25514
mustafa hoca'nın talebeleri, maç boyunca çok az pozisyona girdi. bu kadro tercihi ile ilgili bir durum değil. eldeki hücum oyuncuların ve bu oyuncuların birbiriyle
uyumundan, tercih azlığından kaliteye kadar birçok sebep bu kısırlığın nedeni. diğer taraftan verilen pozisyonlarsa azımsanmayacak kadar fazlaydı. italya'daki maç her
şeye açık.
mustafa hoca bu güne kadar büyük tecrübeler yaşadı, çok önemli maçlara çıktı, kritik galibiyetler aldı, unutulmaz zaferler kazandı. ama şu anda yaşadığı sıkıntı ve içinde bulunduğu durum gibi bir dönem az yaşamıştır.
hocanın eli kolu bağlı desek abartmayız. bu yüzden çıkardığı kadro şaşkınlıkla karşılanabilir ama elde bu var. sabri’nin önde oynaması, chedjou’nun orta sahada başlaması, podolski’nin uçta tek olması, koray’ın sürpriz başlangıcı maç öncesi endişeye sebep olsa da, mustafa hoca elindeki isimleri değiştirmekle kalmadı aynı zamanda yerlerini de değiştirdi. podolski’nin önde topa ne kadar hakim olacağı sorusunun cevabı, onu maçın en kritik oyuncusu olma pozisyonuna taşıyordu. çünkü, alman oyuncunun hakim olduğu her top, hem kendine şut pozisyonu hazırlamasını hem de takımını rakip alana çağırıp sneijder’e şut ama ve pozisyon hazırlama imkanı sağlanması demekti.
maç başlamadan önce de başladıktan sonra da sürpriz isim sabri idi. hocanın podolski’nin yapması gereken hücum koşularını yapan bir sabri’si vardı. attığı gol de bu isteğin ve takibin sonucunda oldu. sabri reis, birileri hoşlanmasa da golünü atarak cevabını yine sahada verdi.
oyuna iyi başlayan, golü çok iyi zamanlama ile atan galatasaray, klasik haline gelen alan savunmasında gol yeme ritüeline dönmese, maçı farklı yere taşırdı. golü duran toptan yemek yetmedi, üstüne verilen pozisyonlar da duran toptandı. bu kullanılan toplar herkese duruyor ama galatasaray olunca neredeyse top kaleye
girmek için can atıyor. ilk yarı, karşılıklı goller, oyun temposu, hızı ve hakimiyet hep eşitti. galatasaray’ın, ilk yarı yapmadığı 2 önemli tercih vardı. ilki şut, ikincisi italyan takımının zayıf noktası defans arkasına atılan toplar. golü böyle atılan bir pasla bulan galatasaray’ın niye daha fazla denemediği anlaşılır gibi değil.
ikinci yarı, sanki ara olmamış gibi aynı tempo ve anlayışla başladı. durumu değiştirme isteği, elinde daha fazla seçenek olan pioli’den geldi. candreva ve klose’yi oyuna alarak hem kazanma hem de oyunun hakimiyetini alma isteğini ortaya koydu. mustafa hoca’nın yapacağı ya da yapabileceği hamleleri daha maç başlamadan herkes biliyordu. ama beklenmeyen sneijder’in çıkışıydı. ayrıca iyi oynamayan donk’un oyunda kalması da bir başka problemdi. bu değişiklik, taraftar ile mustafa hoca ile soğuk olan ilişkileri dondurucuya kaldırdı. seyircinin tepkisi, kızgınlık ve hayal kırıklığı ile birleşince farklı şekilde ortaya çıktı.
galatasaray, maç boyunca çok az pozisyona girdi. bu sadece kadro tercihi ile ilgili bir durum değil. eldeki hücum oyuncuların ve onların uyumundan, kaliteye kadar birçok sebep bu kısırlığın nedeni. diğer taraftan verilen pozisyonlarsa azımsanmayacak kadar fazlaydı. hem de 4 stoperli 6’lı bir savunma bloğuna rağmen. hoca, duran toptan gol yeme işine çare bulamadı bulamayacak. italya’daki maç her şeye açık. ben turun ortada olduğunu ve galatasaray’ın akıllı oynarsa, rakibin defolu alanlarına çalışırsa şansı olacağını düşünüyorum. iyi tarafından bakarsak, g.saray 53 yıldır italyan takımlarına yenilmeme serisine devam etti.
maçin olayi:reis sahnede
maçın olayı kesinlikle sabri’nin 7 sene sonra avrupa kupalarında rakip ağları sarsmasıydı. hem de bu kadar tepkiye göğüs gererken.
kader ani: 89. dakika
galatasaray adına sıradan ve düşük tonda geçti. böyle olunca kader anı bulmak zordu ama yine de umut’un kafası gol olsa her şey değişirdi.
maçin slogani: bükülmez bilek
galatasaray belki iyi oynamadı, belki az pozisyon buldu ama neticede 53 yıldır italyan takımları aslan’ın bileğini bükemedi.
teknik direktör karnesi
mustafa denizli
1- hoca elindekilerin ötesinde, farklı tadlar alabileceği haliyle sahaya sürdü. karşılığını sabri golü ile aldı.
2- hoca, bu haliyle pansuman yapmaktan öteye geçemiyor. skoru korumak için hamleler yapabiliyor.
stefano pioli
1- deplasmanda oynuyor olmasının bir yansıması oldu ama takımı pozisyon bulmakta zorlanmadı.
2- elindeki önemli kozları sona sakladı ve oyunu lehine çevirecek pozisyonları yakaladı.
maçin yildizi
maça damgasını vuran bir isim olmadı ama sabri sarıoğlu attığı sürpriz golle bir anlmada öne çıkan isim oldu. muslera da yine kalesindeki iyi oyunuyla öne çıktı.
maçin hayal kirikliği
ileri uçta tek başına kalmak alıştığı bir durum değil ama yine de hiçbir varlık gösteremedi podolski. en azında önde pres yaparak rakibin rahat çıkmasına engel olabilirdi.
maçin hakemi: michael oliver
1- maç boyunca oyuna etki edecek bir hatası olmadı.
2- sertliğe izin veren yönetimiyle süper lig’e de örnek oldu.
notu: 8,4
maçin fotoğrafi: tribünde vefa
galatasaray taraftarının 70 yaşındaki setrak yelegan isimli taraftara koreografi ile gösterdiği vefa.
tribün
galatasaray taraftarı, takımının oynadığı oyundan her ne kadar memnun olmasa da belli ki avrupa ligini özlemiş. taraftar işini iyi yaptı.
hakan ünsal
uyumundan, tercih azlığından kaliteye kadar birçok sebep bu kısırlığın nedeni. diğer taraftan verilen pozisyonlarsa azımsanmayacak kadar fazlaydı. italya'daki maç her
şeye açık.
mustafa hoca bu güne kadar büyük tecrübeler yaşadı, çok önemli maçlara çıktı, kritik galibiyetler aldı, unutulmaz zaferler kazandı. ama şu anda yaşadığı sıkıntı ve içinde bulunduğu durum gibi bir dönem az yaşamıştır.
hocanın eli kolu bağlı desek abartmayız. bu yüzden çıkardığı kadro şaşkınlıkla karşılanabilir ama elde bu var. sabri’nin önde oynaması, chedjou’nun orta sahada başlaması, podolski’nin uçta tek olması, koray’ın sürpriz başlangıcı maç öncesi endişeye sebep olsa da, mustafa hoca elindeki isimleri değiştirmekle kalmadı aynı zamanda yerlerini de değiştirdi. podolski’nin önde topa ne kadar hakim olacağı sorusunun cevabı, onu maçın en kritik oyuncusu olma pozisyonuna taşıyordu. çünkü, alman oyuncunun hakim olduğu her top, hem kendine şut pozisyonu hazırlamasını hem de takımını rakip alana çağırıp sneijder’e şut ama ve pozisyon hazırlama imkanı sağlanması demekti.
maç başlamadan önce de başladıktan sonra da sürpriz isim sabri idi. hocanın podolski’nin yapması gereken hücum koşularını yapan bir sabri’si vardı. attığı gol de bu isteğin ve takibin sonucunda oldu. sabri reis, birileri hoşlanmasa da golünü atarak cevabını yine sahada verdi.
oyuna iyi başlayan, golü çok iyi zamanlama ile atan galatasaray, klasik haline gelen alan savunmasında gol yeme ritüeline dönmese, maçı farklı yere taşırdı. golü duran toptan yemek yetmedi, üstüne verilen pozisyonlar da duran toptandı. bu kullanılan toplar herkese duruyor ama galatasaray olunca neredeyse top kaleye
girmek için can atıyor. ilk yarı, karşılıklı goller, oyun temposu, hızı ve hakimiyet hep eşitti. galatasaray’ın, ilk yarı yapmadığı 2 önemli tercih vardı. ilki şut, ikincisi italyan takımının zayıf noktası defans arkasına atılan toplar. golü böyle atılan bir pasla bulan galatasaray’ın niye daha fazla denemediği anlaşılır gibi değil.
ikinci yarı, sanki ara olmamış gibi aynı tempo ve anlayışla başladı. durumu değiştirme isteği, elinde daha fazla seçenek olan pioli’den geldi. candreva ve klose’yi oyuna alarak hem kazanma hem de oyunun hakimiyetini alma isteğini ortaya koydu. mustafa hoca’nın yapacağı ya da yapabileceği hamleleri daha maç başlamadan herkes biliyordu. ama beklenmeyen sneijder’in çıkışıydı. ayrıca iyi oynamayan donk’un oyunda kalması da bir başka problemdi. bu değişiklik, taraftar ile mustafa hoca ile soğuk olan ilişkileri dondurucuya kaldırdı. seyircinin tepkisi, kızgınlık ve hayal kırıklığı ile birleşince farklı şekilde ortaya çıktı.
galatasaray, maç boyunca çok az pozisyona girdi. bu sadece kadro tercihi ile ilgili bir durum değil. eldeki hücum oyuncuların ve onların uyumundan, kaliteye kadar birçok sebep bu kısırlığın nedeni. diğer taraftan verilen pozisyonlarsa azımsanmayacak kadar fazlaydı. hem de 4 stoperli 6’lı bir savunma bloğuna rağmen. hoca, duran toptan gol yeme işine çare bulamadı bulamayacak. italya’daki maç her şeye açık. ben turun ortada olduğunu ve galatasaray’ın akıllı oynarsa, rakibin defolu alanlarına çalışırsa şansı olacağını düşünüyorum. iyi tarafından bakarsak, g.saray 53 yıldır italyan takımlarına yenilmeme serisine devam etti.
maçin olayi:reis sahnede
maçın olayı kesinlikle sabri’nin 7 sene sonra avrupa kupalarında rakip ağları sarsmasıydı. hem de bu kadar tepkiye göğüs gererken.
kader ani: 89. dakika
galatasaray adına sıradan ve düşük tonda geçti. böyle olunca kader anı bulmak zordu ama yine de umut’un kafası gol olsa her şey değişirdi.
maçin slogani: bükülmez bilek
galatasaray belki iyi oynamadı, belki az pozisyon buldu ama neticede 53 yıldır italyan takımları aslan’ın bileğini bükemedi.
teknik direktör karnesi
mustafa denizli
1- hoca elindekilerin ötesinde, farklı tadlar alabileceği haliyle sahaya sürdü. karşılığını sabri golü ile aldı.
2- hoca, bu haliyle pansuman yapmaktan öteye geçemiyor. skoru korumak için hamleler yapabiliyor.
stefano pioli
1- deplasmanda oynuyor olmasının bir yansıması oldu ama takımı pozisyon bulmakta zorlanmadı.
2- elindeki önemli kozları sona sakladı ve oyunu lehine çevirecek pozisyonları yakaladı.
maçin yildizi
maça damgasını vuran bir isim olmadı ama sabri sarıoğlu attığı sürpriz golle bir anlmada öne çıkan isim oldu. muslera da yine kalesindeki iyi oyunuyla öne çıktı.
maçin hayal kirikliği
ileri uçta tek başına kalmak alıştığı bir durum değil ama yine de hiçbir varlık gösteremedi podolski. en azında önde pres yaparak rakibin rahat çıkmasına engel olabilirdi.
maçin hakemi: michael oliver
1- maç boyunca oyuna etki edecek bir hatası olmadı.
2- sertliğe izin veren yönetimiyle süper lig’e de örnek oldu.
notu: 8,4
maçin fotoğrafi: tribünde vefa
galatasaray taraftarının 70 yaşındaki setrak yelegan isimli taraftara koreografi ile gösterdiği vefa.
tribün
galatasaray taraftarı, takımının oynadığı oyundan her ne kadar memnun olmasa da belli ki avrupa ligini özlemiş. taraftar işini iyi yaptı.
hakan ünsal