206
hani herkesin özlediği bir sevgilisi vardır, bir anısı vardır.
dönüp düşünür, uyumadan önce düşünür; arada açar fotoğraflarına bakar ne bileyim arar sorar "rüyamda gördüm iyi misin?" der.
işte bu sezon benim için öyledir. imkanım olsa gecenin bir yarısında "uyudun mu?" derim. arayıp "in aşağı ben geldim" derim.
ulan öyle böyle özlemiyorum.
üniversite neredeyse şampiyonluk görmeden bitiyordu, zapata geçiyordu kaleye; culio bize büyük topçu diye alınıyordu.
"ruh ne arar la galatasaray" diyecek hale gelmiştik.
resmen "aslanlar ölüyor" sezonları yaşadık.
neyse bütün bunlar olurken ünal aysal geldi fatih terim geldi bu sefer "aslanlar diriliyor" sezonu uzaklardan göz kırptı bize.
sezon öncesi hazırlık maçlarında bile vardı o ışık.
boru mu lan fatih terim gelmişti.
sonrasında hayatımın en büyük hayal kırıklıklarından birini yaşatacağını bilmiyorduk tabi o günlerde.
bir kez daha başkanının kulaklarını çınlatayım fatih terim.
sonra melo, elmander, eboue...eboue demişken yobo pazardan döndü mü acaba?
necati...çarşıdan aldım shaqiri eve geldim necati. ulan iyi ki eve geldim necati olmuş.
elmander necati uyumunu ben canlı gözlerle en son hakan-arif ikilisinde yakalamıştım.
muslera. bu herif gelmeden önce en son gördüğümüz adam gibi kaleci mondragon olunca herifin degajlarını bile "ne vuruyor topa" diye izliyordum.
eli küçük dediler, elinin ve yüreğinin ne kadar büyük olduğunu hepimize kanıtladı.
engin o sezon engin the revolution modundaydı mesela.
melo'nun kafasıyla(!) fenere attığı golden sonra 4 yıl boyunca her antrenmanda dalga geçen fenerli arkadaşın yakasından kavrayıp "kafayı gördün mü" diye sevinmem biraz ayıp olmuştu ama olsun yine olsun yine öyle sevinirim o gole.
sonra şapkadan çıkartılan süper final saçmalıkları.
6 90 dakika boyunca ha çıktım ha çıkacağım diye pusuda bekleyen can.
son fener maçında ölmediysem uzun bir süre daha ölmem dedim kendi kendime.
ve hak edilen süper final.
rekabetin bittiği, ışıkların kapandığı süper final.
hala gece yarısı kız arkadaşımı bırakmak için gittiğim kadıköy'de gözleri dolu dolu olan kuruyemişçiye gülerim.
laf lafı açıyor resmen yazarken ama o takımın mücadele hırsı, azmi ve birlikteliğini hala özlüyorum hatta en çok bu ara özlüyorum.
ben özledim galiba seni.
neyse elmander'in numarası var mı olm sizde...
mesaj atacağım "dön vicdansız ah vefasız çağırmazdım acil olmasa"
eyvallah.
dönüp düşünür, uyumadan önce düşünür; arada açar fotoğraflarına bakar ne bileyim arar sorar "rüyamda gördüm iyi misin?" der.
işte bu sezon benim için öyledir. imkanım olsa gecenin bir yarısında "uyudun mu?" derim. arayıp "in aşağı ben geldim" derim.
ulan öyle böyle özlemiyorum.
üniversite neredeyse şampiyonluk görmeden bitiyordu, zapata geçiyordu kaleye; culio bize büyük topçu diye alınıyordu.
"ruh ne arar la galatasaray" diyecek hale gelmiştik.
resmen "aslanlar ölüyor" sezonları yaşadık.
neyse bütün bunlar olurken ünal aysal geldi fatih terim geldi bu sefer "aslanlar diriliyor" sezonu uzaklardan göz kırptı bize.
sezon öncesi hazırlık maçlarında bile vardı o ışık.
boru mu lan fatih terim gelmişti.
sonrasında hayatımın en büyük hayal kırıklıklarından birini yaşatacağını bilmiyorduk tabi o günlerde.
bir kez daha başkanının kulaklarını çınlatayım fatih terim.
sonra melo, elmander, eboue...eboue demişken yobo pazardan döndü mü acaba?
necati...çarşıdan aldım shaqiri eve geldim necati. ulan iyi ki eve geldim necati olmuş.
elmander necati uyumunu ben canlı gözlerle en son hakan-arif ikilisinde yakalamıştım.
muslera. bu herif gelmeden önce en son gördüğümüz adam gibi kaleci mondragon olunca herifin degajlarını bile "ne vuruyor topa" diye izliyordum.
eli küçük dediler, elinin ve yüreğinin ne kadar büyük olduğunu hepimize kanıtladı.
engin o sezon engin the revolution modundaydı mesela.
melo'nun kafasıyla(!) fenere attığı golden sonra 4 yıl boyunca her antrenmanda dalga geçen fenerli arkadaşın yakasından kavrayıp "kafayı gördün mü" diye sevinmem biraz ayıp olmuştu ama olsun yine olsun yine öyle sevinirim o gole.
sonra şapkadan çıkartılan süper final saçmalıkları.
6 90 dakika boyunca ha çıktım ha çıkacağım diye pusuda bekleyen can.
son fener maçında ölmediysem uzun bir süre daha ölmem dedim kendi kendime.
ve hak edilen süper final.
rekabetin bittiği, ışıkların kapandığı süper final.
hala gece yarısı kız arkadaşımı bırakmak için gittiğim kadıköy'de gözleri dolu dolu olan kuruyemişçiye gülerim.
laf lafı açıyor resmen yazarken ama o takımın mücadele hırsı, azmi ve birlikteliğini hala özlüyorum hatta en çok bu ara özlüyorum.
ben özledim galiba seni.
neyse elmander'in numarası var mı olm sizde...
mesaj atacağım "dön vicdansız ah vefasız çağırmazdım acil olmasa"
eyvallah.