326
italya'da genelde palermo alırım hep ama gönlümdeki takım milandır. fm'de süper güç asla alıp oynamadım şu güne kadar. ta ki milan çöpleşip eski günlerini arar olana kadar. milan'la oyun açmak için güzel bahane oldu. çok çok keyifli bir kariyer oldu ve çok güzel bir yerde bıraktım.
ilk sezon olan 2014-2015'te öyle kalabalık bir kadro vardı ki, kimseyi gönderemiyordum ve bu karambol içerisinde transfer yapmayıp (sadece 1 milyona potansiyeline inandığım stoper jesus vallejo'yu aldım), bu sezon takımı güzelce değerlendirip sene sonu büyük bir çöp ayıklama operasyonuna girmeye karar verdim. kadroda gerçekten çok gereksiz oyuncular ve yaşı ve zamanı geçmiş adamlar vardı. (essien, muntari, pazzini) ilk 11'imi kalede diego lopez defansta mattia de sciglio, adil rami, alex, pablo armero ortasahada nigel de jong, andrea poli, giacomo bonaventura, keisuke honda, jeremy menez, forvette mattia destro olarak kurmuştum. rotasyon oyucuları stephan el sharraway, philippe mexes, alessio cerci ve ricardo montolivo oluyordu.
4-2-3-1 taktiğiyle lige istikrarsız bir başlangıç yaptım. neredeyse ocak ayına kadar böyle oynadım takımın alışmasını bekledim ama özellikle keisuke honda'dan arasıra sıkıştırdığı frikikler dışında verim alamıyordum. radikal bir kararla 4-4-2 taktiğine döndüm. forvette mattia destro'nun yanında değişmeli stephan el sharraway veya alessio cerci kullanıyordum. bu tercih işleri değiştirdi ve büyük bir yükselişe geçtim. ligdeki büyük dev juventus'u tabi ki durdurmak mümkün değildi. içeride dışarıda beni yendiler ve 100 puanla şampiyon oldular. en yakın takipçisi milan (ben) 76 puanla 2. oldum. ligde en etkili oyuncularım 14 gol 13 asistle giacomo bonaventura ve 11 gol 13 asistle jeremy menez'di.
yaz transfer döneminde çok keyifli bir temizlik operasyonuna girdim. yüklü maaş alan ve yetersiz oyuncuları satarak klübe 60 milyon euro gelir ve hesaplamadığım bir maaş bütçesi rahatlığı getirdim. keisuke honda'yı tereddütsüz 7 milyona sattım. stephan el sharraway 30 milyon euroya chelsea'nin yolunu tuttu.
klübün finansal olarak rahatlamasıyla transfer olayına girdim. kiralık forvetim mattia destro ligde 13 gol attı ve pek memnun değildim. daha iyisini almak için onu klübüne geri gönderdim ve 15 milyona alexandre lacazette'i getirdim. yedeğine simone zaza'yı aldım 4'e. 20 milyon euro'ya geoffrey kondogbia, 13 milyona andriy yarmolenko, 12 milyon euro'ya stoper antonio rudiger, 4 milyon euro'ya real'den lucas silva, 4 milyon euro'ya genç regen stoper dellanoy ve çok kötü transferim ispanyol sol bek alberto de la bellageldi. 70 milyon civarı bir harcama yapmıştım 60 milyonluk gelirin yanına.
2015-2016 sezonunda kadromu hemen 4-3-3'e çevirdim. kalede yine diego lopez defansta mattia de sciglio, adil rami, antonio rudiger(alex'i tabi kesti) , pablo armero(de la bella patates çıkınca yedek kaldı genelde)- ortasaham lucas silva, geoffrey kondogbia, nigel de jong, kanatlarda andriy yarmolenko(aslında menez'in yedeği olarak düşünmüştüm ama dişiyle tırnağıyla formayı kaptı.), giacomo bonaventurave forvette alexandre lacazette olacaktı. bu kadroya önceki seneden yedekten poli, alex, menez ve yeni transfer zaza gibi isimler epey katkı verdi.
iyi bir başlangıçla ligde harika gitsem de şampiyonlar ligi'nde manchester city , schalke 04, kopenhag'lı grupta sadece 5 puan alarak 3. bitirdim ve uefa'ya gittim. uefa'da gerçekten çok enteresan bir serüven yaşadım. spartak moskova'yla eşleştim. evimde 3-0 kaybettiğim maçın rövanşında 3-0 aldım ve maçı uzatıp penaltılarda moskova ekibini eledim. 2. turda bu sefer bir başka rus zenit'le eşleştim. yine evimde kazanamayıp 0-0 berabere kaldım ve rövanşta flaş bir skorla 5-0 yenip koca bir ulusu 2 uefa eşleşmesinde ağlatmayı başardım. çeyrek finalde hamburg'u bu sefer evimde yenebilmeyi başardım 2-0 ve rövanşta deplasmanda 2-1 kaybetmeme rağmen yarı finale adımı yazdırdım. yarı finalde monaco'ya da hamburg'a benzer bir tarifeyle bye bye dedim. (2-1, 2-0). finalde rakibim chelsea'ydi. tüm bunlarına yanında juventus'la bir maçım vardır ki kendi evimde unutamam. tam kafa kafaya gidiyorduk ve o maça heyecanlı çıkmıştım. maça hızlı başladım ve giacomo bonaventura'nın 4. dakikada attığı golle 1-0 öne geçtim. o golden sonra ataklarımı sıklaştırdım ve gol üstüne gol kaçırdım juve'nin kalesinde. gol kaçırdıkça iyice strese giriyordum çünkü juve 1 kere de gelse atardı. ben kaçırdıkça çıldırdım, juve nadiren geldikçe ecel terleri döktüm ve büyük stresle o maçı kazandım. ilk defa juve'yi yenmiştim ve bu bir şeylerin habercisi gibiydi.
mayıs ayının 1'ine girdiğimde juventus'la italya kupası finaline çıkıyordum. hala şampiyonlukta çok önemli bir iddiam vardı ve uefa kupası finali de oynayacaktım. 3 kupayı da alabilirdim, veya bir kaç gün içerisinde hepsinden olabilirdim. italya kupası finalinde juve'ye 2-1 boyun eğdim. lakin, onu takip eden 2 lig maçını kazanarak 98 puanla 2. senemde şampiyonluğumu ilan ettim. (juventus 95 puan almıştı..). milan şampiyondu ama son bir finali kalmıştı.
uefa finali'ne de hızlı başladım. stoperim antonio rudiger ile öne geçtim fakat 78. dakikaya kadar önde götürdüğüm maç remy'nin bana attığı golüyle uzatmaya gitti. 99. dakikada ise eden hazard'ın golü hayallerimi yıktı ve finali kaybettim. 3 kupanın 1'ini almıştım. (3'ün 1'i :( ). şampiyon olmanın verdiği moralle yaz transfer sezonuna girdim. bu arada şampiyon olduğum bu sezonla ilgili enteresan bir bilgi de paylaşayım. ligde sadece 2 mağlubiyet aldım ve 2 mağlubiyet de beni içeride-dışarıda yenen cagliari'ye karşıydı. hayat cidden garip. insan gider juve'ye inter'e roma'ya falan yenilir değil mi?
sezona sürpriz bir hamleyle juventus'la sözleşmesi biten andrea pirlo'yla 1 sene kontrat imzaladım. 800k'ya bana büyük katkı sağlayacak 18'lik sergio diaz'ı aldım. yaşlanan kaleye 8 milyon euro'ya alman file bekçisi timo horn'u aldım. 8.5 milyon'a orta sahaya yine bir alman panzeri genç joshua kimmich'i aldım. 9 milyon euro'yu basıp ilk senemden beri çözemediğim sol bek sorununu domenico criscito ile çözdüm. kanat rotasyonuna bir türlü adam bulamadım ve paraya kıyıp 30 milyon'a gerard deulofeu'yu renklerime bağladım. yine kiradan dönen çöpler ve takımda misyonunu tamamlayan oyunculardan 20 milyon euro gibi bir gelir elde ettim.
2016-2017 sezonuna girdiğimde gerçekten çok beğendiğim bir kadrom oluştu. 23 kişilik kadroda 1 tane bile sevmediğim ve göndermek isteyeceğim adam yoktu. herkesin iyi bir yedeği vardı. sezon genelinde ilk 11'im yine önceki sene kurduğum iskelete benzeyen (4-3-3) kalede: timo horn defansta mattia de sciglio, adil rami, antonio rudiger, domenico criscito orta sahada andrea pirlo, joshua kimmich, geoffrey kondogbia, kanatlarda yine andriy yarmolenkove giacomo bonaventurave forvette yine alexandre lacazette
sezon başı uzatmalar dahil muhteşem bir maçta juventus'u 6-5 yenerek super kupaya uzandım. artık ligde juventus'u hegamonyası son erdiğinin kanıtıydı bu maç. şampiyonlar ligi'nde çok ironik bir gruba düştüm.. atletico madrid , benfica ve vittoria plzenvardı. galatasaray'ımıza nazire yaparcasına gruptan hiç zorlanmadan 13 puanla lider çıktım. ligde gümbür gümbür gitmeye devam ederken italya kupası çeyrek finalinde bir kaza yaşadım ve napoliye elendim.
şampiyonlar ligi'nin geri kalan serüveni gerçekten çok enteresandı lütfen dikkatle okuyun. ilk turunda önceki senenin hüsran grubunda eşleştiğim schalke 04'ü içeride dışarıda yenerek eledim. çeyrek final'de adeta sinir bozarcasına önceki senenin hüsran grubundaki bir diğer takım manchester city'i ilk maçta deplasmanda 2-1 yenilsem de evimde 3-1 kazanarak yarı finalde eledim. yarı finalde yine sinirlerimi yıpratırcasına önceki senenin hüsran uefa finalinde yenildiğim chelsea ile eşleştim. içeride dışarıda koyarak finale adımı yazdırdım. bu sırada ligde o kadar rahat gidiyordum ki puan farkı juventus'la açılmıştı ve bu sayede şampiyonlar ligine güzel konsantre olabiliyordu takımım.
2. tur yolunda ardı ardına intikamlarımı alarak finale kadar gelmiştim ve finalist rakibimi bekliyordum. diğer yarı finalistler real madridve yakından tanıdığım juventus'tu. şaşırtıcı bir şekilde juve karşıma çıktı. şampiyonlar ligi finali 3 haziran'daydı ve ben bu maçtan neredeyse 1 ay önce 2 sene üstüste olacak şampiyonluğumu ilan etmiştim. ligin skor yükünü çeken kahramanlarım benim adıma giacomo bonaventura, alexandre lacazette, andriy yarmolenko ve yaşına inatla üst düzey top oynayan, yeri geldiğinde dinlendirdiğim ama ne zaman oynatsam iyi performans gösteren başbakan andrea pirloydu.
final maçına çıktım. kadromda maalesef sakatlığı henüz düzelmemiş geoffrey kondogbiayer almayacaktı. kalede: timo horn defansta mattia de sciglio, adil rami, antonio rudiger, domenico criscito orta sahada andrea pirlo, joshua kimmich, lucas silva, kanatlarda yine andriy yarmolenkove giacomo bonaventurave forvette yine alexandre lacazette ile maça çıktım. andrea pirlobir duran top organizasyonunda ortayı açtı ve yine bir önceki senenin hüsran finalinde olduğu gibi 18. dakikada ve yine önceki senenin hüsran finalinde olduğu gibi antonio rudiger'in attığı golle 1-0 öne geçtim. maçın geri kalanı kıran kırana geçti. çok ortadaydı ve juventus fierro ile beraberliği yakaladı. 80. dakikada joshua kimmich yerine taze kan olacak nigel de jong'u soktum. o maça kadar cristiano ronaldo ile aynı gol sayısına sahip olan 9 şampiyonlar ligi maçında 12 gol atmış alexandre lacazette finalde ruh gibiydi. kötü oynuyordu ve 90 dakika bitmek üzereyken onu oyundan almaya kıyamıyordum. onun yerine oyundan andriy yarmolenko'yu alıp yerine genç sergio diaz'ı soktum. onu forvete alıp alexandre lacazette'i sağ kanada çektim. maç uzatmalara gitti. uzatmalar temposuz geçiyordu. derken oyundan 2. sarıdan arturo vidal atıldı. 10 dakika sonra oyuna sonradan soktuğum nigel de jong'un arapasında sağ kanattan ceza sahasına giren alexandre lacazette asamoah tarafından hayvanca yere indirildi ve hakem 74 bin italyan'ın önünde tereddütsüz penaltıyı çaldı. dakikalar 120+1'i gösteriyordu. topun başına normalde penaltıcım olmayan alexandre lacazette geçti ve net bir vuruşla çatala lamba gibi astı. 13 golle gol krallığını ilan etmişti ama aynı zamanda milan'a şampiyonlar ligi kupasını getirmişti.
3. sezonum sona erdiğinde; kötü kadroyla ama büyük isimle başlayan milan'la 2 şampiyonluk 1 şampiyonlar ligi ve 1 adet italya süper kupası kazandıktan sonra oyunu bırakmaya karar verdim. başta da dediğim gibi şu ana kadar aldığım en güçlü takım galatasaray'dı fm tarihim boyunca ve bu seneye eski günlerini arayan milan'la veda etmek istedim ve bunca senedir oynadığım kariyerler arasında en keyifli olanlardan biriydi. bir daha böyle bir şey yapmam ve yine ingiltere, almanya, türkiye alt ligleri kovalamaya devam ederim ama milan'dan o kadar keyif aldım ki bu upuzun yazıyı yazmak çok içimden geldi, yazarken de ayrı keyif aldım. umarım okuyanlar keyif almıştır.
edit: düzeltmeler
ilk sezon olan 2014-2015'te öyle kalabalık bir kadro vardı ki, kimseyi gönderemiyordum ve bu karambol içerisinde transfer yapmayıp (sadece 1 milyona potansiyeline inandığım stoper jesus vallejo'yu aldım), bu sezon takımı güzelce değerlendirip sene sonu büyük bir çöp ayıklama operasyonuna girmeye karar verdim. kadroda gerçekten çok gereksiz oyuncular ve yaşı ve zamanı geçmiş adamlar vardı. (essien, muntari, pazzini) ilk 11'imi kalede diego lopez defansta mattia de sciglio, adil rami, alex, pablo armero ortasahada nigel de jong, andrea poli, giacomo bonaventura, keisuke honda, jeremy menez, forvette mattia destro olarak kurmuştum. rotasyon oyucuları stephan el sharraway, philippe mexes, alessio cerci ve ricardo montolivo oluyordu.
4-2-3-1 taktiğiyle lige istikrarsız bir başlangıç yaptım. neredeyse ocak ayına kadar böyle oynadım takımın alışmasını bekledim ama özellikle keisuke honda'dan arasıra sıkıştırdığı frikikler dışında verim alamıyordum. radikal bir kararla 4-4-2 taktiğine döndüm. forvette mattia destro'nun yanında değişmeli stephan el sharraway veya alessio cerci kullanıyordum. bu tercih işleri değiştirdi ve büyük bir yükselişe geçtim. ligdeki büyük dev juventus'u tabi ki durdurmak mümkün değildi. içeride dışarıda beni yendiler ve 100 puanla şampiyon oldular. en yakın takipçisi milan (ben) 76 puanla 2. oldum. ligde en etkili oyuncularım 14 gol 13 asistle giacomo bonaventura ve 11 gol 13 asistle jeremy menez'di.
yaz transfer döneminde çok keyifli bir temizlik operasyonuna girdim. yüklü maaş alan ve yetersiz oyuncuları satarak klübe 60 milyon euro gelir ve hesaplamadığım bir maaş bütçesi rahatlığı getirdim. keisuke honda'yı tereddütsüz 7 milyona sattım. stephan el sharraway 30 milyon euroya chelsea'nin yolunu tuttu.
klübün finansal olarak rahatlamasıyla transfer olayına girdim. kiralık forvetim mattia destro ligde 13 gol attı ve pek memnun değildim. daha iyisini almak için onu klübüne geri gönderdim ve 15 milyona alexandre lacazette'i getirdim. yedeğine simone zaza'yı aldım 4'e. 20 milyon euro'ya geoffrey kondogbia, 13 milyona andriy yarmolenko, 12 milyon euro'ya stoper antonio rudiger, 4 milyon euro'ya real'den lucas silva, 4 milyon euro'ya genç regen stoper dellanoy ve çok kötü transferim ispanyol sol bek alberto de la bellageldi. 70 milyon civarı bir harcama yapmıştım 60 milyonluk gelirin yanına.
2015-2016 sezonunda kadromu hemen 4-3-3'e çevirdim. kalede yine diego lopez defansta mattia de sciglio, adil rami, antonio rudiger(alex'i tabi kesti) , pablo armero(de la bella patates çıkınca yedek kaldı genelde)- ortasaham lucas silva, geoffrey kondogbia, nigel de jong, kanatlarda andriy yarmolenko(aslında menez'in yedeği olarak düşünmüştüm ama dişiyle tırnağıyla formayı kaptı.), giacomo bonaventurave forvette alexandre lacazette olacaktı. bu kadroya önceki seneden yedekten poli, alex, menez ve yeni transfer zaza gibi isimler epey katkı verdi.
iyi bir başlangıçla ligde harika gitsem de şampiyonlar ligi'nde manchester city , schalke 04, kopenhag'lı grupta sadece 5 puan alarak 3. bitirdim ve uefa'ya gittim. uefa'da gerçekten çok enteresan bir serüven yaşadım. spartak moskova'yla eşleştim. evimde 3-0 kaybettiğim maçın rövanşında 3-0 aldım ve maçı uzatıp penaltılarda moskova ekibini eledim. 2. turda bu sefer bir başka rus zenit'le eşleştim. yine evimde kazanamayıp 0-0 berabere kaldım ve rövanşta flaş bir skorla 5-0 yenip koca bir ulusu 2 uefa eşleşmesinde ağlatmayı başardım. çeyrek finalde hamburg'u bu sefer evimde yenebilmeyi başardım 2-0 ve rövanşta deplasmanda 2-1 kaybetmeme rağmen yarı finale adımı yazdırdım. yarı finalde monaco'ya da hamburg'a benzer bir tarifeyle bye bye dedim. (2-1, 2-0). finalde rakibim chelsea'ydi. tüm bunlarına yanında juventus'la bir maçım vardır ki kendi evimde unutamam. tam kafa kafaya gidiyorduk ve o maça heyecanlı çıkmıştım. maça hızlı başladım ve giacomo bonaventura'nın 4. dakikada attığı golle 1-0 öne geçtim. o golden sonra ataklarımı sıklaştırdım ve gol üstüne gol kaçırdım juve'nin kalesinde. gol kaçırdıkça iyice strese giriyordum çünkü juve 1 kere de gelse atardı. ben kaçırdıkça çıldırdım, juve nadiren geldikçe ecel terleri döktüm ve büyük stresle o maçı kazandım. ilk defa juve'yi yenmiştim ve bu bir şeylerin habercisi gibiydi.
mayıs ayının 1'ine girdiğimde juventus'la italya kupası finaline çıkıyordum. hala şampiyonlukta çok önemli bir iddiam vardı ve uefa kupası finali de oynayacaktım. 3 kupayı da alabilirdim, veya bir kaç gün içerisinde hepsinden olabilirdim. italya kupası finalinde juve'ye 2-1 boyun eğdim. lakin, onu takip eden 2 lig maçını kazanarak 98 puanla 2. senemde şampiyonluğumu ilan ettim. (juventus 95 puan almıştı..). milan şampiyondu ama son bir finali kalmıştı.
uefa finali'ne de hızlı başladım. stoperim antonio rudiger ile öne geçtim fakat 78. dakikaya kadar önde götürdüğüm maç remy'nin bana attığı golüyle uzatmaya gitti. 99. dakikada ise eden hazard'ın golü hayallerimi yıktı ve finali kaybettim. 3 kupanın 1'ini almıştım. (3'ün 1'i :( ). şampiyon olmanın verdiği moralle yaz transfer sezonuna girdim. bu arada şampiyon olduğum bu sezonla ilgili enteresan bir bilgi de paylaşayım. ligde sadece 2 mağlubiyet aldım ve 2 mağlubiyet de beni içeride-dışarıda yenen cagliari'ye karşıydı. hayat cidden garip. insan gider juve'ye inter'e roma'ya falan yenilir değil mi?
sezona sürpriz bir hamleyle juventus'la sözleşmesi biten andrea pirlo'yla 1 sene kontrat imzaladım. 800k'ya bana büyük katkı sağlayacak 18'lik sergio diaz'ı aldım. yaşlanan kaleye 8 milyon euro'ya alman file bekçisi timo horn'u aldım. 8.5 milyon'a orta sahaya yine bir alman panzeri genç joshua kimmich'i aldım. 9 milyon euro'yu basıp ilk senemden beri çözemediğim sol bek sorununu domenico criscito ile çözdüm. kanat rotasyonuna bir türlü adam bulamadım ve paraya kıyıp 30 milyon'a gerard deulofeu'yu renklerime bağladım. yine kiradan dönen çöpler ve takımda misyonunu tamamlayan oyunculardan 20 milyon euro gibi bir gelir elde ettim.
2016-2017 sezonuna girdiğimde gerçekten çok beğendiğim bir kadrom oluştu. 23 kişilik kadroda 1 tane bile sevmediğim ve göndermek isteyeceğim adam yoktu. herkesin iyi bir yedeği vardı. sezon genelinde ilk 11'im yine önceki sene kurduğum iskelete benzeyen (4-3-3) kalede: timo horn defansta mattia de sciglio, adil rami, antonio rudiger, domenico criscito orta sahada andrea pirlo, joshua kimmich, geoffrey kondogbia, kanatlarda yine andriy yarmolenkove giacomo bonaventurave forvette yine alexandre lacazette
sezon başı uzatmalar dahil muhteşem bir maçta juventus'u 6-5 yenerek super kupaya uzandım. artık ligde juventus'u hegamonyası son erdiğinin kanıtıydı bu maç. şampiyonlar ligi'nde çok ironik bir gruba düştüm.. atletico madrid , benfica ve vittoria plzenvardı. galatasaray'ımıza nazire yaparcasına gruptan hiç zorlanmadan 13 puanla lider çıktım. ligde gümbür gümbür gitmeye devam ederken italya kupası çeyrek finalinde bir kaza yaşadım ve napoliye elendim.
şampiyonlar ligi'nin geri kalan serüveni gerçekten çok enteresandı lütfen dikkatle okuyun. ilk turunda önceki senenin hüsran grubunda eşleştiğim schalke 04'ü içeride dışarıda yenerek eledim. çeyrek final'de adeta sinir bozarcasına önceki senenin hüsran grubundaki bir diğer takım manchester city'i ilk maçta deplasmanda 2-1 yenilsem de evimde 3-1 kazanarak yarı finalde eledim. yarı finalde yine sinirlerimi yıpratırcasına önceki senenin hüsran uefa finalinde yenildiğim chelsea ile eşleştim. içeride dışarıda koyarak finale adımı yazdırdım. bu sırada ligde o kadar rahat gidiyordum ki puan farkı juventus'la açılmıştı ve bu sayede şampiyonlar ligine güzel konsantre olabiliyordu takımım.
2. tur yolunda ardı ardına intikamlarımı alarak finale kadar gelmiştim ve finalist rakibimi bekliyordum. diğer yarı finalistler real madridve yakından tanıdığım juventus'tu. şaşırtıcı bir şekilde juve karşıma çıktı. şampiyonlar ligi finali 3 haziran'daydı ve ben bu maçtan neredeyse 1 ay önce 2 sene üstüste olacak şampiyonluğumu ilan etmiştim. ligin skor yükünü çeken kahramanlarım benim adıma giacomo bonaventura, alexandre lacazette, andriy yarmolenko ve yaşına inatla üst düzey top oynayan, yeri geldiğinde dinlendirdiğim ama ne zaman oynatsam iyi performans gösteren başbakan andrea pirloydu.
final maçına çıktım. kadromda maalesef sakatlığı henüz düzelmemiş geoffrey kondogbiayer almayacaktı. kalede: timo horn defansta mattia de sciglio, adil rami, antonio rudiger, domenico criscito orta sahada andrea pirlo, joshua kimmich, lucas silva, kanatlarda yine andriy yarmolenkove giacomo bonaventurave forvette yine alexandre lacazette ile maça çıktım. andrea pirlobir duran top organizasyonunda ortayı açtı ve yine bir önceki senenin hüsran finalinde olduğu gibi 18. dakikada ve yine önceki senenin hüsran finalinde olduğu gibi antonio rudiger'in attığı golle 1-0 öne geçtim. maçın geri kalanı kıran kırana geçti. çok ortadaydı ve juventus fierro ile beraberliği yakaladı. 80. dakikada joshua kimmich yerine taze kan olacak nigel de jong'u soktum. o maça kadar cristiano ronaldo ile aynı gol sayısına sahip olan 9 şampiyonlar ligi maçında 12 gol atmış alexandre lacazette finalde ruh gibiydi. kötü oynuyordu ve 90 dakika bitmek üzereyken onu oyundan almaya kıyamıyordum. onun yerine oyundan andriy yarmolenko'yu alıp yerine genç sergio diaz'ı soktum. onu forvete alıp alexandre lacazette'i sağ kanada çektim. maç uzatmalara gitti. uzatmalar temposuz geçiyordu. derken oyundan 2. sarıdan arturo vidal atıldı. 10 dakika sonra oyuna sonradan soktuğum nigel de jong'un arapasında sağ kanattan ceza sahasına giren alexandre lacazette asamoah tarafından hayvanca yere indirildi ve hakem 74 bin italyan'ın önünde tereddütsüz penaltıyı çaldı. dakikalar 120+1'i gösteriyordu. topun başına normalde penaltıcım olmayan alexandre lacazette geçti ve net bir vuruşla çatala lamba gibi astı. 13 golle gol krallığını ilan etmişti ama aynı zamanda milan'a şampiyonlar ligi kupasını getirmişti.
3. sezonum sona erdiğinde; kötü kadroyla ama büyük isimle başlayan milan'la 2 şampiyonluk 1 şampiyonlar ligi ve 1 adet italya süper kupası kazandıktan sonra oyunu bırakmaya karar verdim. başta da dediğim gibi şu ana kadar aldığım en güçlü takım galatasaray'dı fm tarihim boyunca ve bu seneye eski günlerini arayan milan'la veda etmek istedim ve bunca senedir oynadığım kariyerler arasında en keyifli olanlardan biriydi. bir daha böyle bir şey yapmam ve yine ingiltere, almanya, türkiye alt ligleri kovalamaya devam ederim ama milan'dan o kadar keyif aldım ki bu upuzun yazıyı yazmak çok içimden geldi, yazarken de ayrı keyif aldım. umarım okuyanlar keyif almıştır.
edit: düzeltmeler