• 109
    geçmişte bize bakan bakıcı annemizin evinde, bizi galatasaraylı yapan oğluyla, kardeşimle,babamla hep beraber izlediğimiz maçtır.

    o zaman 13 yaşındaydım. biliyordum pek fazla umut olmadığını. takım kazanacak, puanı 83 olacak ve hala şampiyon olamayacak. koyuyordu be. kendi maçımızdan tek bir şüphem yoktu. açtık maçı, ilk devre yetti. fener o zamana kadar hep mutlu etmiş benim arkadaşlarımı. şampiyon iki senedir. bizi 100. yılımızda şampiyonluktan etmiş, o sezon kadıköyde 4 atmış. ben futbol takımındaydım o zamanlar, her maç giyerdim 100. yıl formamı. formayı da annemler uzun bi süre giyeyim diye bir beden büyük almış ama hala büyük gelir. bide m beden olacak*. üstümde de o forma var, soğuk soğuk terliyorum ona siliyorum. kalbim nasıl atıyor anlatamam. ikinci devre başladı konfetiler yağdı sahaya. bizim maçı kolaylamışız zaten, akıl tamamen öbür maçta. babamsa annemlerin yanına bir salona bir de bizim yanımıza turluyor, ben izlersem fener atar, bizim maçı izlersem kayseri atar diye. gelip skor sorup kaçıyor. bizse ekrana bakmaya çekiniyoruz. kardeşim o zaman daha 1. sınıf. abi diyor kutlamaya çıkacak mıyız? daha kendimizi bildik bileli tur atmadık biz çünkü. sonra dayanamadık çevirdik, galatasray'ı izliyoruz. allahım yok böyle bir film kopuşu. bir anda bütün stat bağırmaya başladı. ne olduğunu anlamadık daha. spikerin sesi gelmiyor odanın içine. kumandayı bulamadık fenerin maçını açmak için. bir anda öbür maçın skorbordu değişti. denizli tarafında bir tane 0 vardı. o 1 oldu. film koptu. golü atan kim hatırlamıyorum ama kameranın bulunduğu tribüne doğru koşu yapıyordu. sanki onunla beraber ben de konuştum. babam da öyle koşup geldi yanımıza golü beraber atmış gibi sevindik. golü biz atmıştık zaten. bütün bir sezon çekilen çile, karşılaştığımız türlü oyunlar, döktüğümüz ter,gözyaşı.

    - abi olacak galiba.

    - dur oğlum daha uzatmalar var.

    biz uzatmaları beklerken gol geldi fenerin. ya diyorum topu topu 3 dakika verilecek. tabi o anda gelmiyor akla ikinci yarının başı. o maç başka bir akşam oynanmıştı sanki. 16 yazdı tabelada. sandım ki oyuncu değişikliği yapıyorlar, diyorum güzel otuz saniye daha kazandık. uzatmaymış o. babam bizleydi kaçtı hemen tekrar annemlerin yanına. ben inanamıyorum. fener bu koskoca 16 dakika küme düşmekten de kurtulmuş bir takımla oynayacak. sanki maç daha yeni başlamış. atacaklar, şimdiye kadar hep atmışlar çünkü. denizli yapıyor 11 kişi savunma. fener geliyor akın akın. o 16 dakikadan aklımda gelen bir tane pozisyon var. hani appiah’ın auta vurduğu. adam sezon içinde neleri atmıştı. bakamadım televizyona. uefa finali’nde sanki henry’nin vurduğu kafaydı o top. babam hala koridoru turluyor, dakika başı yokluyor durumu. başka bir şey de yok aklımda. sildim kalan dakikaları.

    en son düdüğü gördüm ağzında hakemin. inanamadım. inanılacak bir olay değildi çünkü karşılaştığımız. sonrasında kalbimin bir yerinde hissedilen bir sıcaklık. gözü dolduran birkaç damla. bedenimde birkaç parça yerine oturdu böyle. sonra her taraftan sevinç çığlıkları. sırf bizim evden değil, bütün mahalle inliyor. kafayı çıkardım pencereden. yanan birkaç meşale. onun ışığında bayrak asanlar. uzaklardan gelen korna sesleri. giyindik çıktık sahile. oturdum pencereye, çıkardım sopalı bayrağımı. hissettiğim tek şey gurur, dilimde birkaç beste.

    galatasaray, beni hiç bir şey senin kadar mutlu etmedi şu hayatta.

    sarıyla kırmızıyla alnımızın akıyla!
App Store'dan indirin Google Play'den alın