120
kendi kombinemi asla satmadım, istanbuldan taşınan bir arkadaşım kombinesini bana bıraktı, "satabildiğim maçlarda satmamı" rica etti ve "seneye kombineyi o parayla satın alırım döndüğümde" dedi.
kötü bi niyet sezmedim, "olur" dedim. ilk 4-5 maçta gişe fiyatı ile aynı paraya alıcıları ben buldum arkadaş çevremden. bazen de alıcı çıkmadı kız arkadaşımı götürdüm. gel gelelim, zaman şampiyonlar ligi maçına gelince arkadaş "kanka 250'den aşağı bırakmazsın" dedi. yaşadığım dumuru aşağı yukarı tahmin edersiniz bu duyguyu bilenler, "ben bu kadar para isteyemem, karaborsa mı yapıcaz olum" dedim, "kanka ihtiyacım var..." dedi ve ben "hayır" diyemedim, "iyi o zaman alıcı bulmam ben, sen bul" diyebildim sadece, hayır diyemedim...
öyle de devam etti, bir kere hayır demeyince ikinciye hayır demek daha zor oluyor, o zayıflığı göstermeyeceksin. kara borsadan para kazanmak şöyle bir zayıflıktır; aynı arkadaş o sezonun sonunda kazandığı parayla "kanka ben 3 tane kombine almayı düşünüyorum üstüne koyup, ama istanbula gelemeyeceğim, sen satarsın dimi?" dedi bana. yine hayır diyemedim, bu sefer "ne şerefsiz adammışsın sen aq" demek kısmet oldu, boku bokuna arkadaşlığımızı da piç ettik.
sırf "arkadaşımın hatırını kıramadığım" için uzak çevremde karaborsacı ilan edildim, kimse de "arkadaşımın lan" lafına inanmıyor haliyle bu durumda. herkes arkadaşının kombinesini satıyor çünkü her nasılsa. bunun üstüne her maça en az 1 saat önce stada girerek dahil olan ben defalarca son 5 dakikaya kadar adam beklemek zorunda kaldım kapıda, her maç bu sebeple tribüne girecek yer ve polise yakalanma telaşı yaşadım.
gidemeyeceği maça gişe fiyatına ayda yılda bir devrediyorsa hoş görülür, karaborsa değildir.
ancak maça para kazanmak için gitmiyorsa, önemli maçlarda farklı fiyatlara veriyorsa o yapılan hareket karaborsa'dır. yapan da karaborsacıdır. karaborsacılık da şerefsizliktir.
benim eyyorum.
kötü bi niyet sezmedim, "olur" dedim. ilk 4-5 maçta gişe fiyatı ile aynı paraya alıcıları ben buldum arkadaş çevremden. bazen de alıcı çıkmadı kız arkadaşımı götürdüm. gel gelelim, zaman şampiyonlar ligi maçına gelince arkadaş "kanka 250'den aşağı bırakmazsın" dedi. yaşadığım dumuru aşağı yukarı tahmin edersiniz bu duyguyu bilenler, "ben bu kadar para isteyemem, karaborsa mı yapıcaz olum" dedim, "kanka ihtiyacım var..." dedi ve ben "hayır" diyemedim, "iyi o zaman alıcı bulmam ben, sen bul" diyebildim sadece, hayır diyemedim...
öyle de devam etti, bir kere hayır demeyince ikinciye hayır demek daha zor oluyor, o zayıflığı göstermeyeceksin. kara borsadan para kazanmak şöyle bir zayıflıktır; aynı arkadaş o sezonun sonunda kazandığı parayla "kanka ben 3 tane kombine almayı düşünüyorum üstüne koyup, ama istanbula gelemeyeceğim, sen satarsın dimi?" dedi bana. yine hayır diyemedim, bu sefer "ne şerefsiz adammışsın sen aq" demek kısmet oldu, boku bokuna arkadaşlığımızı da piç ettik.
sırf "arkadaşımın hatırını kıramadığım" için uzak çevremde karaborsacı ilan edildim, kimse de "arkadaşımın lan" lafına inanmıyor haliyle bu durumda. herkes arkadaşının kombinesini satıyor çünkü her nasılsa. bunun üstüne her maça en az 1 saat önce stada girerek dahil olan ben defalarca son 5 dakikaya kadar adam beklemek zorunda kaldım kapıda, her maç bu sebeple tribüne girecek yer ve polise yakalanma telaşı yaşadım.
gidemeyeceği maça gişe fiyatına ayda yılda bir devrediyorsa hoş görülür, karaborsa değildir.
ancak maça para kazanmak için gitmiyorsa, önemli maçlarda farklı fiyatlara veriyorsa o yapılan hareket karaborsa'dır. yapan da karaborsacıdır. karaborsacılık da şerefsizliktir.
benim eyyorum.