14103
iyi senaryo: kiralandıkları takımlar tarafından telles ve bruma'nın satın alma opsiyonları kullanılır, inter şampiyonlar ligi'ne gider ve melo için ekstradan ödemesi gereken 1.5 milyon euroyu öder. burak bir şekilde gitmeye ikna edilir; artık ingiltere mi olur, çin mi olur, tanzanya mı olur bilemem. söz konusu satışlardan kasaya 25 milyon euro civarı para konulur. tarık çamdal, semih kaya, jem karacan, sabri sarıoğlu, koray günter, lucas ontivero, furkan özçal, sercan yıldırım ve sayamadığım binlercesi toplamda 5 milyon euro bonservis bedeli kazanılarak anadolu'nun ücra köşelerine gönderilir. dünyanın oynadığı süreye göre en fazla para kazanan futbolcusu hamit altıntop sepetlenir. futbolcuların ağır maaş yükünden, sevr antlaşması'ndan beter sözleşmelerinden kurtulunur. ve de transferde harcanmak üzere 30 milyon euro civarı parayla 2016-2017 sezonu'na doğru yol almaya başlarız. elde futbolcuya benzeyen 11-12 futbolcu kalır. bu kadro başarıya aç, kaliteli, iş ahlakı olan 8-9 oyuncuyla desteklenir. oğuzhan kayar, birhan vatansever, muhammet yeşilyurt gibi gençlerle kadromuz 23 kişiye tamamlanır. taraftarın sahada görmekten yıldığı ruhsuzlardan eser yoktur artık. tıpkı 2011-2012 sezonu'nda olduğu gibi basan, ısıran, arzulayan bir takım izlemeye başlar ve zevkten dört köşe oluruz.
kötü senaryo: basiretsiz yönetimimiz devre arası transferinde de olumlu işler yapmaya muvaffak olamaz. şubat ayındaki uefa görüşmesinde şok bir transfer yasağı gelir. sene sonunda wesley sneijder, fernando muslera, lukas podolski gibi önemli isimler "kariyerimiz anasını bellemeyelim daha fazla" diyerek takımdan ayrılırlar. pavel nedved'in meşhur sözünü* felsefe edinen adam gibi adamlar(!) takımda kalmaya karar verirler. ruhsuz, yeteneksiz, milyon eurolar kazanan adamlar... 2016-2017 sezonu'na hiçbir beklentemiz olmadan gireriz ve yanılmayız da. galatasaray'ın 1 senesi daha çöpe gider. taraftarımızın kansere yakalanma orana ise her geçen gün artar.
not: eminim kötü senaryoyu yaşamak istemiyoruz hiçbirimiz. galatasaray iyi olmadığı vakit bu hayat bir şeye benzemiyor çünkü.
kötü senaryo: basiretsiz yönetimimiz devre arası transferinde de olumlu işler yapmaya muvaffak olamaz. şubat ayındaki uefa görüşmesinde şok bir transfer yasağı gelir. sene sonunda wesley sneijder, fernando muslera, lukas podolski gibi önemli isimler "kariyerimiz anasını bellemeyelim daha fazla" diyerek takımdan ayrılırlar. pavel nedved'in meşhur sözünü* felsefe edinen adam gibi adamlar(!) takımda kalmaya karar verirler. ruhsuz, yeteneksiz, milyon eurolar kazanan adamlar... 2016-2017 sezonu'na hiçbir beklentemiz olmadan gireriz ve yanılmayız da. galatasaray'ın 1 senesi daha çöpe gider. taraftarımızın kansere yakalanma orana ise her geçen gün artar.
not: eminim kötü senaryoyu yaşamak istemiyoruz hiçbirimiz. galatasaray iyi olmadığı vakit bu hayat bir şeye benzemiyor çünkü.