1635
öncelikle abdürrahim abi diyeceğim çünkü davranışlarının hiç birisinde sahte bir ifade olduğunu düşünmüyorum. bu abimizle ilgili çok ilginç bir anım var.
seneyi tam olarak hatırlayamıyorum bir yaz günü rize'deyken* babam "seni birisiyle tanıştıracağım" deyip park gibi bir açık bahçeye götürdü. orada ilk dikkatimi çeken abdürrahim abi değil mesut yılmaz oldu. abdürrahim abi sürekli kendisine başbakanım diyordu. neyse babam beni abdürrahim abiyle tanıştırmaya götürdü. inanılmaz sıcakkanlı bir insan olduğunu o an bana sıkı sıkı sarılırken anladım. abdürrahim abi elimden tutup mesut yılmaz'ın yanına götürdü ve orada "hangi takımlısın delikanlı ?" diye sordu. ben onun koyu galatasaraylı olduğunu bildiğim için "galatasaray" gibi küçük masumane bir cevap verdim. işte o an ne olacağını tahmin bile edemezdim. elimden tuttu ve kulağıma eğilip "bir yere kaybolma arabamda galatasaray forması olacak. sana bir tane hediye edeceğim" dedi, hani uefa kupasını aldığımızda milyonlarca insanın o sevinci varya sanki havalarda uçuyordum, sanki o günleri tekrar yaşıyordum. ne de olsa galatasaray ile ilgiliydi, sarı ile kırmızının yan yana olduğu bir şey.. bir günde hem dünyanın en mutlu insanı olunup hem de en büyük hayal kırıklığı yaşanır mı demeyin çünkü yaşadım. arabasının yanına gidip bagajı açtığında sadece boş gsstore poşetleri vardı. bana dönüp "hiç kalmamış" dediği an dünyaların başıma yıkıldığını daha dün gibi hatırlıyorum..
sonucu ne olursa olsun bana o yarım saatte ki heyecanı yaşattı ya o yarım saati hayatımdaki çoğu ana değişmeyeceğimi adım gibi biliyorum. ve eminim ki abdürrahim abinin hiçbir davranışı göstermelik olamaz olmamalı, çünkü gerçek anlamda hayatı galatasaray olan bir insan neyi, ne için, kime göstermek istesin?
bazı açıklamaları gerçek anlamda siz ne derseniz, saflık mıdır, cahillik midir, enteresan bir şekilde kulübe zarar veriyor ama sanki o olduğunda florya'da her şey güllük gülistanlık oluyor.
seneyi tam olarak hatırlayamıyorum bir yaz günü rize'deyken* babam "seni birisiyle tanıştıracağım" deyip park gibi bir açık bahçeye götürdü. orada ilk dikkatimi çeken abdürrahim abi değil mesut yılmaz oldu. abdürrahim abi sürekli kendisine başbakanım diyordu. neyse babam beni abdürrahim abiyle tanıştırmaya götürdü. inanılmaz sıcakkanlı bir insan olduğunu o an bana sıkı sıkı sarılırken anladım. abdürrahim abi elimden tutup mesut yılmaz'ın yanına götürdü ve orada "hangi takımlısın delikanlı ?" diye sordu. ben onun koyu galatasaraylı olduğunu bildiğim için "galatasaray" gibi küçük masumane bir cevap verdim. işte o an ne olacağını tahmin bile edemezdim. elimden tuttu ve kulağıma eğilip "bir yere kaybolma arabamda galatasaray forması olacak. sana bir tane hediye edeceğim" dedi, hani uefa kupasını aldığımızda milyonlarca insanın o sevinci varya sanki havalarda uçuyordum, sanki o günleri tekrar yaşıyordum. ne de olsa galatasaray ile ilgiliydi, sarı ile kırmızının yan yana olduğu bir şey.. bir günde hem dünyanın en mutlu insanı olunup hem de en büyük hayal kırıklığı yaşanır mı demeyin çünkü yaşadım. arabasının yanına gidip bagajı açtığında sadece boş gsstore poşetleri vardı. bana dönüp "hiç kalmamış" dediği an dünyaların başıma yıkıldığını daha dün gibi hatırlıyorum..
sonucu ne olursa olsun bana o yarım saatte ki heyecanı yaşattı ya o yarım saati hayatımdaki çoğu ana değişmeyeceğimi adım gibi biliyorum. ve eminim ki abdürrahim abinin hiçbir davranışı göstermelik olamaz olmamalı, çünkü gerçek anlamda hayatı galatasaray olan bir insan neyi, ne için, kime göstermek istesin?
bazı açıklamaları gerçek anlamda siz ne derseniz, saflık mıdır, cahillik midir, enteresan bir şekilde kulübe zarar veriyor ama sanki o olduğunda florya'da her şey güllük gülistanlık oluyor.