6568
önümüzde derbi var, hiç bu konulara girmek istemiyorum ama artık hala geri dönmesini isteyen taraftar profilini gördükçe cinlerim tepeme sıçrıyor.
tane tane anlatmaya çalışacağım, biliyorum, kafan değişmeyecek, okumayacaksın bile muhtemelen ama ben yine de anlatacağım.
argümanlarınızı belirtelim;
argüman 1. bir sürü kupa aldı, basketbolda dünya şampiyonu olduk, başarılıydı.
kontrası: bak güzel kardeşim, şu an yaptığın şey açıkça fatih terim kötüyse ünal aysal iyidir demek. hayır. fatih terim kötüyken ünal aysal da kötü olabilir. ünal aysal'ın -futbol için konuşuyorum- aldığı kupaların 1'i hariç hepsi fatih terim döneminde geldi, farkında mısınız bilmiyorum. basketbol için de hakikaten iyi bi teknik adam üçlemesi yaptı ve başarılı oldu, fakat şu an parasını bile ödeyemiyoruz bu adamların.
argüman 2. kulüp zaten borçluydu, ünal aysal ekstra bi şey yapmadı.
kontrası: kulüp borçluydu, lakin ünal aysal önümüzdeki seneleri de kapsayacak bir ticaret rezaletine imza attı. mesela benim çalıştığım şirket işe girdiğimde bana iphone 5 aldı. şu an ben istesem, lazım, test yapıcam desem iphone 6 da alırlar. peki o iphone 5 bende kalır mı? hayır. hiçbir şirket bu tarz bir rezalete imza atmaz. ama ne hikmetse biz attık. paso futbolcu alırken kimseyi elimizden çıkarmadık. sonuç? kimsenin parasını ödeyemeyip çaycı kovuyoruz işten. aferin.
getirdiği adamlar da adam olsa ayrıca. teknik direktör diye getirdiği iki italyandan biri galatasaray'a sikimsonik anadolu kulüplerine karşı deplasmanda maç kazandıramadı, hem de otuz milyon euro'yu çöpe attıktan sonra. diğerinden bahsetmiyorum bile. ve şu an o diğerine milyonlarca euro dökücez başakşehir'e yenildik, avrupa'da sürekli dört yedik diye. bilin bakalım o herife bu sözleşmeyi kim imzalattı, başkan kimdi o zaman.
argüman 3. dik durdu, galatasaray'ın başını yere eğmedi.
kontrası: güzel kardeşim, dik durmak dediğin şey iki tane mikrofon görünce halkın gazını almak için konuşmak ya da resmi siteden açıklama yapmak olsaydı zaten bu ülkede muhalefet bu kadar rezalet durumda olmaz, akepe de 13 senedir bu ülkeyi bu hale getiremezdi. konuşmak dediğin şey dik durmak değildir, aksiyon lazım. uefa'ya gitti mi şike için ünal başgan? cas'a gitti mi, hakkımız yeniyor diye bastı mı yaygarayı? avrupa gazetelerine haber servis etti mi? ne dedi? bu ateş üfleyerek sönmez dedi ve sustu. sustu ve kulübü de susturdu, kimse açıklama yapmayacak dedi. ilk gün, hatırlarsınız. bunu da galatasaray genleri böyle gerektirir diye açıkladı. hayır güzel kardeşim, galatasaray genleri muhalefet gerektirir, haksızlığa tepki vermek gerektirir. nerde amk o tepki, galatasaray.org'dan aziz yıldırım'a zat demek mi tepki oluyor? bunlar sizin gazınızı almaktan başka bi şey değil, kimse kusura bakmasın.
şimdilik bu kadar yeter. gerçekten gerilmek istemediğim için bu kadar yazıyorum.
gitsin nerde ne yapıyorsa yapsın, bu kulübe bir daha uğramaması gereken eski başkan.
tane tane anlatmaya çalışacağım, biliyorum, kafan değişmeyecek, okumayacaksın bile muhtemelen ama ben yine de anlatacağım.
argümanlarınızı belirtelim;
argüman 1. bir sürü kupa aldı, basketbolda dünya şampiyonu olduk, başarılıydı.
kontrası: bak güzel kardeşim, şu an yaptığın şey açıkça fatih terim kötüyse ünal aysal iyidir demek. hayır. fatih terim kötüyken ünal aysal da kötü olabilir. ünal aysal'ın -futbol için konuşuyorum- aldığı kupaların 1'i hariç hepsi fatih terim döneminde geldi, farkında mısınız bilmiyorum. basketbol için de hakikaten iyi bi teknik adam üçlemesi yaptı ve başarılı oldu, fakat şu an parasını bile ödeyemiyoruz bu adamların.
argüman 2. kulüp zaten borçluydu, ünal aysal ekstra bi şey yapmadı.
kontrası: kulüp borçluydu, lakin ünal aysal önümüzdeki seneleri de kapsayacak bir ticaret rezaletine imza attı. mesela benim çalıştığım şirket işe girdiğimde bana iphone 5 aldı. şu an ben istesem, lazım, test yapıcam desem iphone 6 da alırlar. peki o iphone 5 bende kalır mı? hayır. hiçbir şirket bu tarz bir rezalete imza atmaz. ama ne hikmetse biz attık. paso futbolcu alırken kimseyi elimizden çıkarmadık. sonuç? kimsenin parasını ödeyemeyip çaycı kovuyoruz işten. aferin.
getirdiği adamlar da adam olsa ayrıca. teknik direktör diye getirdiği iki italyandan biri galatasaray'a sikimsonik anadolu kulüplerine karşı deplasmanda maç kazandıramadı, hem de otuz milyon euro'yu çöpe attıktan sonra. diğerinden bahsetmiyorum bile. ve şu an o diğerine milyonlarca euro dökücez başakşehir'e yenildik, avrupa'da sürekli dört yedik diye. bilin bakalım o herife bu sözleşmeyi kim imzalattı, başkan kimdi o zaman.
argüman 3. dik durdu, galatasaray'ın başını yere eğmedi.
kontrası: güzel kardeşim, dik durmak dediğin şey iki tane mikrofon görünce halkın gazını almak için konuşmak ya da resmi siteden açıklama yapmak olsaydı zaten bu ülkede muhalefet bu kadar rezalet durumda olmaz, akepe de 13 senedir bu ülkeyi bu hale getiremezdi. konuşmak dediğin şey dik durmak değildir, aksiyon lazım. uefa'ya gitti mi şike için ünal başgan? cas'a gitti mi, hakkımız yeniyor diye bastı mı yaygarayı? avrupa gazetelerine haber servis etti mi? ne dedi? bu ateş üfleyerek sönmez dedi ve sustu. sustu ve kulübü de susturdu, kimse açıklama yapmayacak dedi. ilk gün, hatırlarsınız. bunu da galatasaray genleri böyle gerektirir diye açıkladı. hayır güzel kardeşim, galatasaray genleri muhalefet gerektirir, haksızlığa tepki vermek gerektirir. nerde amk o tepki, galatasaray.org'dan aziz yıldırım'a zat demek mi tepki oluyor? bunlar sizin gazınızı almaktan başka bi şey değil, kimse kusura bakmasın.
şimdilik bu kadar yeter. gerçekten gerilmek istemediğim için bu kadar yazıyorum.
gitsin nerde ne yapıyorsa yapsın, bu kulübe bir daha uğramaması gereken eski başkan.