7
başarı kelimesinin mükafatı kupaysa fazlasıyla gerçekleştirmiş ve en başarılı türk antrenör ünvanını çoktan kazanmıştır.
lakin, spor kültüründen zerre nasibini almayan bir toplum içinde sadece gelen başarılardan sonra birkaç gün gazetelerin sayfa boş kalmasın mantığıyla yer verdiği için sevgili basınımız!!! yüzünden hak ettiği değeri maalesef veremiyoruz kendisine. medya, takipçisinin önüne ne koyarsa onu tüketen bir toplum durumundayız çünkü. arz talep meselesi bizde ne yazık ki ters işliyor; biz birşeyleri talep etmeliyiz ki medya da bu yönde talep olduğunun farkına varıp arzı o yöne çekmeli.
yurtdışında yaşanan sportif olaylar sonrasında el alemin basını didik didik araştırdığı için, müthiş sporcu hikayeleri bulmakta; bizim basınımız da utanmadan sayfalarında bunlara yer vermekte, çocukluktan itibaren okula koşarak gitmiş, bak işte şimdi de dünya şampiyonu atlet olmuş vs vs şeklinde allayıp pullamakta meraklıdırlar. tamam, hollywood tarafından kimi zaman filme bile alınan bu tür hikayeler sporun amacı, güzelliği adına müthiş hikayelerdir ancak; sedat hoca ve aslanları yıllardır imkansızlıklar içerisinde mucizelere imza atmakta medyada bir allahın kulu da çıkıp hocasından oyuncusuna her birinin bambaşka bir hikayesi olan bu insanlara yer vermemekteler.
iş dönüp dolaşıp olimpiyatlar ya da dünya atletizm şampiyonaları gibi organizasyonda ülkece alınan hezimetlerden sonra göstermelik, program olsun da yayın akışına alternatif branş koymuş olalım mantığıyla hareket eden spor kanalları gözlerinin önündeki tarih yazan insanları yoksaymakta. halen daha mustafa denizli mi fatih terim mi kıyaslamalarını yapmaya devam edin siz. benim gözümde domuz gibisiniz; kendi pisliğinizde eşeleniyorsunuz.
bu sistemin değişmesinde hiçbirşey yapmayan bizlere de tek söz kalıyor; bu ayıp hepimize yeter.
(bkz: inadına sedat hoca, inadına engelsiz aslanlar)
lakin, spor kültüründen zerre nasibini almayan bir toplum içinde sadece gelen başarılardan sonra birkaç gün gazetelerin sayfa boş kalmasın mantığıyla yer verdiği için sevgili basınımız!!! yüzünden hak ettiği değeri maalesef veremiyoruz kendisine. medya, takipçisinin önüne ne koyarsa onu tüketen bir toplum durumundayız çünkü. arz talep meselesi bizde ne yazık ki ters işliyor; biz birşeyleri talep etmeliyiz ki medya da bu yönde talep olduğunun farkına varıp arzı o yöne çekmeli.
yurtdışında yaşanan sportif olaylar sonrasında el alemin basını didik didik araştırdığı için, müthiş sporcu hikayeleri bulmakta; bizim basınımız da utanmadan sayfalarında bunlara yer vermekte, çocukluktan itibaren okula koşarak gitmiş, bak işte şimdi de dünya şampiyonu atlet olmuş vs vs şeklinde allayıp pullamakta meraklıdırlar. tamam, hollywood tarafından kimi zaman filme bile alınan bu tür hikayeler sporun amacı, güzelliği adına müthiş hikayelerdir ancak; sedat hoca ve aslanları yıllardır imkansızlıklar içerisinde mucizelere imza atmakta medyada bir allahın kulu da çıkıp hocasından oyuncusuna her birinin bambaşka bir hikayesi olan bu insanlara yer vermemekteler.
iş dönüp dolaşıp olimpiyatlar ya da dünya atletizm şampiyonaları gibi organizasyonda ülkece alınan hezimetlerden sonra göstermelik, program olsun da yayın akışına alternatif branş koymuş olalım mantığıyla hareket eden spor kanalları gözlerinin önündeki tarih yazan insanları yoksaymakta. halen daha mustafa denizli mi fatih terim mi kıyaslamalarını yapmaya devam edin siz. benim gözümde domuz gibisiniz; kendi pisliğinizde eşeleniyorsunuz.
bu sistemin değişmesinde hiçbirşey yapmayan bizlere de tek söz kalıyor; bu ayıp hepimize yeter.
(bkz: inadına sedat hoca, inadına engelsiz aslanlar)