238
başakşehir fk – galatasaray : 0-2 halat ve gündüz kılıç
istatistiksel olarak bakarsan galatasaray ligde son üç maçını kazandı. güzel mi güzel de, ne olacaktı ki zaten. beklenen, olması gereken, standart bir durum bu. standart dışı olan kaybedilen puanlar, hele ki içerde kaybedilen puanlar.
hamza hoca ve takım üzerinde büyük baskı oluştu. gayet normal bu da. burası galatasaray ve puan kayıpları olunca baskı büyük olur. öyle sıradan bir kulüp gibi o hocayı gönder yerine yenisini getir gibi bir yaklaşım da olmaz. örnek vereyim, mesut bakkal (komşum olur) ptt ligden gelen teklifleri kabul etmemiş, süper ligden teklif bekliyorum demiş. neden böyle yapıyor mesut hoca? çünkü her an takımından kovulan süper lig hocası olabilir, mesut hoca da onun yerine geçer diye bekliyor. galatasaray bu döngüde yer alacak bir kulüp değil.
hamza hoca gergin. beden dili, yüzünün şekli falan ele veriyor. taraftara umut vermeye çalışsa da canı sıkkın, çok belli. söylemek, anlatmak istedikleri var ama anlatamıyor gibi bir hali var. tipik galatasaray kültürü: kol kırılır yen içinde kalır mottosu. bir de bu adama galatasaraylı değil diyenler var, ayıp. ulan rijkaard bile birlikte çalıştığı yönetimi satmadı, hamzaoğlu mu satacak? rijkaard için söylemiştim, çıkıp gerçekleri anlatmalı diye, aynısını hamzaoğlu için de düşünüyorum. ama yapmayacak, kellesine mal olsa bile. fatih terim de yapmadı bunu. gönüldaşlarının yazdıkları dışında bir şey bilmiyoruz.
neyse ya, maça geçelim artık. haklı olarak taraftardan büyük tepki alan umut bulut’un yerine sinan gümüş başladı ilk 11’de. sinan gümüş de birçok taraftarın “yenilirsek de sinanla yenilelim, umut bulut oynamasın yeter ki” dediği bir oyuncu, böyle saçma şey de olmaz. kesinlikle çok iyi topçu sinan. her girdiği maçta fark yaratmış bir adam. haftalardır düşünüyorum, konuşmalarımda bahsediyorum (yazmamış olabilirim, emin değilim) bir teknik direktör bu kadar aptal olabilir mi? bir oyuncuyu sonradan oyuna alıyorsun ve o fark yaratıyor ama onu ertesi maç yine yedek bırakıyorsun. burada arif erdem’i hatırlayan pek fazla kişi yoktur diye tahmin ediyorum. arif sonradan oyuna girer fark yaratır, ilk 11 çıkar bir şey yapamazdı. yanlış anlaşılmasın, periyodik olarak böyle gitmezdi. sonradan oyuna girip şahane oynadığı birkaç maç sonra ilk 11 çıkardı. bak size bir şey söyleyeyim, bu tip adamları idmanda izlemeden yorum yapamayız. valla.
sinan ilk 11 olunca kadroya fazla çatlak ses çıkmadı. arada selçuk inan yerine jose’nin oynaması gerektiğini yazanları gördüm ama kaale almadım açıkçası.
galatasaray bir şampiyona yakışacak şekilde rakibi baskı altına alan, bol pozisyon bulan bir futbolu bugün de oynayamadı. en son 2012-2013 sezonunda oynamıştı zaten. fatih terim’le 2 sezon üst üste şampiyon olduktan sonra fatih terim’le 3. sezona devam ederken de böyle oynayamamıştı. o kadroda melo da vardı diğerleri de. hafızanızı tazelemek istedim. terim sevenler ve nefret edenler, melo sevenler ve nefret edenlerin dikkatine. ille söylemem gerekirse, terim’i de severim melo’yu da. sallarken bunu göz önünde bulundurun.
galatasaray bu kadroyla hiçbir maçta rakibini maç boyu boğamaz. yaza yaza bilgisayarın yazı karakteri sayısı azaldı. bir kez daha yazacağım. savunmaya asla yardım etmeyen 4 forvetle oynandığı müddetçe galatasaray takımı ve taraftarı rahat edemez.
4 tane savunmaya katkısı olmayan forvet bir de formsuzsa hiç çekilmiyor. onların formsuzluğunun da sebepleri var. cruyff futbol basit oyun demiş. basitçe açıklayalım. forvetten savunmaya ve aslında orta sahaya destek gelmeyince orta saha kalıyor 2 kişi. doğal olarak yetersiz kalıyorlar. o zaman vur orta saha adamlarına. ulan ne yapsın adamlar. orta sahanın savunma zaafiyeti sebebiyle yük biniyor savunmaya. savunmadaki adamlar da çok ekstra topçular değil ki. vur savunmadaki adamlara. vurmayın, öldüler.
bütçesi ve kadrosu şampiyonlar liginde çeyrek final görebilecek takımların sırtında taşıyabileceği oyuncu sayısı en fazla birdir, hadi iki olsun. mesela hagi’yi o zaman ki galatasaray taşıyordu, jardel geldikten sonra iki oyuncuyu taşıyamaz oldu takım. şu andaki takıma bakınca, geçen sene sneijder’i sırtında taşıdı takım. ama 4 oyuncuyu birden hiçbir takım sırtında taşıyamaz.
madalyonun diğer yüzüne geçelim. orta saha ve savunmaya binen yük yüzünden forvete sağlıklı, iyi top taşınamıyor. örneğin geç çıkılıyor. böyle olunca forvet kötü gözüküyor. aslında takımın en büyük sorunlarından biri kimsenin boş göstermemesi. top savunmadayken orta saha (4’e 2 kaldıklarında boş göstermeleri zor), top orta sahadayken forvetin boş göstermemesi en büyük sorun. tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan? öyle değil işte. hepsi bir halatı çeken gündüz kılıç’ın takımı olmazsa olmaz bu işler.
konuyu gündüz kılıç’a bağladığıma göre yazı burada biter.
durun ya, son sözümü söylemedim. hamza hoca umut yerine sinanla başladığına göre yakında 4 yerine 3 forvetle başlaması gerektiğini de anlayacak demektir. bu dönemde puan kaybı olmaması güzel.
başakşehir'e dair de bir şeyler yazayım. abdullah avcı geçen seneki başarısını inkar eden bir futbol oynatıyor bu sezon. hiç yakıştıramıyorum açıkçası. başakşehir kulübünü sevmeyen çok kişi olduğunu biliyorum ama profesyonel hayat sevmeyle, sevmemeyle yürümüyor. doğru işleri yaparak yürüyor.
saygı ve sevgilerimle.
*
istatistiksel olarak bakarsan galatasaray ligde son üç maçını kazandı. güzel mi güzel de, ne olacaktı ki zaten. beklenen, olması gereken, standart bir durum bu. standart dışı olan kaybedilen puanlar, hele ki içerde kaybedilen puanlar.
hamza hoca ve takım üzerinde büyük baskı oluştu. gayet normal bu da. burası galatasaray ve puan kayıpları olunca baskı büyük olur. öyle sıradan bir kulüp gibi o hocayı gönder yerine yenisini getir gibi bir yaklaşım da olmaz. örnek vereyim, mesut bakkal (komşum olur) ptt ligden gelen teklifleri kabul etmemiş, süper ligden teklif bekliyorum demiş. neden böyle yapıyor mesut hoca? çünkü her an takımından kovulan süper lig hocası olabilir, mesut hoca da onun yerine geçer diye bekliyor. galatasaray bu döngüde yer alacak bir kulüp değil.
hamza hoca gergin. beden dili, yüzünün şekli falan ele veriyor. taraftara umut vermeye çalışsa da canı sıkkın, çok belli. söylemek, anlatmak istedikleri var ama anlatamıyor gibi bir hali var. tipik galatasaray kültürü: kol kırılır yen içinde kalır mottosu. bir de bu adama galatasaraylı değil diyenler var, ayıp. ulan rijkaard bile birlikte çalıştığı yönetimi satmadı, hamzaoğlu mu satacak? rijkaard için söylemiştim, çıkıp gerçekleri anlatmalı diye, aynısını hamzaoğlu için de düşünüyorum. ama yapmayacak, kellesine mal olsa bile. fatih terim de yapmadı bunu. gönüldaşlarının yazdıkları dışında bir şey bilmiyoruz.
neyse ya, maça geçelim artık. haklı olarak taraftardan büyük tepki alan umut bulut’un yerine sinan gümüş başladı ilk 11’de. sinan gümüş de birçok taraftarın “yenilirsek de sinanla yenilelim, umut bulut oynamasın yeter ki” dediği bir oyuncu, böyle saçma şey de olmaz. kesinlikle çok iyi topçu sinan. her girdiği maçta fark yaratmış bir adam. haftalardır düşünüyorum, konuşmalarımda bahsediyorum (yazmamış olabilirim, emin değilim) bir teknik direktör bu kadar aptal olabilir mi? bir oyuncuyu sonradan oyuna alıyorsun ve o fark yaratıyor ama onu ertesi maç yine yedek bırakıyorsun. burada arif erdem’i hatırlayan pek fazla kişi yoktur diye tahmin ediyorum. arif sonradan oyuna girer fark yaratır, ilk 11 çıkar bir şey yapamazdı. yanlış anlaşılmasın, periyodik olarak böyle gitmezdi. sonradan oyuna girip şahane oynadığı birkaç maç sonra ilk 11 çıkardı. bak size bir şey söyleyeyim, bu tip adamları idmanda izlemeden yorum yapamayız. valla.
sinan ilk 11 olunca kadroya fazla çatlak ses çıkmadı. arada selçuk inan yerine jose’nin oynaması gerektiğini yazanları gördüm ama kaale almadım açıkçası.
galatasaray bir şampiyona yakışacak şekilde rakibi baskı altına alan, bol pozisyon bulan bir futbolu bugün de oynayamadı. en son 2012-2013 sezonunda oynamıştı zaten. fatih terim’le 2 sezon üst üste şampiyon olduktan sonra fatih terim’le 3. sezona devam ederken de böyle oynayamamıştı. o kadroda melo da vardı diğerleri de. hafızanızı tazelemek istedim. terim sevenler ve nefret edenler, melo sevenler ve nefret edenlerin dikkatine. ille söylemem gerekirse, terim’i de severim melo’yu da. sallarken bunu göz önünde bulundurun.
galatasaray bu kadroyla hiçbir maçta rakibini maç boyu boğamaz. yaza yaza bilgisayarın yazı karakteri sayısı azaldı. bir kez daha yazacağım. savunmaya asla yardım etmeyen 4 forvetle oynandığı müddetçe galatasaray takımı ve taraftarı rahat edemez.
4 tane savunmaya katkısı olmayan forvet bir de formsuzsa hiç çekilmiyor. onların formsuzluğunun da sebepleri var. cruyff futbol basit oyun demiş. basitçe açıklayalım. forvetten savunmaya ve aslında orta sahaya destek gelmeyince orta saha kalıyor 2 kişi. doğal olarak yetersiz kalıyorlar. o zaman vur orta saha adamlarına. ulan ne yapsın adamlar. orta sahanın savunma zaafiyeti sebebiyle yük biniyor savunmaya. savunmadaki adamlar da çok ekstra topçular değil ki. vur savunmadaki adamlara. vurmayın, öldüler.
bütçesi ve kadrosu şampiyonlar liginde çeyrek final görebilecek takımların sırtında taşıyabileceği oyuncu sayısı en fazla birdir, hadi iki olsun. mesela hagi’yi o zaman ki galatasaray taşıyordu, jardel geldikten sonra iki oyuncuyu taşıyamaz oldu takım. şu andaki takıma bakınca, geçen sene sneijder’i sırtında taşıdı takım. ama 4 oyuncuyu birden hiçbir takım sırtında taşıyamaz.
madalyonun diğer yüzüne geçelim. orta saha ve savunmaya binen yük yüzünden forvete sağlıklı, iyi top taşınamıyor. örneğin geç çıkılıyor. böyle olunca forvet kötü gözüküyor. aslında takımın en büyük sorunlarından biri kimsenin boş göstermemesi. top savunmadayken orta saha (4’e 2 kaldıklarında boş göstermeleri zor), top orta sahadayken forvetin boş göstermemesi en büyük sorun. tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan? öyle değil işte. hepsi bir halatı çeken gündüz kılıç’ın takımı olmazsa olmaz bu işler.
konuyu gündüz kılıç’a bağladığıma göre yazı burada biter.
durun ya, son sözümü söylemedim. hamza hoca umut yerine sinanla başladığına göre yakında 4 yerine 3 forvetle başlaması gerektiğini de anlayacak demektir. bu dönemde puan kaybı olmaması güzel.
başakşehir'e dair de bir şeyler yazayım. abdullah avcı geçen seneki başarısını inkar eden bir futbol oynatıyor bu sezon. hiç yakıştıramıyorum açıkçası. başakşehir kulübünü sevmeyen çok kişi olduğunu biliyorum ama profesyonel hayat sevmeyle, sevmemeyle yürümüyor. doğru işleri yaparak yürüyor.
saygı ve sevgilerimle.
*