11
başlık "galatasaray'da hamza hamzaoğlu dönemi" olsaydı daha net olabilirdi. bu başlıktan da aynı anlam çıkıyor ama başlıkların net olması gerekir.
ilgili entry'nin (bkz: hamza hamzaoğlu'nun galatasarayı/#1937378) geneline katılıyorum. özellikle de o dönem takım ve oynanan oyunun iyi ve kötü yanlarıyla ilgili tespitleri ve hamza hamzaoğlu'nun defoları ile ilgili kısımları beğendim. ama defolarıyla ile ilgili katılmadığım bir nokta var. evet pasa dayalı ve kanatları kullanan bir oyun anlayışı ile oynamaya çalışıyorduk fakat ben hamzaoğlu'nun taktiksel anlamda, oyunu okuma ve müdahale etme anlamında galatasaray için yetersiz olduğunu düşünüyorum. belki bursa için yeterli olabilir.
hamzaoğlu döneminde "ezildiğimiz" bir maçı ben de hatırlamıyorum. rakiplerden kötü oynadığımız oldu. ama kadıköy'de 2 fb maçı , iç ve dış sahada 2 bjk maçı, 2 benfica maçı ve iç sahadaki atletico madrid maçı dahil olmak üzere (madrid'deki maçta taffarel vardı) bu maçlarda ezildiğimizi düşünmüyorum. bu demek değildir ki bu maçlarda hep iyi oynadık. iyi de oynadık kötü de oynadık ama kötü oynamak farklı ezilmek farklı.
bir konuda lafı uzatmaya gerek yok. gerçek şu ki; hamza hamzaoğlu galatasaray'a ihanet falan etmemiştir.
bu başlık altında dikkatimi çeken bir diğer söylem olan "hamzaoğlu galatasaray'ı şampiyon yapmadı, galatasaray ile şampiyon oldu" söylemi yanlış bir söylem. kendisi galatasaray'ı şampiyon yapmıştır. daha önce 2648311357 kere yazıldı mı bilmiyorum ama şöyle ki;
geçen sezon prandelli takımın başında kalsaydı takım şampiyon olabilecek miydi? ben böyle bir ihtimalden bahsedemiyorum. dolayısıyla "galatasaray ile şampiyon oldu" argümanı hatalı. prandelli neden galatasaray ile şampiyon olamadı? daha doğrusu neden olamayacaktı?
bu şampiyonlukta, kazanılan türkiye kupası ve süper kupa'da hamza hamzaoğlu'nun öyle ekstra bir başarısından bahsedemeyiz. sallıyorum; belki de mancini devam etsek yine şampiyon olacaktık. ve yine mancini şampiyon yaptı olacaktı.
geçen sezon galatasaray'ın rakiplerini itibarsızlaştırmak galatasaray'ın başarısını küçültmez. geçen sezon şampiyonluğu en fazla biz hak ettik ve şampiyon olduk. önemli olan bu şampiyonluğa rağmen takımın eksiklerini görebilmekti.
ayrıca, geçen sezon bilic'in avrupa ligi'nde liverpool ve club brugge maçlarına as kadro ile çıkıp bu dönemdeki lig maçlarında rotasyon uygulaması son derece doğal ve doğru. ben de eskişehirspor maçı yerine liverpool maçına tam kadro çıkmak isterim. kaldı ki son 4-5 haftaya kadar 3 takım da kafa kafaya gitti. yani beşiktaş avrupa'dan elendikten sonra şampiyonluk yarışından düştü.
fenerbahçe ise bir önceki sezon bilmem kaç puan farkla şampiyon olmuş kadrosunu korudu. ancak ismail kartal ile devam etme gibi yanlış bir karar aldılar. ve de açıp baktım, caner erkin geçen sezon sadece 1 maçta 69 dakika sağ açık oynamış. 1 maçta da gökhan gönül olmadığı için sağ bek oynamış.
ortada başarılı bir dönem var ve bunda hamzaoğlu'nun da payı var. şimdi ise ortada bir başarısızlık var ve bunda yine hamzaoğlu'nun payı var. yazın rakiplerimiz güç kazanırken biz güç kaybettik. şuan hala takımın başında hamzaoğlu olsaydı kesinlikle daha iyi durumda olurduk ama şampiyon olamazdık. galatasaray için de şampiyonluk harici bir durum başarı değildir.
bir insan, içinde hem övgü hem de eleştiri olan, neden-sonuç ilişkisi çerçevesinde fikirlerini belirterek açıklayıcı bir şekilde içi dolu bir yazı yazıyor. ancak gel gelelim bu kişi çeşitli yollarla küçümsenmeye çalışılıyor. neden? çünkü "her zaman en haklı biziz. başkası haklı olamaz. hele şu yaştaki adam hiç haklı olamaz. mümkün mü öyle bir şey? o adam yanlış. bizim dediğimiz doğru. yanlış bilgiler içerse de bizim dediğimiz her zaman en doğru. öz eleştiri mi? o da ne?"
son olarak; her 30 yaşındaki adam, her 20 yaşındaki adamdan her şeyi daha iyi bilecek diye bir şey yok. bazen muhabbetlerde "fatih, istanbul'u fethettiğinde 21 yaşındaydı" derler. o zamanlarda da "bu fatih, istanbul'u gemiyle fethedip çağ kapatıp çağ açacağını sanıyor. kendi çapında haklı olabilir" diyenler vardır.
insanları yaşlarıyla yargılama hatasını ben de çok yaptım. ama sonra anladım ki şu atasözü çok doğru bir söz "akıl yaşta değil baştadır". herkes herkese saygı çerçevesinde yaklaştığı sürece küçükler büyüklerden, büyükler küçüklerden yeni bir sürü şey öğrenebilir. önemli olan niyet, iyi niyet.
saygılar.
ilgili entry'nin (bkz: hamza hamzaoğlu'nun galatasarayı/#1937378) geneline katılıyorum. özellikle de o dönem takım ve oynanan oyunun iyi ve kötü yanlarıyla ilgili tespitleri ve hamza hamzaoğlu'nun defoları ile ilgili kısımları beğendim. ama defolarıyla ile ilgili katılmadığım bir nokta var. evet pasa dayalı ve kanatları kullanan bir oyun anlayışı ile oynamaya çalışıyorduk fakat ben hamzaoğlu'nun taktiksel anlamda, oyunu okuma ve müdahale etme anlamında galatasaray için yetersiz olduğunu düşünüyorum. belki bursa için yeterli olabilir.
hamzaoğlu döneminde "ezildiğimiz" bir maçı ben de hatırlamıyorum. rakiplerden kötü oynadığımız oldu. ama kadıköy'de 2 fb maçı , iç ve dış sahada 2 bjk maçı, 2 benfica maçı ve iç sahadaki atletico madrid maçı dahil olmak üzere (madrid'deki maçta taffarel vardı) bu maçlarda ezildiğimizi düşünmüyorum. bu demek değildir ki bu maçlarda hep iyi oynadık. iyi de oynadık kötü de oynadık ama kötü oynamak farklı ezilmek farklı.
bir konuda lafı uzatmaya gerek yok. gerçek şu ki; hamza hamzaoğlu galatasaray'a ihanet falan etmemiştir.
bu başlık altında dikkatimi çeken bir diğer söylem olan "hamzaoğlu galatasaray'ı şampiyon yapmadı, galatasaray ile şampiyon oldu" söylemi yanlış bir söylem. kendisi galatasaray'ı şampiyon yapmıştır. daha önce 2648311357 kere yazıldı mı bilmiyorum ama şöyle ki;
geçen sezon prandelli takımın başında kalsaydı takım şampiyon olabilecek miydi? ben böyle bir ihtimalden bahsedemiyorum. dolayısıyla "galatasaray ile şampiyon oldu" argümanı hatalı. prandelli neden galatasaray ile şampiyon olamadı? daha doğrusu neden olamayacaktı?
bu şampiyonlukta, kazanılan türkiye kupası ve süper kupa'da hamza hamzaoğlu'nun öyle ekstra bir başarısından bahsedemeyiz. sallıyorum; belki de mancini devam etsek yine şampiyon olacaktık. ve yine mancini şampiyon yaptı olacaktı.
geçen sezon galatasaray'ın rakiplerini itibarsızlaştırmak galatasaray'ın başarısını küçültmez. geçen sezon şampiyonluğu en fazla biz hak ettik ve şampiyon olduk. önemli olan bu şampiyonluğa rağmen takımın eksiklerini görebilmekti.
ayrıca, geçen sezon bilic'in avrupa ligi'nde liverpool ve club brugge maçlarına as kadro ile çıkıp bu dönemdeki lig maçlarında rotasyon uygulaması son derece doğal ve doğru. ben de eskişehirspor maçı yerine liverpool maçına tam kadro çıkmak isterim. kaldı ki son 4-5 haftaya kadar 3 takım da kafa kafaya gitti. yani beşiktaş avrupa'dan elendikten sonra şampiyonluk yarışından düştü.
fenerbahçe ise bir önceki sezon bilmem kaç puan farkla şampiyon olmuş kadrosunu korudu. ancak ismail kartal ile devam etme gibi yanlış bir karar aldılar. ve de açıp baktım, caner erkin geçen sezon sadece 1 maçta 69 dakika sağ açık oynamış. 1 maçta da gökhan gönül olmadığı için sağ bek oynamış.
ortada başarılı bir dönem var ve bunda hamzaoğlu'nun da payı var. şimdi ise ortada bir başarısızlık var ve bunda yine hamzaoğlu'nun payı var. yazın rakiplerimiz güç kazanırken biz güç kaybettik. şuan hala takımın başında hamzaoğlu olsaydı kesinlikle daha iyi durumda olurduk ama şampiyon olamazdık. galatasaray için de şampiyonluk harici bir durum başarı değildir.
bir insan, içinde hem övgü hem de eleştiri olan, neden-sonuç ilişkisi çerçevesinde fikirlerini belirterek açıklayıcı bir şekilde içi dolu bir yazı yazıyor. ancak gel gelelim bu kişi çeşitli yollarla küçümsenmeye çalışılıyor. neden? çünkü "her zaman en haklı biziz. başkası haklı olamaz. hele şu yaştaki adam hiç haklı olamaz. mümkün mü öyle bir şey? o adam yanlış. bizim dediğimiz doğru. yanlış bilgiler içerse de bizim dediğimiz her zaman en doğru. öz eleştiri mi? o da ne?"
son olarak; her 30 yaşındaki adam, her 20 yaşındaki adamdan her şeyi daha iyi bilecek diye bir şey yok. bazen muhabbetlerde "fatih, istanbul'u fethettiğinde 21 yaşındaydı" derler. o zamanlarda da "bu fatih, istanbul'u gemiyle fethedip çağ kapatıp çağ açacağını sanıyor. kendi çapında haklı olabilir" diyenler vardır.
insanları yaşlarıyla yargılama hatasını ben de çok yaptım. ama sonra anladım ki şu atasözü çok doğru bir söz "akıl yaşta değil baştadır". herkes herkese saygı çerçevesinde yaklaştığı sürece küçükler büyüklerden, büyükler küçüklerden yeni bir sürü şey öğrenebilir. önemli olan niyet, iyi niyet.
saygılar.