3036
türkiye'de yıllarca kulüplere yapılan en büyük eleştirilerden biri transfer politikalarında yaşı büyük oyuncuları tercih etmeleriydi. özellikle bir dönem neredeyse bütün televizyon programları konuyu bir şekilde buna bağlıyordu. zaman geçtikçe bu durum kulüp yöneticileri üzerinde bir baskı oluşturmaya başladı, ardından da genç oyunculara şans verilmeye başlandı.
bu durum hakkında iki örnek vereceğim:
birincisi stoch. twente'deyken geleceği inanılmaz parlak olan bir futbolcuydu. ardından fenerbahçe'ye geldi. bekleneni veremedi, en sonunda yabancı sınırı bahane edilerek gönderildi. twente'de oynadığı futbolla ve kendisine has özellikleriyle ne kadar fazla gelecek vadediyorsa; fenerbahçe'de geçirdiği süre sonunda da aynı noktada kaldı. herhangi bir ilerleme yok, hatta gerileme var. bunda; fenerbahçe'de oynamasının etkisi olduğu kadar türkiye'nin uygun olmayan şartlarında kendini geliştirmeye çalışması da önemli bir etkendi kanımca.
diğer isim bruma. u20 dünya kupası'nın dikkat çeken oyuncularından biriydi, ardından galatasaray'a transfer oldu. hem de çok ciddi bir miktar karşılığında. senelerce ''takımlarımız genç futbolculara yönelsin'' diye yaygara koparan türk medyası; bu kez, bu transfer için harcanan parayı eleştirdi: ''genç bir futbolcuya bu kadar para verilir mi?''
bruma, sakatlanana kadar sınırlı sayıda forma şansı buldu. fatih terim gönderildikten sonra çıkılan ilk maç olan rize karşılaşmasında akıllara kazınacak bir futbol oynadı. ondan önce de real madrid maçında yaklaşık 5-6 madridli'yi ipe dizerek yarattığı bir pozisyon sonrasında tüm stattan alkış aldı. mancini'nin gelişiyle beraber ise formayı unuttu. ardından da o talihsiz sakatlığı yaşadı. sakatlanmadan önce oynadığı futbolla çok fazla şey vadediyordu. sakatlık sonrası ise tam bir facia... ama netice itibariyle; türkiye'ye geldikten sonra gelişim gösteremeyen ve neredeyse geriye giden bir diğer genç oyuncu olarak ''şimdilik'' tarihe geçti.
türkiye malesef oyuncunun kendini geliştirebileceği bir futbol ülkesi değil. futbol ülkesi mi o da tartışılır. özellikle genç bir oyuncunun türkiye'de, türkiye'deki futbol ikliminde kendini geliştirmesi çok zor. bruma'nın her ne kadar sakatlığından kaynaklanan, gelişimini direkt olarak etkileyen özel bir durumu olsa da; başka bir futbol ülkesinde kendi potansiyelini sahaya yansıtıp, bunu daha da ileriye taşıma ihtimalinin 'hala' çok fazla olduğunu düşünüyorum.
fakat bizim önce ne istediğimize karar vermemiz lazım. genç futbolcuya yatırım yaparken belirli riskleri göze alarak bunu gerçekleştirmek mi, yoksa belirli yaşın üstünde, gelişimini tamamlamış oyunculara yönelmek mi?
bu durum hakkında iki örnek vereceğim:
birincisi stoch. twente'deyken geleceği inanılmaz parlak olan bir futbolcuydu. ardından fenerbahçe'ye geldi. bekleneni veremedi, en sonunda yabancı sınırı bahane edilerek gönderildi. twente'de oynadığı futbolla ve kendisine has özellikleriyle ne kadar fazla gelecek vadediyorsa; fenerbahçe'de geçirdiği süre sonunda da aynı noktada kaldı. herhangi bir ilerleme yok, hatta gerileme var. bunda; fenerbahçe'de oynamasının etkisi olduğu kadar türkiye'nin uygun olmayan şartlarında kendini geliştirmeye çalışması da önemli bir etkendi kanımca.
diğer isim bruma. u20 dünya kupası'nın dikkat çeken oyuncularından biriydi, ardından galatasaray'a transfer oldu. hem de çok ciddi bir miktar karşılığında. senelerce ''takımlarımız genç futbolculara yönelsin'' diye yaygara koparan türk medyası; bu kez, bu transfer için harcanan parayı eleştirdi: ''genç bir futbolcuya bu kadar para verilir mi?''
bruma, sakatlanana kadar sınırlı sayıda forma şansı buldu. fatih terim gönderildikten sonra çıkılan ilk maç olan rize karşılaşmasında akıllara kazınacak bir futbol oynadı. ondan önce de real madrid maçında yaklaşık 5-6 madridli'yi ipe dizerek yarattığı bir pozisyon sonrasında tüm stattan alkış aldı. mancini'nin gelişiyle beraber ise formayı unuttu. ardından da o talihsiz sakatlığı yaşadı. sakatlanmadan önce oynadığı futbolla çok fazla şey vadediyordu. sakatlık sonrası ise tam bir facia... ama netice itibariyle; türkiye'ye geldikten sonra gelişim gösteremeyen ve neredeyse geriye giden bir diğer genç oyuncu olarak ''şimdilik'' tarihe geçti.
türkiye malesef oyuncunun kendini geliştirebileceği bir futbol ülkesi değil. futbol ülkesi mi o da tartışılır. özellikle genç bir oyuncunun türkiye'de, türkiye'deki futbol ikliminde kendini geliştirmesi çok zor. bruma'nın her ne kadar sakatlığından kaynaklanan, gelişimini direkt olarak etkileyen özel bir durumu olsa da; başka bir futbol ülkesinde kendi potansiyelini sahaya yansıtıp, bunu daha da ileriye taşıma ihtimalinin 'hala' çok fazla olduğunu düşünüyorum.
fakat bizim önce ne istediğimize karar vermemiz lazım. genç futbolcuya yatırım yaparken belirli riskleri göze alarak bunu gerçekleştirmek mi, yoksa belirli yaşın üstünde, gelişimini tamamlamış oyunculara yönelmek mi?