1516
8 mart 2015 fenerbahçe galatasaray maçında takımımızı oynaması gereken mentalitede oynattı. kadıköy deplasmanında harala gürele saldıramazsınız. bunu fm'de dahi yaptığınızda 2-3 tane yerken gerçek hayattaki moral bozukluğuyla sonuç çok daha farklı olabiliyor. nitekim bunu da 13 sene önce yaşadık. tek hatası bu mentaliteyi uygularken yaptığı tercihlerdi.
bu maçta kanatlar ve orta saha konusunda 2 farklı tercih söz konusuydu. önce kanatları ele alalım.
1. tercih: hamzaoğlu'nun yaptığı gibi çok koşan ve savunmaya yardım edebilecek açık oyuncuları oynatmaktı. sağ açık olarak umut bulut, sol açık olarak alex telles, caner ve bekir'in bindirmelerine karşı önlem olarak sahadaydı. bu tercihin avantajlı yanı takımca savunma yapabilmektir ki hamza hoca da bunu amaçladı. golü yiyene kadar da iyi kötü başarıya ulaştığını söyleyebiliriz. çünkü öncelik nolursa olsun gol yememekti. dezavantajıysa; ileri çıktığımızda hep eksik kalmamızdı ki bu sebepten dolayı hızlı bir şekilde atağa çıkamadık, uzaklaştırdığımız çoğu top da fenerbahçeli oyuncularda kaldı ve atak tazelemelerine yaradı sadece.
2. tercih: açıklara rakip savunmayı daha çok tehdit edecek oyuncular yerleştirmekti. bu tercihe de takımımızda en uygun adamlar sağ açık bruma ve sol açık yasin'dir. bu adamlarla başlamış olsaydık belki açıklarımızın savunmamıza katkıları daha kısıtlı olacaktı ama gökhan ve caner elini kolunu sallayarak mevkilerini terk edemeyeceklerdi. ben olsam böyle bir anlayışı tercih ederdim. yanlış anlaşılmasın, hamza hocayı yargılamak veya yanlış yaptığını söylemek haddime değil. her şeyden ötesi bu tercih meselesi. ben teknik direktör olsam da tercihim bu yönde olurdu, çünkü hızlı oyuncular sebebiyle oluşturulacak tehdit rakibin ileri çıkmak konusunda cesaretini kıracak ve hücum opsiyonlarını kısıtlayacak bir tehdittir. rakibin bu tehdite karşı risk alması sonucunda da cezayı kesebilme olasılığınız çok daha yüksek olur.
orta saha konusunda da 2 tercih söz konusuydu.
1. tercih: hamza hoca'nın başladığı gibi selçuk-hamit-sneijder'le başlamak. direnci her ne kadar düşük de olsa top tutma yeteneği ve yaratıcılığı yüksek bir orta saha olması sebebiyle tercih edilebilirdi. ancak bu tercihi etkili kılmanın yolu kanatlar konusunda 2. tercihi uygulamaktan geçiyordu. bu olmayınca da orta sahamız defansımızla bütünleşti ve tüm üstünlük fenerbahçe'de kaldı.
2. tercih: dzemaili'nin dmc görevini üstlendiği bir orta saha. orta ikilide mücadele edebilen selçuk-emre çolak (yekta) ikilisi, kanatlarda sneijder ve olcan(yasin veya bruma). sneijder'i kanada hapsetmek belki yeteneklerini kısıtlayacaktı ama kendisini mehmet topal markajından da kurtaracaktı. çok daha rahat bir şekilde açıklık bulabilecekti. orta ikilide selçuk defansif oyun kurucu rolünü üstlenirken yekta ve dzemaili'nin fener orta sahasıyla didişmesi sayesinde orta saha mücadelesi çok daha dengeli olacaktı. bu tarz derbilerde orta saha üstünlüğünü kaybetmeyen taraf bir adım önde olur ve fenerin diego sebebiyle direnci düşük olan orta sahasını bu şekilde yıldırabilirdik. geçmişten bir örnek vermek gerekirse; kadıköy'de 2-2 berabere kaldığımız maçta orta sahamız engin-melo-selçuk-emre çolak'tan oluşuyordu. selçuk'un o dönemki formunu göz önüne alırsak 4'ü de koşan, rakibi ısıran futbolcular. fener'i kadıköy'de yenmenin anahtarı fener'den daha çok koşmaktan geçer.
bu maçta kanatlar ve orta saha konusunda 2 farklı tercih söz konusuydu. önce kanatları ele alalım.
1. tercih: hamzaoğlu'nun yaptığı gibi çok koşan ve savunmaya yardım edebilecek açık oyuncuları oynatmaktı. sağ açık olarak umut bulut, sol açık olarak alex telles, caner ve bekir'in bindirmelerine karşı önlem olarak sahadaydı. bu tercihin avantajlı yanı takımca savunma yapabilmektir ki hamza hoca da bunu amaçladı. golü yiyene kadar da iyi kötü başarıya ulaştığını söyleyebiliriz. çünkü öncelik nolursa olsun gol yememekti. dezavantajıysa; ileri çıktığımızda hep eksik kalmamızdı ki bu sebepten dolayı hızlı bir şekilde atağa çıkamadık, uzaklaştırdığımız çoğu top da fenerbahçeli oyuncularda kaldı ve atak tazelemelerine yaradı sadece.
2. tercih: açıklara rakip savunmayı daha çok tehdit edecek oyuncular yerleştirmekti. bu tercihe de takımımızda en uygun adamlar sağ açık bruma ve sol açık yasin'dir. bu adamlarla başlamış olsaydık belki açıklarımızın savunmamıza katkıları daha kısıtlı olacaktı ama gökhan ve caner elini kolunu sallayarak mevkilerini terk edemeyeceklerdi. ben olsam böyle bir anlayışı tercih ederdim. yanlış anlaşılmasın, hamza hocayı yargılamak veya yanlış yaptığını söylemek haddime değil. her şeyden ötesi bu tercih meselesi. ben teknik direktör olsam da tercihim bu yönde olurdu, çünkü hızlı oyuncular sebebiyle oluşturulacak tehdit rakibin ileri çıkmak konusunda cesaretini kıracak ve hücum opsiyonlarını kısıtlayacak bir tehdittir. rakibin bu tehdite karşı risk alması sonucunda da cezayı kesebilme olasılığınız çok daha yüksek olur.
orta saha konusunda da 2 tercih söz konusuydu.
1. tercih: hamza hoca'nın başladığı gibi selçuk-hamit-sneijder'le başlamak. direnci her ne kadar düşük de olsa top tutma yeteneği ve yaratıcılığı yüksek bir orta saha olması sebebiyle tercih edilebilirdi. ancak bu tercihi etkili kılmanın yolu kanatlar konusunda 2. tercihi uygulamaktan geçiyordu. bu olmayınca da orta sahamız defansımızla bütünleşti ve tüm üstünlük fenerbahçe'de kaldı.
2. tercih: dzemaili'nin dmc görevini üstlendiği bir orta saha. orta ikilide mücadele edebilen selçuk-emre çolak (yekta) ikilisi, kanatlarda sneijder ve olcan(yasin veya bruma). sneijder'i kanada hapsetmek belki yeteneklerini kısıtlayacaktı ama kendisini mehmet topal markajından da kurtaracaktı. çok daha rahat bir şekilde açıklık bulabilecekti. orta ikilide selçuk defansif oyun kurucu rolünü üstlenirken yekta ve dzemaili'nin fener orta sahasıyla didişmesi sayesinde orta saha mücadelesi çok daha dengeli olacaktı. bu tarz derbilerde orta saha üstünlüğünü kaybetmeyen taraf bir adım önde olur ve fenerin diego sebebiyle direnci düşük olan orta sahasını bu şekilde yıldırabilirdik. geçmişten bir örnek vermek gerekirse; kadıköy'de 2-2 berabere kaldığımız maçta orta sahamız engin-melo-selçuk-emre çolak'tan oluşuyordu. selçuk'un o dönemki formunu göz önüne alırsak 4'ü de koşan, rakibi ısıran futbolcular. fener'i kadıköy'de yenmenin anahtarı fener'den daha çok koşmaktan geçer.