son derece teşneyken üstüne üstlük bu sisteme bir de regista eklemlemek lükse kaçmak oluyor. zaten modern orta saha oyuncularının tarih sahnesine çıkışı da 4-2-3-1'in yaygınlaşmasıyla başlıyor. box to box sınıfına sokabileceğimiz bu adamların en nadide örneklerini genelde almanlar vermişlerdir son yıllarda: schweinsteiger, khedira, ilkay, kroos...bunların dışında vidal, javi martinez, yekta ve benim ölüp bittiğim radja nainggolan da modern birer box to box'turlar. defansı da hücumu da yaparlar, top da çalarlar top da dağıtırlar. şimdi bu dediklerimden klasik regista öldü, anlamı çıkmasın. serie a'da hala cayır cayır kullanan takımlar var. bu da şununla alakalı ki italyanlar 4-2-3-1'i pek de kullanmıyorlar; bunun da temeline inersek italyanlar oldum olası kanat-açık kullanmayı sevmezler, misal bakınız juventus'un kingsley coman'ı bayern'e yollaması. kanat/açık yerine full back değil de wing back kullanıyorlar: cuadrado, maicon, vrsaljko... kanat oyuncularının elzem olmadığı sistemlerden 3-5-2/ 4-3-2-1/ 4-3-1-2 bol bol kullanılır halen serie a'da. e bu bol orta sahalı sistemlerde de regista'ya elbette yer var: pirlo, ladesma, montolivo, pizarro, kuzmanoviç... tabii regista'ya eşlik edecek diğer iki orta saha adamının da box to box olması elzem. misal juve serie a'yı kanırtırken sağında ve solunda vidal-marchisio-pogba üçlüsünden iki tanesi vardı. hep klasik regista dedik, peki bunun moderni var mı? var elbet. iber yarım adası'na uzanıyoruz şimdi*. ispanyollar da 4-2-3-1 kullanıyorlar lakin alman ve ingiliz 4-2-3-1'i gibi değil. ispanyolların orta sahadaki 2'lileri alman ve ingilizlerinkilere nazaran topla daha haşır neşir adamlardan mütevellit. aslına bakarsan bunlara ispanyol tarzı orta saha demek de mümkün: xabi alonso, sergio busquets, fabregas, koke. bunların futbol felsefesi tamamen pas üstüne kurulu. "hücum yapacaksam da pasla yaparım, savunma yapacaksam da..." diyorlar. defanstan top da alıyorlar, tempo da ayarlıyorlar. klasik regista'dan farkları uzun top mevzusuna fazla girmiyorlar, defansif yönden daha sağlamlar. klasik bir regista misal pirlo, defans yaparken fiziğinden çok pozisyon bilgisine başvururken modern regista'lar aynı zamanda fiziken de herhangi bir çapadan (anchor man) geri kalmayacak şekilde donanımlılar. geçelim ingiltere'ye. ingiltere'de son yirmi senedir regista kullanan takım üçü beşi geçmezken başarılı olan tek bir takım var: manchester united. ya kim olacağıdı? bay alex ferguson, istenmeyen tüyleri kadayıfa dönmeye başlayan roy keane'i sahanın her yerinde efil efil gezen box to box bir orta sahadan, defansın önüne konuşlandırıp geriden oyun kuran bir regista'ya evirmişti. keane futbolu bıraktıktan sonra bu görevi scholes ve körpe carrick üstlendi ki bu işi mükemmel bir şekilde kotardılar; kulüp, tarihinin en başarılı periyotlarından birini işte bu iki regista'lı dönemde yaşadı. ha, bir de keane ve scholes arası dönemde başarısız bir veron denemesi de vardır ferguson'un ki koca kariyerindeki nadir sıçışlarındandır: (bkz: juan sebastian veron/#1969903) liverpool'un da gerard'ı bir ara regista'ya çekmeye çalışıp çuvalladığını hatırlamakta fayda var. yılların box to box'u gerard, deep lying mildfielder rolünün hakkını verememiştir. çünkü bu tipleme için gerekli vizyon ve teknik maalesef sonradan kazanılabilecek şeyler değil. gelelim klasik regista'ların neden kaybolduğuna. artık futbolda "tek konuda uzmanlık" kaybolmaya başladı. yani artık çoğu oyuncu birden fazla mevki ve rolün altından kalkabiliyor. marchisio dediğin adam defansif orta saha olarak da ofansif orta saha olarak da has mevkisi olan merkez orta saha kadar rahat oynayabiliyor. eskiden daha tek yönlüydü oyuncular. misal, gattuso tam bir hayvandı ama tekniği sıfırdı; felipe'nin mükemmel tekniği vardı ama adam kovalamazdı... işte klasik regista'ların gözden düşmesinin altında da bu yatıyor. bir oyuncunun ki artık futbolda bir oyuncu çok şey demektir, sadece geriden oyun kurması ve oyunun temposunu ayarlaması yeterli değil. bunların yanında artık daha gezici, daha defansif ve daha dirençli de olmalılar. e bunlar da eklenince oyuncu regista'lıktan çıkıyor, başka bir şey oluyor tabii. kısacası bu milenyumun başında klasik on numaraların ve klasik açıkların başına gelen şey, onların da başına geliyor: sistemde artık onlara yer yok. peki kimlere yer var? ideal orta saha kim? bu sene izlemekten en çok zevk aldığım üç dört takımdan biri de napoli'ydi. higuain denen hayvan eti yemiş arjantinli tüm iltifatları kapsa da napoli'nin gizli bir de -tabii maçlarını izleyenler için pek de gizli denemez- kahramanı vardı: jorginho. şu an bulamayacağım ama maç başı pas ortalaması 100 küsur, başarılı pas oranı yüzde 90'ın üzerinde, maç başı en az 2 gol pozisyonun mimarı oluyor; aynı zamanda oyunun müdafaa kısmında da var, maç başı kestiği rakip atak sayısı 2, çaldığı top ortalaması da hafızam beni yanıltmıyorsa 2'ye yakınsıyordu. bu arada attığı pasların yüzde 60'tan fazlası da ileriye yönelik. e işte al sana modern bir regista. oyun kurma görevini, defansif özelliklerine halel getirmeden yerine getirebiliyor. adeta çocuk da yapıyor kariyer de. bu adamı takip edin derim ben.
https://www.youtube.com/watch?v=3zNbl3z7JJo
4-3-3'te oynamaya en müsait defansif orta saha tiplemesi hangisi?
çapa (anchor man) nasıl bir şey? kante çapaysa donk ne?
peki diğer defansif orta saha tiplemeleri neler? nerede yaşarlar? ne yer, ne içerler?
ne olacak bu fenerin hali?
hepsine olmasa da bir kısmına cevap bulabileceğiniz bir sonraki defansif orta saha entry'mde görüşünceye kadar esen kalın.
yalnız defansif orta saha deyip de geçmemek lazım. haddizatında bu pozisyonun da kendi içinde çeşitli varyantları var. misal günümüzde yavaş yavaş yok olmaya yüz tutan italyanların deyimiyle regista, ingilizlerin deyimiyle deep lying midfielder denen bir çeşit defansif orta saha var. adı üstünde bir regista -italyancada "yönetmen" anlamına geliyor-, defanstan aldığı topu temiz bir şekilde ileriye aktarmakla mükelleftir. kulakları çınlayasıca ömer üründül'ün de türkçe futbol literatürümüze hediye ettiği üzere bloklar arası bağlantıyı sağlar. görevi tabii olarak bununla sınırlı değildir. adına yakışır şekilde oyunun temposunu ayarlar; tempo ne zaman artacak, oyun ne zaman yavaşlayacak buna regista karar verir. hülâsa takımı yönetir. bu tanımlardan yola çıkarak şöyle bir dünya futboluna baktığımızda akıllara ilk olarak kim geliyor tabii? hüseyin cimşir. ikinci olarak kim geliyor peki? andrea pirlo. hah, işte pirlo dediğimiz adam klasik regista'ların şahıdır, erbabıdır, kayzeridir. google'a regista yazıp arattığında ilk olarak tinto brass, ikinci olarak pirlo çıkar zaten ki o da üstada saygısından. misal bizim selçuk inan da klasik bir regista'dır. peki, günümüz futbolunda klasik regista'nın bir kıymet-i harbiyesi var mıdır? imdi, son on yıldır futbolda popi olan iki başat sistem var: 4-2-3-1 ve 4-3-3. biz ilkine bakalım. 4-2-3-1'in o orta sahadaki ikilisi şimdilerde ya iki defansif orta sahadan (vieira-makelele) ya da bir defansif orta saha ve bir box to box'tan (mascherano-gerard) oluşuyor. bu ikililer stoperi koruyorlar, bir ofansif orta saha ve iki ters ayaklı kanattan mürekkep ileri üçlüye yardım ediyorlar, bekleri ileriye çıkarsa onların mevkilerine göz kulak oluyorlar. işte böyle bir nizamda klasik bir regista'ya gerek yok. o da şundan: aslında regista, koyun postuna girmiş kurttur. nası' yani? şöyle, klasik regista stoperlere yakın dursa da gerçekte bir atak oyuncusudur, çünkü hep ileriyi düşünecek şekilde oynar. bu arada pirlo reyizin vakti zamanında ofansif bir orta saha olduğunu söylemiş miydim? evet, onun bu kadar başarılı bir regista olmasında geçmişinde yatan bu tecrübenin de büyük payı vardır. neyse, 4-2-3-1 sisteminde ileri 4'lü zaten ofansifken ve modern bekler -şayet hakan balta değillerse- hücuma son derece teşneyken üstüne üstlük bu sisteme bir de regista eklemlemek lükse kaçmak oluyor. zaten modern orta saha oyuncularının tarih sahnesine çıkışı da 4-2-3-1'in yaygınlaşmasıyla başlıyor. box to box sınıfına sokabileceğimiz bu adamların en nadide örneklerini genelde almanlar vermişlerdir son yıllarda: schweinsteiger, khedira, ilkay, kroos...bunların dışında vidal, javi martinez, yekta ve benim ölüp bittiğim radja nainggolan da modern birer box to box'turlar. defansı da hücumu da yaparlar, top da çalarlar top da dağıtırlar. şimdi bu dediklerimden klasik regista öldü, anlamı çıkmasın. serie a'da hala cayır cayır kullanan takımlar var. bu da şununla alakalı ki italyanlar 4-2-3-1'i pek de kullanmıyorlar; bunun da temeline inersek italyanlar oldum olası kanat-açık kullanmayı sevmezler, misal bakınız juventus'un kingsley coman'ı bayern'e yollaması. kanat/açık yerine full back değil de wing back kullanıyorlar: cuadrado, maicon, vrsaljko... kanat oyuncularının elzem olmadığı sistemlerden 3-5-2/ 4-3-2-1/ 4-3-1-2 bol bol kullanılır halen serie a'da. e bu bol orta sahalı sistemlerde de regista'ya elbette yer var: pirlo, ladesma, montolivo, pizarro, kuzmanoviç... tabii regista'ya eşlik edecek diğer iki orta saha adamının da box to box olması elzem. misal juve serie a'yı kanırtırken sağında ve solunda vidal-marchisio-pogba üçlüsünden iki tanesi vardı. hep klasik regista dedik, peki bunun moderni var mı? var elbet. iber yarım adası'na uzanıyoruz şimdi*. ispanyollar da 4-2-3-1 kullanıyorlar lakin alman ve ingiliz 4-2-3-1'i gibi değil. ispanyolların orta sahadaki 2'lileri alman ve ingilizlerinkilere nazaran topla daha haşır neşir adamlardan mütevellit. aslına bakarsan bunlara ispanyol tarzı orta saha demek de mümkün: xabi alonso, sergio busquets, fabregas, koke. bunların futbol felsefesi tamamen pas üstüne kurulu. "hücum yapacaksam da pasla yaparım, savunma yapacaksam da..." diyorlar. defanstan top da alıyorlar, tempo da ayarlıyorlar. klasik regista'dan farkları uzun top mevzusuna fazla girmiyorlar, defansif yönden daha sağlamlar. klasik bir regista misal pirlo, defans yaparken fiziğinden çok pozisyon bilgisine başvururken modern regista'lar aynı zamanda fiziken de herhangi bir çapadan (anchor man) geri kalmayacak şekilde donanımlılar. geçelim ingiltere'ye. ingiltere'de son yirmi senedir regista kullanan takım üçü beşi geçmezken başarılı olan tek bir takım var: manchester united. ya kim olacağıdı? bay alex ferguson, istenmeyen tüyleri kadayıfa dönmeye başlayan roy keane'i sahanın her yerinde efil efil gezen box to box bir orta sahadan, defansın önüne konuşlandırıp geriden oyun kuran bir regista'ya evirmişti. keane futbolu bıraktıktan sonra bu görevi scholes ve körpe carrick üstlendi ki bu işi mükemmel bir şekilde kotardılar; kulüp, tarihinin en başarılı periyotlarından birini işte bu iki regista'lı dönemde yaşadı. ha, bir de keane ve scholes arası dönemde başarısız bir veron denemesi de vardır ferguson'un ki koca kariyerindeki nadir sıçışlarındandır: (bkz: juan sebastian veron/#1969903) liverpool'un da gerard'ı bir ara regista'ya çekmeye çalışıp çuvalladığını hatırlamakta fayda var. yılların box to box'u gerard, deep lying mildfielder rolünün hakkını verememiştir. çünkü bu tipleme için gerekli vizyon ve teknik maalesef sonradan kazanılabilecek şeyler değil. gelelim klasik regista'ların neden kaybolduğuna. artık futbolda "tek konuda uzmanlık" kaybolmaya başladı. yani artık çoğu oyuncu birden fazla mevki ve rolün altından kalkabiliyor. marchisio dediğin adam defansif orta saha olarak da ofansif orta saha olarak da has mevkisi olan merkez orta saha kadar rahat oynayabiliyor. eskiden daha tek yönlüydü oyuncular. misal, gattuso tam bir hayvandı ama tekniği sıfırdı; felipe'nin mükemmel tekniği vardı ama adam kovalamazdı... işte klasik regista'ların gözden düşmesinin altında da bu yatıyor. bir oyuncunun ki artık futbolda bir oyuncu çok şey demektir, sadece geriden oyun kurması ve oyunun temposunu ayarlaması yeterli değil. bunların yanında artık daha gezici, daha defansif ve daha dirençli de olmalılar. e bunlar da eklenince oyuncu regista'lıktan çıkıyor, başka bir şey oluyor tabii. kısacası bu milenyumun başında klasik on numaraların ve klasik açıkların başına gelen şey, onların da başına geliyor: sistemde artık onlara yer yok. peki kimlere yer var? ideal orta saha kim? bu sene izlemekten en çok zevk aldığım üç dört takımdan biri de napoli'ydi. higuain denen hayvan eti yemiş arjantinli tüm iltifatları kapsa da napoli'nin gizli bir de -tabii maçlarını izleyenler için pek de gizli denemez- kahramanı vardı: jorginho. şu an bulamayacağım ama maç başı pas ortalaması 100 küsur, başarılı pas oranı yüzde 90'ın üzerinde, maç başı en az 2 gol pozisyonun mimarı oluyor; aynı zamanda oyunun müdafaa kısmında da var, maç başı kestiği rakip atak sayısı 2, çaldığı top ortalaması da hafızam beni yanıltmıyorsa 2'ye yakınsıyordu. bu arada attığı pasların yüzde 60'tan fazlası da ileriye yönelik. e işte al sana modern bir regista. oyun kurma görevini, defansif özelliklerine halel getirmeden yerine getirebiliyor. adeta çocuk da yapıyor kariyer de. bu adamı takip edin derim ben.
https://www.youtube.com/watch?v=3zNbl3z7JJo
4-3-3'te oynamaya en müsait defansif orta saha tiplemesi hangisi?
çapa (anchor man) nasıl bir şey? kante çapaysa donk ne?
peki diğer defansif orta saha tiplemeleri neler? nerede yaşarlar? ne yer, ne içerler?
ne olacak bu fenerin hali?
hepsine olmasa da bir kısmına cevap bulabileceğiniz bir sonraki defansif orta saha entry'mde görüşünceye kadar esen kalın.