100
hakkında biraz eleştiri yazacağım yazardır.
öncelikle küçük bir ön bilgi; tiyatro ile uğraşanlar, biraz oynayanlar ya da oyunculuk eğitimi almış olanlar bilir ki eleştiri velinimettir. tiyatroda yapılan her küçük performans ya da her küçük doğaçlamadan sonra çalıştırıcılar "evet, eleştirileri alalım" diyerek diğer oyuncu arkadaşlara dönerler ve herkes fikrini söyler. artıları da söylerler eksileri de söylerler. herkes bilir ki orada seni eleştiren insanların %80'i senin bu işi daha iyi yapman için eleştirir. şimdi buna paralel olarak eleştirime başlayayım.
kendisiyle birçok kere mesajlaştık, anlaşıp fikir birliği yaptığımız konular da oldu, zıt fikirlerde kaldığımız da oldu. bir ara beni engellemişti ama ben yine de kendisine ulaşıp bu engelin sebebini sordum. kendisi de hatırlayamadı "bir yanlışlık olmuş sanırım" deyip engeli kaldırdı. bir daha da engelleyeceğini sanmıyorum. çünkü benim iyi niyetli bir insan olduğumu anladığını düşünüyorum. bu vesile de buradan herkese mesaj olsun. yazılarınız, futbol görüşünüz, dünya görüşünüz ne kadar zıt olursa olsun her insanla iletişime geçip konuşabilirsiniz mesajını da vermiş olalım. ama anlaşırsınız ama tartışırsınız fark etmez. iletişimde olmak her zaman iyidir. kavga da etseniz gün gelir aynı görüş altında birleşebilirsiniz.
kamajikaciya'nın bazı entrylerini okurken son paragrafa kadar 10 numara basacağım diye geliyorum ama son paragrafta yaptığı bir iğneleme, yaptığı bir keskin çıkış yüzünden 10 numara basmıyorum. misal; denayer hakkında bir entry yazıyor. entry güzel, bence de doğru tespitler, doğru önermeler içeriyor ama son paragrafında başka herhangi bir futbolcuya bir laf geçiriyor. o futbolcunun başlığı altında onu eleştirmesi yetmiyor bir de denayer başlığı altında gömüyor. halbuki buna gerek yok. orada özne denayer. o entry için başka bir özne yaratıp okuyan insanları bir şekilde ikiye ya da üçe ayrıştırmaya hiç gerek yok.
sevgili yazar arkadaşım, yazılarında vermek istediğin mesajı çok net bir şekilde verebiliyorsun. ama çok keskinsin be kamajikaciya. net olmak iyidir ama bir konunun sadece bir tarafında net olmak bir nevi keskin olmak o kadar da iyi bir şey değil. konu fatih terim mi? tamam fatih terim'den hoşnut değilsin. olabilir, ama bu adamın hiç mi doğru yaptığı bir şey yok? ya da doğru yaptığı bir şey için "doğru yaptı" diyebiliyor musun? bence hayır. konu burak yılmaz mı? selçuk mu? ya da her kimse. bu futbolcuların hiç mi doğru yaptığı bir şey yok? ya da doğru yaptıkları şeyler için "doğru yaptılar" diyebiliyor musun? daha da önemlisi doğru yaptıkları şeyleri görebiliyor musun? bence göremiyorsun. ama görebilmelisin.
örnek; x futbolcusunu beğenmiyorsun. ama bu x futbolcusu bir maçta iyi oynamış olsun, hatasız oynamış olsun. sen bu futbolcunun hatasız oynadığı maçtan sonra gelip buraya ya da eş dost muhabbetinde "evet ya x futbolcu o maçta gerçekten çok iyi oynadı" deyip entryi ya da muhabbeti bitiremiyorsun. entryi ya da muhabbeti "ya x futbolcusu o maçta iyi oynadı ama ondan önceki maçlarda berbattı" diyerek bitiriyorsun. eh ama sen zaten önceki maçlarda x futbolcusu için "kötü" yazmıştın. hatta oynadığı her maç için kötü yazmıştın. hatta x futbolcusunu kötü oynadı ekseninde yapılan en "hayır daha da kötü oynadı" yorumu sana aitti. eh ama bu adam iyiydi bugün.
böyle devam ede ede konu nereye geliyor biliyor musun sevgili abim? acı ama gerçek senin şartlanmana geliyor. x futbolcusu artık her maç iyi oynasa da sen "hayır abi, iyi oynayamaz. kesin bir piçlik var. iyi oynayamaz, rakibi ayarlamışlardır, baksana rakip serbest bırakıyor. yok yok oynamaz" diye şartlanıyorsun ve korkum şudur ki sen de bunun farkında değilsin. o son cümlede yaptığın iğnelemeler, çok keskin görüşlerin de hep bu yüzden kaynaklanıyor diye düşünüyorum. yoksa boş bir insan değilsin. günlük hayatta karşılaşsak, otursak muhabbet etsek, bir iki tek atsak saatlerce konuşabileceğime inandığım bir insansın.
şu bülent korkmaz hakkında yazdığın (bkz: bülent korkmaz/#1923209) ve çok beğenilen entry için de benzer şeyler söylemek isterim. entry'i hatalı bulduğumu mesaj yoluyla da söylemiştim. neden bu öfke? bülent korkmaz ne yapmış? yahu bu adam en hırslı futbolcularımızdan birisi değil miydi? belki de geldikten sonra birçok futbolcumuzda gözlenen hırs sorununa çözüm olacak. kim bilebilir bülent korkmaz'ın sneijder ve muslera'yı göndereceğini? neden böyle ithamlarda bulunuyorsun? belki en iyi anlaşacağı futbolcular bu ikisi olacak. belki başarılı olacağız bülent korkmaz ile. bütün teknik direktörler kariyerlerine başarı ile başlamıyor ki. he bu demek değildir ki bülent korkmaz takımın başına gelsin. bence de gelmesin. ama bu konu gündeme geldiğinde böyle bir tepki verilmez ki? "kimdir bülent korkmaz" ne demek? ister teknik direktör olarak olsun, ister başkan olarak, ister fizyoterapist olarak gelmesi gündeme gelsin fark etmez. "kimdir bülent korkmaz" denir mi? denmez. hele hele galatasaray sözlükte hiç denmez.
rica ediyorum daha yapıcı olalım. yazının başında belirttiğim gibi eleştiriye her zaman açık olalım. kamajikaciya ki bakış açısını genişlettikten sonra en güzel eleştirileri yapabilecek bir yazardır. sadece saplandığı konulardan uzaklaşabilsin. insanları ayrıştırarak, ötekileştirerek, bu onlardan bu bizden diyerek herhangi bir sorun çözülmez, sadece büyür. ben kendisiyle bu yazıyı hiç yazmamışım gibi iletişimde olmaya devam edeceğim. ama yeri geldiğinden yine yazar başlığının altına bir şeyler yazacağım. umarım anlatabilmişimdir.
saygılar.
öncelikle küçük bir ön bilgi; tiyatro ile uğraşanlar, biraz oynayanlar ya da oyunculuk eğitimi almış olanlar bilir ki eleştiri velinimettir. tiyatroda yapılan her küçük performans ya da her küçük doğaçlamadan sonra çalıştırıcılar "evet, eleştirileri alalım" diyerek diğer oyuncu arkadaşlara dönerler ve herkes fikrini söyler. artıları da söylerler eksileri de söylerler. herkes bilir ki orada seni eleştiren insanların %80'i senin bu işi daha iyi yapman için eleştirir. şimdi buna paralel olarak eleştirime başlayayım.
kendisiyle birçok kere mesajlaştık, anlaşıp fikir birliği yaptığımız konular da oldu, zıt fikirlerde kaldığımız da oldu. bir ara beni engellemişti ama ben yine de kendisine ulaşıp bu engelin sebebini sordum. kendisi de hatırlayamadı "bir yanlışlık olmuş sanırım" deyip engeli kaldırdı. bir daha da engelleyeceğini sanmıyorum. çünkü benim iyi niyetli bir insan olduğumu anladığını düşünüyorum. bu vesile de buradan herkese mesaj olsun. yazılarınız, futbol görüşünüz, dünya görüşünüz ne kadar zıt olursa olsun her insanla iletişime geçip konuşabilirsiniz mesajını da vermiş olalım. ama anlaşırsınız ama tartışırsınız fark etmez. iletişimde olmak her zaman iyidir. kavga da etseniz gün gelir aynı görüş altında birleşebilirsiniz.
kamajikaciya'nın bazı entrylerini okurken son paragrafa kadar 10 numara basacağım diye geliyorum ama son paragrafta yaptığı bir iğneleme, yaptığı bir keskin çıkış yüzünden 10 numara basmıyorum. misal; denayer hakkında bir entry yazıyor. entry güzel, bence de doğru tespitler, doğru önermeler içeriyor ama son paragrafında başka herhangi bir futbolcuya bir laf geçiriyor. o futbolcunun başlığı altında onu eleştirmesi yetmiyor bir de denayer başlığı altında gömüyor. halbuki buna gerek yok. orada özne denayer. o entry için başka bir özne yaratıp okuyan insanları bir şekilde ikiye ya da üçe ayrıştırmaya hiç gerek yok.
sevgili yazar arkadaşım, yazılarında vermek istediğin mesajı çok net bir şekilde verebiliyorsun. ama çok keskinsin be kamajikaciya. net olmak iyidir ama bir konunun sadece bir tarafında net olmak bir nevi keskin olmak o kadar da iyi bir şey değil. konu fatih terim mi? tamam fatih terim'den hoşnut değilsin. olabilir, ama bu adamın hiç mi doğru yaptığı bir şey yok? ya da doğru yaptığı bir şey için "doğru yaptı" diyebiliyor musun? bence hayır. konu burak yılmaz mı? selçuk mu? ya da her kimse. bu futbolcuların hiç mi doğru yaptığı bir şey yok? ya da doğru yaptıkları şeyler için "doğru yaptılar" diyebiliyor musun? daha da önemlisi doğru yaptıkları şeyleri görebiliyor musun? bence göremiyorsun. ama görebilmelisin.
örnek; x futbolcusunu beğenmiyorsun. ama bu x futbolcusu bir maçta iyi oynamış olsun, hatasız oynamış olsun. sen bu futbolcunun hatasız oynadığı maçtan sonra gelip buraya ya da eş dost muhabbetinde "evet ya x futbolcu o maçta gerçekten çok iyi oynadı" deyip entryi ya da muhabbeti bitiremiyorsun. entryi ya da muhabbeti "ya x futbolcusu o maçta iyi oynadı ama ondan önceki maçlarda berbattı" diyerek bitiriyorsun. eh ama sen zaten önceki maçlarda x futbolcusu için "kötü" yazmıştın. hatta oynadığı her maç için kötü yazmıştın. hatta x futbolcusunu kötü oynadı ekseninde yapılan en "hayır daha da kötü oynadı" yorumu sana aitti. eh ama bu adam iyiydi bugün.
böyle devam ede ede konu nereye geliyor biliyor musun sevgili abim? acı ama gerçek senin şartlanmana geliyor. x futbolcusu artık her maç iyi oynasa da sen "hayır abi, iyi oynayamaz. kesin bir piçlik var. iyi oynayamaz, rakibi ayarlamışlardır, baksana rakip serbest bırakıyor. yok yok oynamaz" diye şartlanıyorsun ve korkum şudur ki sen de bunun farkında değilsin. o son cümlede yaptığın iğnelemeler, çok keskin görüşlerin de hep bu yüzden kaynaklanıyor diye düşünüyorum. yoksa boş bir insan değilsin. günlük hayatta karşılaşsak, otursak muhabbet etsek, bir iki tek atsak saatlerce konuşabileceğime inandığım bir insansın.
şu bülent korkmaz hakkında yazdığın (bkz: bülent korkmaz/#1923209) ve çok beğenilen entry için de benzer şeyler söylemek isterim. entry'i hatalı bulduğumu mesaj yoluyla da söylemiştim. neden bu öfke? bülent korkmaz ne yapmış? yahu bu adam en hırslı futbolcularımızdan birisi değil miydi? belki de geldikten sonra birçok futbolcumuzda gözlenen hırs sorununa çözüm olacak. kim bilebilir bülent korkmaz'ın sneijder ve muslera'yı göndereceğini? neden böyle ithamlarda bulunuyorsun? belki en iyi anlaşacağı futbolcular bu ikisi olacak. belki başarılı olacağız bülent korkmaz ile. bütün teknik direktörler kariyerlerine başarı ile başlamıyor ki. he bu demek değildir ki bülent korkmaz takımın başına gelsin. bence de gelmesin. ama bu konu gündeme geldiğinde böyle bir tepki verilmez ki? "kimdir bülent korkmaz" ne demek? ister teknik direktör olarak olsun, ister başkan olarak, ister fizyoterapist olarak gelmesi gündeme gelsin fark etmez. "kimdir bülent korkmaz" denir mi? denmez. hele hele galatasaray sözlükte hiç denmez.
rica ediyorum daha yapıcı olalım. yazının başında belirttiğim gibi eleştiriye her zaman açık olalım. kamajikaciya ki bakış açısını genişlettikten sonra en güzel eleştirileri yapabilecek bir yazardır. sadece saplandığı konulardan uzaklaşabilsin. insanları ayrıştırarak, ötekileştirerek, bu onlardan bu bizden diyerek herhangi bir sorun çözülmez, sadece büyür. ben kendisiyle bu yazıyı hiç yazmamışım gibi iletişimde olmaya devam edeceğim. ama yeri geldiğinden yine yazar başlığının altına bir şeyler yazacağım. umarım anlatabilmişimdir.
saygılar.