24
bu coğrafyanın en büyük sorunu eylemsel tutarsızlıktır. bu olguyu attığınız her adımda ve çevrenize her baktığınızda görebilirsiniz. bu bir hastalık gibidir ve bütün "hastalıkları" tetikler ve tehlikeli bir boyuta ulaşınca tüm düşüncelerinizi yok eder. bunun sebebi eylemlerin ilk başladığı yer olan aile kavramından kaynaklanır. aile yaşadığı ve doğru olduğuna inandığı yanlışları çocuğuna doğduğu andan itibaren aşılar. bu yüzden eylemsel tutarsızlık çocuğun dünyadan geldiği andan itibaren başlar. ana rahminden "hayırlı evlat" olarak çıkan çocuk yıllar geçtikçe yaşadığı çevre ve dönemin etkisiyle bir "canavara" dönüşür. kararlarına güvenemeyecek, bireysel olarak gelişmediği ya da gelişse bile kendine güvenmediği için toplumca "bilindik" çevrelere takılmaya başlar. ve insanlığın sonu böyle gelir.
madımak'da, maraş'da, gazi mahallesinde genetiğine işlenmiş olan "can yakma" kodu sahip bir babanın çocuğu popülarizm kavramıyla beraber genetiğinin gereğini yapar ve gider doğru haberi yapan ve işi habercilik olan gazeteyi basar. karnı acıktığında ve parası olmadığında gidip yemek yiyebildiği dükkana saldırır. okulda yaptığı ilk eylem olan "okuma ve yazmayı öğrenmenin" ana materyali olan kitabı satan adamın dükkanını yakar. 5000 kişi toplanan grubun 300-400 kişisi tek başına bir kadına saldırmaya kalkar. saldırmayan diğer kişiler ya yetişememiştir ya da uykusu gelip eve gitmiştir. muhakkak böyle olmuştur çünkü hiçbir şey bu insanları popülarizm ve anlık çoğunluk eylemlerinden vazgeçiremez. kendisi dışında. zaten devreye kendi ihtiyaçlarımız devreye girince vatansever olmayı beceremiyoruz. bu da eylemlerimizi daha tutarsız hale getirmekten başka bir işe yaramıyor. mesela bu tarz eylemlerde olan birine sorsan neden katliam istiyordur diye cevabını bilmiyordur. ya da yıllarca kendi gibi olanların neden alevileri, kürtleri, ermenileri, rumları ve tüm zulüm gören halkları sevmediğini ve zarar verdiğini sorsan onun cevabını da bilmiyordur ve soruyu sorduğun an gelecek cevap ise "onun da kürt arkadaşları var" halbuki yok. o da biliyor ama 400 kişilik amfide hiç konuşmadığı ama aynı derse girdiği kürt çocukla arkadaş olacak kadar da insanları seviyor kendisi. ee senin "kürt arkadaşların var" ve senin "kürt arkadaşların" bunları yapmazken sen niye savaşın olduğu bölgeye değilde sokaklara çıkıp "arkadaşının arkadaşını, uzaktan akrabasını ya da tanıdığı" olana zarar veriyorsun diye sorarsan onun da cevabını bilmiyor. çünkü öyle alışmış ve bilmek istemiyor. korkuyor bilmekten. faşizm çocukluktan beri hafif hafif damarlarına işlemiş ve onu yukarıda da dediğim gibi minik bir canavara dönüştürmüş ve işin en komik tarafı da o kişi aslında tam olarak hissettiği gibi "saf" bir ırka sahip değil çünkü binlerce yıllık insanlık tarihi boyunca karışmamış, kırmalaşmamış kavim yok. saf bir ırka sahip olduğunu düşünürken 5 nesil önceki ailesi aslında o ırka ait bile değil. ve o bunu bilse kendinden nefret edecek kadar "saflaşmış".
yukarıda yazdıklarımın öznesini değiştirerek saldıran diğer taraf içinde söyleyebiliriz. o da yıllarca gördüğü insanların etkisiyle, okuduğu ve savunduğu barışa zıt eylemler içinde bulunup zorunluluktan sistemin içine giren ve sistemin en suçsuz en masum bireylerini öldürerek kendi eylemleriyle çelişiyor, vicdanıyla çelişiyor, yıllarca süregelen çıkmazı devam ettirmeyi kendine görev biliyor ve döngüyü devam ettiriyor. olay etki tepki meselesinden çıkıyor ve tarih bilimi yine hepimizin yüzünü kızartıyor. ve öldürdüğü masum insanlar içinde kendi insanından da var ama sistem onu da minik birer canavara dönüştürüyor. eylemlerini sorgulayamacak kadar da körelmiş ve bunu düzeltmek istemiyor.
yaşananlardan sonra ise olan masum insanlara oluyor. artık bu cümlelerin içine halkları katamayız çünkü halklar da artık hem kendini hem başkasını sevmiyor. yaşananlar tüm toplumları kendinden ve çevresinden nefret ettirecek kadar pis bir düzeye getirdi. sokağa adımımı attığımda herhangi birinin kimliğimdeki "diyarbakır" yazısına bakıp diyarbakırlı olduğum için bana saldırmayacağının garantisi yok. kürt'e benzediği için dövülen burdur'lu çocuk gibi. insanlar daha da acı çekecek, daha da yalnızlaşacak ve herkes bir şey yapmaya zorlanacak. bunu değiştirmenin ya da düzeltmenin imkanı yok çünkü "acı verme" kavramı o insanların genetiğine işlenmiş. bir insanın genetiğine en fazla modifikasyon yapabilirsin ki o da çevre faktörleriyle tekrar eskisine ve hatta eskisinden beter bir hale dönüşecektir.
son olarak "herkesin her şeyi bildiği ve herkesin taraf olduğu bu modern dönemde" görüşleri size yargılaşmış gibi gelen insanlar kesinlikle faşistdir. hatta ve hatta şiddetle karşısındakinin görüşlerini değiştirmeye çalışan insanlar ise süper boy faşistdir. ve onların görüşleri 1 lirayla büyür, dimi ?
madımak'da, maraş'da, gazi mahallesinde genetiğine işlenmiş olan "can yakma" kodu sahip bir babanın çocuğu popülarizm kavramıyla beraber genetiğinin gereğini yapar ve gider doğru haberi yapan ve işi habercilik olan gazeteyi basar. karnı acıktığında ve parası olmadığında gidip yemek yiyebildiği dükkana saldırır. okulda yaptığı ilk eylem olan "okuma ve yazmayı öğrenmenin" ana materyali olan kitabı satan adamın dükkanını yakar. 5000 kişi toplanan grubun 300-400 kişisi tek başına bir kadına saldırmaya kalkar. saldırmayan diğer kişiler ya yetişememiştir ya da uykusu gelip eve gitmiştir. muhakkak böyle olmuştur çünkü hiçbir şey bu insanları popülarizm ve anlık çoğunluk eylemlerinden vazgeçiremez. kendisi dışında. zaten devreye kendi ihtiyaçlarımız devreye girince vatansever olmayı beceremiyoruz. bu da eylemlerimizi daha tutarsız hale getirmekten başka bir işe yaramıyor. mesela bu tarz eylemlerde olan birine sorsan neden katliam istiyordur diye cevabını bilmiyordur. ya da yıllarca kendi gibi olanların neden alevileri, kürtleri, ermenileri, rumları ve tüm zulüm gören halkları sevmediğini ve zarar verdiğini sorsan onun cevabını da bilmiyordur ve soruyu sorduğun an gelecek cevap ise "onun da kürt arkadaşları var" halbuki yok. o da biliyor ama 400 kişilik amfide hiç konuşmadığı ama aynı derse girdiği kürt çocukla arkadaş olacak kadar da insanları seviyor kendisi. ee senin "kürt arkadaşların var" ve senin "kürt arkadaşların" bunları yapmazken sen niye savaşın olduğu bölgeye değilde sokaklara çıkıp "arkadaşının arkadaşını, uzaktan akrabasını ya da tanıdığı" olana zarar veriyorsun diye sorarsan onun da cevabını bilmiyor. çünkü öyle alışmış ve bilmek istemiyor. korkuyor bilmekten. faşizm çocukluktan beri hafif hafif damarlarına işlemiş ve onu yukarıda da dediğim gibi minik bir canavara dönüştürmüş ve işin en komik tarafı da o kişi aslında tam olarak hissettiği gibi "saf" bir ırka sahip değil çünkü binlerce yıllık insanlık tarihi boyunca karışmamış, kırmalaşmamış kavim yok. saf bir ırka sahip olduğunu düşünürken 5 nesil önceki ailesi aslında o ırka ait bile değil. ve o bunu bilse kendinden nefret edecek kadar "saflaşmış".
yukarıda yazdıklarımın öznesini değiştirerek saldıran diğer taraf içinde söyleyebiliriz. o da yıllarca gördüğü insanların etkisiyle, okuduğu ve savunduğu barışa zıt eylemler içinde bulunup zorunluluktan sistemin içine giren ve sistemin en suçsuz en masum bireylerini öldürerek kendi eylemleriyle çelişiyor, vicdanıyla çelişiyor, yıllarca süregelen çıkmazı devam ettirmeyi kendine görev biliyor ve döngüyü devam ettiriyor. olay etki tepki meselesinden çıkıyor ve tarih bilimi yine hepimizin yüzünü kızartıyor. ve öldürdüğü masum insanlar içinde kendi insanından da var ama sistem onu da minik birer canavara dönüştürüyor. eylemlerini sorgulayamacak kadar da körelmiş ve bunu düzeltmek istemiyor.
yaşananlardan sonra ise olan masum insanlara oluyor. artık bu cümlelerin içine halkları katamayız çünkü halklar da artık hem kendini hem başkasını sevmiyor. yaşananlar tüm toplumları kendinden ve çevresinden nefret ettirecek kadar pis bir düzeye getirdi. sokağa adımımı attığımda herhangi birinin kimliğimdeki "diyarbakır" yazısına bakıp diyarbakırlı olduğum için bana saldırmayacağının garantisi yok. kürt'e benzediği için dövülen burdur'lu çocuk gibi. insanlar daha da acı çekecek, daha da yalnızlaşacak ve herkes bir şey yapmaya zorlanacak. bunu değiştirmenin ya da düzeltmenin imkanı yok çünkü "acı verme" kavramı o insanların genetiğine işlenmiş. bir insanın genetiğine en fazla modifikasyon yapabilirsin ki o da çevre faktörleriyle tekrar eskisine ve hatta eskisinden beter bir hale dönüşecektir.
son olarak "herkesin her şeyi bildiği ve herkesin taraf olduğu bu modern dönemde" görüşleri size yargılaşmış gibi gelen insanlar kesinlikle faşistdir. hatta ve hatta şiddetle karşısındakinin görüşlerini değiştirmeye çalışan insanlar ise süper boy faşistdir. ve onların görüşleri 1 lirayla büyür, dimi ?