11
öncelikle; (bkz: #194051)
şimdi de asıl konumuza gelelim. diyorlar ki vefasızmış galatasaray. sundukları argüman da efsane futbolcularına jübile yapmamasıymış. öncelikle bilmeniz gereken konu jüble yapılmadı denilen bir çok isme jübile teklif edildi. onlar ise futbol oynamak istediklerini belirttiler ve teklifi geri çevirdiler. bunun üzerine galatasaray bu futbolcuların kadroya zarar vereceğini düşündü ve yolları ayırdı. mesele bu futbolcularla kontrat yenilemek değil arkadaşlar. galatasaray'ın bu isimlere ömür boyu maaş bağlayacak kadar parası var zaten. galatasaray'da bunlar büyük bir hiyerarşi kurmuşlar bunu arda'nın röportajlarından da çıkarabilirsiniz. bu adamlar takımda olduğu sürece galatasaray'ın yeni bir jenerasyon yakalaması mümkün değildi. nitekim 80-84 doğumlu altyapı oyuncumuz hiç yok farkındaysanız. bir tek sabri çıktı oysa sedat debreliler, ilker erbaylar, volkan glattlar, gürol azerler vardı. sizce hepsi mi bir arda'dan bir aydın'dan yeteneksizdiler? ayrıca bu vefa gösterilmediği iddia edilen adamları yedek de bırakamıyordunuz. kulübede sorun çıkarıyorlardı bunlar. takım yenilince fb medyasından yorumcuların "arif gibi adamın var kulübede mi oturtulur?" tarzı yorumları da cabası. şimdi de vefa gösterilmeyen şu adamları hatırlayalım bakalım:
okan buruk: kendisine transferine izin verileceğine dair teyid verilmesine rağmen kontrat yenilemedi ve kulübe para kazandırmadan inter'e transfer oldu. orada forma şansı bulamadı. galatasaray kendisine transfer teklifi yaptı zaten galatasaray'ın da kendisine ihtiyacı vardı. kabul etmedi gitti beşiktaş'a transfer oldu. orada da tutunamadı. boşta kaldı. kendine bir kaç anadolu takımı haricinde talip çıkmadı. sonunda vefasız* galatasaray oyuncusuna sahip çıktı ve 2 yıllık kontrat imzaladı. bu kontratın jübile kontratı olduğu apaçık ortadaydı. kontrat süresi doldu. kendisine jübile teklif edildi. kabul etmedi. ibb ile sözleşme imzaladı. şu an o kulüpte oynamaya devam ediyor.
emre belözoğlu: bunun hikayesinin başı okan'ınki ile bire bir aynı sonu da malum. uzun uzadıya yazmaya gerek yok diye düşünüyorum.
gheorge hagi: kötü geçen barcelona ve real madrid kariyerlerinin ardından futbolcu olarak kendini galatasaray'da buldu. burada kariyerinin en güzel yıllarını yaşadı. taraftarın taptığı futbolcu oldu. 2000-2001 sezonu sonunda futbolu bırakacağını açıkladı. bu açıdan diğerlerinden daha karakterliydi. sözleşmesi uzatılmadı. ligin son maçı olan trabzon maçı zaten onun jübile maçıydı. o gün sahaya kaptan olarak çıktı. futbolu bıraktığının ertesi günü romanya milli takımının başına geçti. buradaki kariyeri yaklaşık 2 hafta sürdü. zayıf slovenya'ya elenmesinin ardından romanya milli takımda görevine son verildi. bu arada rumenler de amma vefasızmış tarihlerinin en büyük oyuncusuna yaptıklarına bak. neyse sonra bursaspor'un başına geçti, çok iyi kadrosu olan takımı küme düşürdü. kariyeri sürünürken vefasız galatasaray onu 100.yılda takımın teknik direktörlüğü şerefine eriştirdi. burada da başarılı olamadı taraftara hırsız dedi falan filan... baktık ki taraftarın ilahı taraftarın gözünde değerini yitiriyor daha fazla zorlamadık. bitirdik kontratımızı gönül bağımızla kaldık.
hakan şükür: kendisi istediği zaman yurt dışına gitti. dedi ki torino'ya gideceğim. eyvallah dedik. ben yapamadım geri dönmek istiyorum dedi. buyur geç başımız üstüne dedik. sonra inter'e gideceğim dedi. hadi bakalım yolun açık olsun dedik. inter, parma, blackburn derken yapamadı yine geldi. vefasız takımımız yine sahip çıktı kendisine. yurt dışında olduğu süreçte babasının galatasarayla her konuda anlaşan tuncay şanlı'nın kolundan tutup fenerbahçe'ye götürmesi olayı falan var bi de. neyse geldi oynadı. günahıyla sevabıyla bir 5 sezon daha ekmeğini yedi takımın. sonra kendisine jübile teklif edildi kabul etmedi, heykelini dikelim dendi kabul etmedi. en son adnan polat'a ahiret günü için randevu verirken görüldü.
arif erdem: her zaman yedekti galatasaray takımında ama sahaya girdi mi işini yapardı ve takıma da çok emeği geçti. o da uefa kupası sonrası real sociedad'a gitti. tutunamadı geri geldi. vefasız kulübümüz ona da açtı kapılarını. o da karşılığını verdi. gol kralı oldu falan filan... lucescu'nun takımında önemli rolü vardı. sonra düştü formu. jübile teklif edildi kabul etmedi. ibb'ye yardımcı hoca oldu. takım hakkında ileri geri konuşmadı. ibb'deki kariyerine devam ediyor.
bülent korkmaz: efsane takımın efsane kaptanıydı. çok iyi futbolcu olmamasına rağmen sahada ortaya koyduğu yüreğiyle herkesin sevgisini kazandı. ama bir yerden sonra bacakları taşımamaya başladı onu. fatih terim tarafından kadro dışı bırakıldı. akabinde jübile teklif edildi kabul etmedi. gençlerbirliği takımına yardımcı antrenör oldu. gençleribirliği'nin galatasaray'ı yendiği karşılaşmada zafer çığlıkları attı. daha sonra bu görüntü unutuldu ve galatasaray takımının başına geçti. başarısız sezonun ardından istifasını verdi.
hakan ünsal: bu da uefa ertesi kaçaklarındandı. bir de premier lig gibi bir ligi seçti. tabi ki de orada tutunamadı. vefasız galatasaray ona da kapılarını açtı. uğruna gencecik victoria heba oldu. daha sonra o da formdan düştü. jübile teklif edildi kabul etmedi. bir sezon rizespor'da oynayıp futbolu bıraktı. şu sıralar tv yorumcusu olarak kin kusmakta.
ergün penbe: takımın en efendi oyuncusuydu. kendisine yurt dışından teklifler gelmesine rağmen uzun yıllar takımda kaldı. sonra o da yaşlandı. jübile teklif edildi. futbol oynamak istediğini söyledi. gaziantepspor'da bir sezon oynadıktan sonra futbolu bıraktı ve antrenör oldu. futbolu bıraktıktan sonra da karakterli yapısını sürdürdü. takım hakkında en ufak bir şey konuşmadı. hacettepe teknik direktörüyken galatasaray maçında kulübeden çıkmadı ve maç boyunca takımı yardımcısına yönettirdi.
evet arkadaşlar örnekler böyle. bir de unutmayalım ki bu oyuncular her şeylerini galatasarayla kazandılar. yani aslında onlar galatasaray'a çok şey borçlu. peki hikayeleri yazılan bu futbolculara bakınca şimdi sizce kim vefasız?
şimdi de asıl konumuza gelelim. diyorlar ki vefasızmış galatasaray. sundukları argüman da efsane futbolcularına jübile yapmamasıymış. öncelikle bilmeniz gereken konu jüble yapılmadı denilen bir çok isme jübile teklif edildi. onlar ise futbol oynamak istediklerini belirttiler ve teklifi geri çevirdiler. bunun üzerine galatasaray bu futbolcuların kadroya zarar vereceğini düşündü ve yolları ayırdı. mesele bu futbolcularla kontrat yenilemek değil arkadaşlar. galatasaray'ın bu isimlere ömür boyu maaş bağlayacak kadar parası var zaten. galatasaray'da bunlar büyük bir hiyerarşi kurmuşlar bunu arda'nın röportajlarından da çıkarabilirsiniz. bu adamlar takımda olduğu sürece galatasaray'ın yeni bir jenerasyon yakalaması mümkün değildi. nitekim 80-84 doğumlu altyapı oyuncumuz hiç yok farkındaysanız. bir tek sabri çıktı oysa sedat debreliler, ilker erbaylar, volkan glattlar, gürol azerler vardı. sizce hepsi mi bir arda'dan bir aydın'dan yeteneksizdiler? ayrıca bu vefa gösterilmediği iddia edilen adamları yedek de bırakamıyordunuz. kulübede sorun çıkarıyorlardı bunlar. takım yenilince fb medyasından yorumcuların "arif gibi adamın var kulübede mi oturtulur?" tarzı yorumları da cabası. şimdi de vefa gösterilmeyen şu adamları hatırlayalım bakalım:
okan buruk: kendisine transferine izin verileceğine dair teyid verilmesine rağmen kontrat yenilemedi ve kulübe para kazandırmadan inter'e transfer oldu. orada forma şansı bulamadı. galatasaray kendisine transfer teklifi yaptı zaten galatasaray'ın da kendisine ihtiyacı vardı. kabul etmedi gitti beşiktaş'a transfer oldu. orada da tutunamadı. boşta kaldı. kendine bir kaç anadolu takımı haricinde talip çıkmadı. sonunda vefasız* galatasaray oyuncusuna sahip çıktı ve 2 yıllık kontrat imzaladı. bu kontratın jübile kontratı olduğu apaçık ortadaydı. kontrat süresi doldu. kendisine jübile teklif edildi. kabul etmedi. ibb ile sözleşme imzaladı. şu an o kulüpte oynamaya devam ediyor.
emre belözoğlu: bunun hikayesinin başı okan'ınki ile bire bir aynı sonu da malum. uzun uzadıya yazmaya gerek yok diye düşünüyorum.
gheorge hagi: kötü geçen barcelona ve real madrid kariyerlerinin ardından futbolcu olarak kendini galatasaray'da buldu. burada kariyerinin en güzel yıllarını yaşadı. taraftarın taptığı futbolcu oldu. 2000-2001 sezonu sonunda futbolu bırakacağını açıkladı. bu açıdan diğerlerinden daha karakterliydi. sözleşmesi uzatılmadı. ligin son maçı olan trabzon maçı zaten onun jübile maçıydı. o gün sahaya kaptan olarak çıktı. futbolu bıraktığının ertesi günü romanya milli takımının başına geçti. buradaki kariyeri yaklaşık 2 hafta sürdü. zayıf slovenya'ya elenmesinin ardından romanya milli takımda görevine son verildi. bu arada rumenler de amma vefasızmış tarihlerinin en büyük oyuncusuna yaptıklarına bak. neyse sonra bursaspor'un başına geçti, çok iyi kadrosu olan takımı küme düşürdü. kariyeri sürünürken vefasız galatasaray onu 100.yılda takımın teknik direktörlüğü şerefine eriştirdi. burada da başarılı olamadı taraftara hırsız dedi falan filan... baktık ki taraftarın ilahı taraftarın gözünde değerini yitiriyor daha fazla zorlamadık. bitirdik kontratımızı gönül bağımızla kaldık.
hakan şükür: kendisi istediği zaman yurt dışına gitti. dedi ki torino'ya gideceğim. eyvallah dedik. ben yapamadım geri dönmek istiyorum dedi. buyur geç başımız üstüne dedik. sonra inter'e gideceğim dedi. hadi bakalım yolun açık olsun dedik. inter, parma, blackburn derken yapamadı yine geldi. vefasız takımımız yine sahip çıktı kendisine. yurt dışında olduğu süreçte babasının galatasarayla her konuda anlaşan tuncay şanlı'nın kolundan tutup fenerbahçe'ye götürmesi olayı falan var bi de. neyse geldi oynadı. günahıyla sevabıyla bir 5 sezon daha ekmeğini yedi takımın. sonra kendisine jübile teklif edildi kabul etmedi, heykelini dikelim dendi kabul etmedi. en son adnan polat'a ahiret günü için randevu verirken görüldü.
arif erdem: her zaman yedekti galatasaray takımında ama sahaya girdi mi işini yapardı ve takıma da çok emeği geçti. o da uefa kupası sonrası real sociedad'a gitti. tutunamadı geri geldi. vefasız kulübümüz ona da açtı kapılarını. o da karşılığını verdi. gol kralı oldu falan filan... lucescu'nun takımında önemli rolü vardı. sonra düştü formu. jübile teklif edildi kabul etmedi. ibb'ye yardımcı hoca oldu. takım hakkında ileri geri konuşmadı. ibb'deki kariyerine devam ediyor.
bülent korkmaz: efsane takımın efsane kaptanıydı. çok iyi futbolcu olmamasına rağmen sahada ortaya koyduğu yüreğiyle herkesin sevgisini kazandı. ama bir yerden sonra bacakları taşımamaya başladı onu. fatih terim tarafından kadro dışı bırakıldı. akabinde jübile teklif edildi kabul etmedi. gençlerbirliği takımına yardımcı antrenör oldu. gençleribirliği'nin galatasaray'ı yendiği karşılaşmada zafer çığlıkları attı. daha sonra bu görüntü unutuldu ve galatasaray takımının başına geçti. başarısız sezonun ardından istifasını verdi.
hakan ünsal: bu da uefa ertesi kaçaklarındandı. bir de premier lig gibi bir ligi seçti. tabi ki de orada tutunamadı. vefasız galatasaray ona da kapılarını açtı. uğruna gencecik victoria heba oldu. daha sonra o da formdan düştü. jübile teklif edildi kabul etmedi. bir sezon rizespor'da oynayıp futbolu bıraktı. şu sıralar tv yorumcusu olarak kin kusmakta.
ergün penbe: takımın en efendi oyuncusuydu. kendisine yurt dışından teklifler gelmesine rağmen uzun yıllar takımda kaldı. sonra o da yaşlandı. jübile teklif edildi. futbol oynamak istediğini söyledi. gaziantepspor'da bir sezon oynadıktan sonra futbolu bıraktı ve antrenör oldu. futbolu bıraktıktan sonra da karakterli yapısını sürdürdü. takım hakkında en ufak bir şey konuşmadı. hacettepe teknik direktörüyken galatasaray maçında kulübeden çıkmadı ve maç boyunca takımı yardımcısına yönettirdi.
evet arkadaşlar örnekler böyle. bir de unutmayalım ki bu oyuncular her şeylerini galatasarayla kazandılar. yani aslında onlar galatasaray'a çok şey borçlu. peki hikayeleri yazılan bu futbolculara bakınca şimdi sizce kim vefasız?