134
maçtan eve döndükten sonra maç süresince yapılan yorumları okumak her zaman ilgimi çekmiştir. yine aynısını yaptım. kafadan o niye oynuyor bu niye oynamıyor diyen klasik yazıları bir kenara koyuyorum. kanaatim tv başında yorum yapan arkadaşların bazıları fena halde yanılıyorlar. en çok değinilen konular arasında jose rodriguez niye tarık la değiştirildi; çıkması gerekenler yasin veya bilal değilmiydi? tabi bu arkadaşlar tarık'ın adama basmayıp sürekli geri kaçmasının takım içinde gördüğü tepkinin farkında değiller. öyle ki, chedjou ve podolski zaman içinde fırça çekme sınırını bile zorladılar. tarık'ın çıkarılması kesinlikle doğruydu çünkü takım bir kişi eksik oynuyordu. ben jem karacan veya rodriguez'in sağ beke alınabileceğini düşünmüştüm; denizli farklı bir şeyler düşünmüş. diğer bir tespit semih'in yenilen gollerdeki hatası. ilk gol normalde faul ama iş galatasaray olunca bu sene nedense o düdük çalınmıyor. ikinci golde semih'in kornere kafaya gitmesi ve çabuk dönememesi tartışılabilir ama podolski'nin niye geriye dönmediğine nedense kimse değinmiyor. zaten 70.nci dakikadan sonra hem yasin hem podolski bittiler ve geriye desteği kestiler. son dakikalarda yediğimiz aşırı baskının başlıca sebebi de bu iki kanatın yorulmasıydı. tribünden bakınca takımın en iyisi olcan idi. umut bu kadar protestoya ve hafta içi yapılan takas söylentilerine rağmen son iki sezon oynadığı en iyi topunu oynadı. zaten umut'un en iyi tarafı iyi niyetini hiç bozmaması. chedjou ön libero pozisyonuna biraz daha ısınmış gibi göründü. özellikle ilk yarı hatasız oynadı.
neticede sağ bek şu anda boş, hatta bugün sağbek olmadan 10 kişi sahaya çıksaydık da sonuç ancak bu kadar olurdu.
neticede sağ bek şu anda boş, hatta bugün sağbek olmadan 10 kişi sahaya çıksaydık da sonuç ancak bu kadar olurdu.