431
her akla geldiği zaman insanı duygulandıran ve ağlamasına sebep olan mükemmel maç.
yıl 2000 daha o zaman 11 yaşındayım ve inanılmaz despot bir babaya sahibim. final maçı. evde oturmuşuz ve maçı izliyoruz. hagi'nin yaptığı o gereksiz hareket sonucu tüm ülke olarak moral bozukluğuna sahibiz. ama o zamanın aslanları maçı bırakmıyor ve direnerek maçı penaltılara kadar götürüyor.
ilk başta topun başına ergün geliyor ve o sakinliği ile her zamanki gibi penaltıyı rahat bir şekilde gole çeviriyor. ve evde küçük bir sevinç yaşanıyor.
98 dünya kupasında hırvatistan'ın yıldızı olan suker geliyor vurduğu top direkten geri dönünce yavaştan şampiyon olabileceğimiz umudu doğuyor içimizde.
peşinden kralımız hakan topun başına gelerek kötü bir şekilde vurmasına rağmen topu ağlarla buluşturarak bizi o mükemmel ana biraz daha sürüklüyor.
sıra şimdi arsenal'e geliyor ve topun başına ingiliz, hagi'nin kırmızı kart görmesine sebep olan ve ülkedeki milyonlarca galatasaraylı tarafından her daim nefret edilecek adam parlour geliyor. ve penaltı vuruşunu gole çeviriyor.
peşinden ünlü rapçimiz ümit davala topun başına geliyor ve inanılmaz rahat bir şekilde penaltıyı gole çeviriyor.
ve belki bizi sokaklara dökecek o mükemmel vuruş 1998 dünya kupası şampiyonu olan takımda forma giyen patrick vieara'dan geliyor ve abandığı şut üst direkten dışarı gidiyor. her şey bizim istediğimiz gibi oluyor.
işte o an geliyor ve takımımızın gizli kahramanı, futbolcuların profesyonel olarak örnek alması gereken popescu topun başına geliyor. unutmamak lazım ki karşısında ingiltere milli takım kalecisi david seaman bulunuyor. mükemmel bir vuruş ile kalecinin sağ alt tarafından golü buluyor ve belki de bu ülkede bir daha yaşanamayacak mutluluğu bize tattırıyor.
o sırada daha önce burnundan kıl aldırmayan ve kasıntı diyebileceğimiz babam evin içinde ayakları göbeğine gelecek şekilde deli gibi zıplıyor. ben kupayı almamız sebebi ile hüngür hüngür ağlıyorum o zaman kardeşim daha 4 yaşında olayın farkında bile değil tabi ki ama o da mutludur eminim. şu an benden daha koyu galatasaraylı.
evde bir bayram havası var. buna dayanamayan amcam topluyor iki kuzenimi ve beni bindiriyor arabaya ilk iş florya olmak üzere yeşilköy ve neresi varsa dolaştırıyor. elimizde bayraklar. ben orta koltukta oturdum en küçük olduğum için. abim ve ablam camlardan çıkıp bağırıyorlardı en büyük galatasaray diye. hiç unutmam o gün ablamın elinden formayı almıştı biz araba ile giderken biri. olsun be galatasaray uefa şampiyonu olmuş ya ne önemi vardı ki formanın veya başka bir şeyin.
bu öyle bir maçtır ki belki 70 yaşına gelsem her hatırladığımda şu yazıyı yazarken ki gibi gözlerim dolacak. mutlu olacağım. kimileri bize her zaman diyecekler yıllar geçti üzerinden hala uefa kupamız var diyorsunuz diye. ama bilmiyorlar ki o gün bizim belki hayatımızdaki en mutlu günümüzdü. o sinirli sert baba ile evde zıplayarak sevindiğimiz tek günümüzdü.
yıl 2000 daha o zaman 11 yaşındayım ve inanılmaz despot bir babaya sahibim. final maçı. evde oturmuşuz ve maçı izliyoruz. hagi'nin yaptığı o gereksiz hareket sonucu tüm ülke olarak moral bozukluğuna sahibiz. ama o zamanın aslanları maçı bırakmıyor ve direnerek maçı penaltılara kadar götürüyor.
ilk başta topun başına ergün geliyor ve o sakinliği ile her zamanki gibi penaltıyı rahat bir şekilde gole çeviriyor. ve evde küçük bir sevinç yaşanıyor.
98 dünya kupasında hırvatistan'ın yıldızı olan suker geliyor vurduğu top direkten geri dönünce yavaştan şampiyon olabileceğimiz umudu doğuyor içimizde.
peşinden kralımız hakan topun başına gelerek kötü bir şekilde vurmasına rağmen topu ağlarla buluşturarak bizi o mükemmel ana biraz daha sürüklüyor.
sıra şimdi arsenal'e geliyor ve topun başına ingiliz, hagi'nin kırmızı kart görmesine sebep olan ve ülkedeki milyonlarca galatasaraylı tarafından her daim nefret edilecek adam parlour geliyor. ve penaltı vuruşunu gole çeviriyor.
peşinden ünlü rapçimiz ümit davala topun başına geliyor ve inanılmaz rahat bir şekilde penaltıyı gole çeviriyor.
ve belki bizi sokaklara dökecek o mükemmel vuruş 1998 dünya kupası şampiyonu olan takımda forma giyen patrick vieara'dan geliyor ve abandığı şut üst direkten dışarı gidiyor. her şey bizim istediğimiz gibi oluyor.
işte o an geliyor ve takımımızın gizli kahramanı, futbolcuların profesyonel olarak örnek alması gereken popescu topun başına geliyor. unutmamak lazım ki karşısında ingiltere milli takım kalecisi david seaman bulunuyor. mükemmel bir vuruş ile kalecinin sağ alt tarafından golü buluyor ve belki de bu ülkede bir daha yaşanamayacak mutluluğu bize tattırıyor.
o sırada daha önce burnundan kıl aldırmayan ve kasıntı diyebileceğimiz babam evin içinde ayakları göbeğine gelecek şekilde deli gibi zıplıyor. ben kupayı almamız sebebi ile hüngür hüngür ağlıyorum o zaman kardeşim daha 4 yaşında olayın farkında bile değil tabi ki ama o da mutludur eminim. şu an benden daha koyu galatasaraylı.
evde bir bayram havası var. buna dayanamayan amcam topluyor iki kuzenimi ve beni bindiriyor arabaya ilk iş florya olmak üzere yeşilköy ve neresi varsa dolaştırıyor. elimizde bayraklar. ben orta koltukta oturdum en küçük olduğum için. abim ve ablam camlardan çıkıp bağırıyorlardı en büyük galatasaray diye. hiç unutmam o gün ablamın elinden formayı almıştı biz araba ile giderken biri. olsun be galatasaray uefa şampiyonu olmuş ya ne önemi vardı ki formanın veya başka bir şeyin.
bu öyle bir maçtır ki belki 70 yaşına gelsem her hatırladığımda şu yazıyı yazarken ki gibi gözlerim dolacak. mutlu olacağım. kimileri bize her zaman diyecekler yıllar geçti üzerinden hala uefa kupamız var diyorsunuz diye. ama bilmiyorlar ki o gün bizim belki hayatımızdaki en mutlu günümüzdü. o sinirli sert baba ile evde zıplayarak sevindiğimiz tek günümüzdü.