13
haydi işin içine biraz da spor katayım da moderasyonun da gönlü olsun. 2011 senesinde şike mevzusu patlak verdi. konu fenerbahçe ile trabzonspor arasındaydı. elbette ki ligin önde gelen takımları arasında olduğumuz için konu ile en başta gerektiği kadar(burası çok önemli) ilgilendik ve davanın takipçisi olacağımızı belirttik. bütün yapmamız gereken bu kadardı ancak sonra biz ne yaptık? tabzonspor maçında 2010-2011 sezonun şampiyonu trabzonspor hoşgeldin diye pankart açtık. bizim topçularımızla trabzonspor'un topçularını el ele tribüne çağırdık. işte bu kadarı fazlaydı. aslında bizi o kadar da ilgilendirmeyen bir durumda olayın içine çok fazla girmiş ve aşırı derece taraf olmuştuk. sonucunda ne mi oldu? 2014-2015 sezonun 27. haftasında, sezonun en önemli maçında trabzonspor sanki kulüp tarihinin son maçını oynuyormuş gibi oynadı. maçı kazandılar ve sonucunda şike mevzusuna kanlı bıçaklı oldukları fenerbahçe 7 hafta kala liderliğe yükseldi. seyirci de maç sonunda şampiyon olmuşlar gibi sevindi. bununla da yetinmeyip maçın son dakikalarında futbolcularımıza saldırdılar. gereğinden fazla verdiğimiz desteğin cezasını çekmiştik adeta.
sene yine 2011'di. arap baharı diye bir şey attılar ortaya. bütün arap ülkelerinin yönetimleri bir bir düşüyordu. bir tek o zamanın esad'ı şimdilerin esed'i koltuğunu korumuştu. güçlü dostları vardı falan filan ama derdimiz bu değil bugün. bu esad -ki kendisi de kansızın allahıdır- ülkesindeki teröristlerle uğraşırken bir anda esed oldu ve o günlerin başbakanı olan muhterem zat tarafından her hafta istifaya davet edildi. evet resmi olarak güney komşumuz suriye'de faliyet gösteren terör örgütlerinden taraftık. bununla da yetinmeyip bu terörist gruplara silah ve mühimmat desteği veriyorduk. şunu kabul ediyorum, bölgedeki önemli bir ülke olarak güney sınırımızdaki hadiseler için önlem alabilir ve durumla da direkt olarak ilgilenebilirdik ancak biz yine bizi o kadar da ilgilendirmeyen bir konunun içerisine çok fazla girdik. bunun akabinde 5 senede orada dengeler hep değişti. silah ve mühimmat desteği yaptığımız sözde muhalif bence terörist gruplar dağıldı. bu grupların içerisinden ışid diye ucubik bir şey çıktı ve tüm dünyaya dert oldu. otorite boşluğundan yararlanan pyd kuzey suriye'de hakimiyetini ilan etti. bunun akabinde çözüm süreci adı altında yıllardır yaptıklarına ses çıkarılmaması neticesinde güçlenen pkk yeniden eyleme geçti. bugün güney anadolu ile kuzey suriye kürtleri ilk defa birleşmeye bu kadar yakın. buna kuzey ırak kürtlerini eklerseniz -neyse ki en azından şimdilik araları kötü ki bir de bunlarla uğraşmıyoruz- baya hayallerindeki kurdistan kurulmuş oluyor. ister büyük ortadoğu projesi de, ister büyük israil'in kurulması de, o sürekli komplo teorisi dediğiniz haritanın oluşması için bütün adımlar atılıyor ve görüyoruz ki ülkemizi 14 senedir yöneten mevcut iktidar uyguladığı dış politikayla bilerek veya bilmeyerek- bence baya bilerek, haince- attığı her adımda o haritaya hizmet etmiş. şimdi "ama ak parti ne pyd'ye ne ışid'e destek verdi, nasıl suçlarsın?" diyecek olanlar olabilir. bakın doğrudur akp ne iddia edildiği gibi ışid'e destek vermiştir ne de pyd ile ortak çaılşmıştır. ancak dış politikada attığınız her adım kelebek etkisi yaratır. akp de yaptığı bütün dış politika hamleleriyle bu grupların ekmeğine yağ sürmüş ve dengelerin bu gruplar lehine değişmesine hizmet etmiştir. bazı işlere çok burnunu sokmuştur ve güney sınırındaki dengeleri alt üst ederek bugün kanın kendi yurtdaşları üzerine sıçramasına sebep olmuştur. bu patlamalar da bu adımların sonuçlarıdır. 14 senedir bu politikaları sürdüren ve bunu da açık açık belirten bu yöneticileri defalarca rekor oyla seçen bu halk da ne yazık ki bütün bu yapılanların ortağıdır. demokrasi demokrasi dediğiniz de bu işte.
sene yine 2011'di. arap baharı diye bir şey attılar ortaya. bütün arap ülkelerinin yönetimleri bir bir düşüyordu. bir tek o zamanın esad'ı şimdilerin esed'i koltuğunu korumuştu. güçlü dostları vardı falan filan ama derdimiz bu değil bugün. bu esad -ki kendisi de kansızın allahıdır- ülkesindeki teröristlerle uğraşırken bir anda esed oldu ve o günlerin başbakanı olan muhterem zat tarafından her hafta istifaya davet edildi. evet resmi olarak güney komşumuz suriye'de faliyet gösteren terör örgütlerinden taraftık. bununla da yetinmeyip bu terörist gruplara silah ve mühimmat desteği veriyorduk. şunu kabul ediyorum, bölgedeki önemli bir ülke olarak güney sınırımızdaki hadiseler için önlem alabilir ve durumla da direkt olarak ilgilenebilirdik ancak biz yine bizi o kadar da ilgilendirmeyen bir konunun içerisine çok fazla girdik. bunun akabinde 5 senede orada dengeler hep değişti. silah ve mühimmat desteği yaptığımız sözde muhalif bence terörist gruplar dağıldı. bu grupların içerisinden ışid diye ucubik bir şey çıktı ve tüm dünyaya dert oldu. otorite boşluğundan yararlanan pyd kuzey suriye'de hakimiyetini ilan etti. bunun akabinde çözüm süreci adı altında yıllardır yaptıklarına ses çıkarılmaması neticesinde güçlenen pkk yeniden eyleme geçti. bugün güney anadolu ile kuzey suriye kürtleri ilk defa birleşmeye bu kadar yakın. buna kuzey ırak kürtlerini eklerseniz -neyse ki en azından şimdilik araları kötü ki bir de bunlarla uğraşmıyoruz- baya hayallerindeki kurdistan kurulmuş oluyor. ister büyük ortadoğu projesi de, ister büyük israil'in kurulması de, o sürekli komplo teorisi dediğiniz haritanın oluşması için bütün adımlar atılıyor ve görüyoruz ki ülkemizi 14 senedir yöneten mevcut iktidar uyguladığı dış politikayla bilerek veya bilmeyerek- bence baya bilerek, haince- attığı her adımda o haritaya hizmet etmiş. şimdi "ama ak parti ne pyd'ye ne ışid'e destek verdi, nasıl suçlarsın?" diyecek olanlar olabilir. bakın doğrudur akp ne iddia edildiği gibi ışid'e destek vermiştir ne de pyd ile ortak çaılşmıştır. ancak dış politikada attığınız her adım kelebek etkisi yaratır. akp de yaptığı bütün dış politika hamleleriyle bu grupların ekmeğine yağ sürmüş ve dengelerin bu gruplar lehine değişmesine hizmet etmiştir. bazı işlere çok burnunu sokmuştur ve güney sınırındaki dengeleri alt üst ederek bugün kanın kendi yurtdaşları üzerine sıçramasına sebep olmuştur. bu patlamalar da bu adımların sonuçlarıdır. 14 senedir bu politikaları sürdüren ve bunu da açık açık belirten bu yöneticileri defalarca rekor oyla seçen bu halk da ne yazık ki bütün bu yapılanların ortağıdır. demokrasi demokrasi dediğiniz de bu işte.