11768
felipe melo'nun geçirdiği ameliyat ve takımdan ayrı geçireceği süre göz önünde bulundurulduğunda üçlü orta sahaya dönmesi muhtemel görünüyor. son haftalarda verimli olan düzenin en kilit noktalarından biri şüphesiz melo. bu sezon eski atletikliğinde olmamasının sebeplerinden biri de muhtemelen yaşadığı bel sorunu, ki dışarıdan son derece fit görünen melo'nun fiziğindeki düşüş bana hayli ilginç gelmişti.
elimizde melo profili ile örtüşen herhangi bir yedek yok. zaten muslera'nın yedeği olmamasıyla birlikte takım planlamasındaki temel sorunlardan biri bu. aynı profilde biri olmadığı ve melo'nun tamamladığı görevleri ikame ettirecek bir oyuncumuz olmadığı için orta sahanın yeniden kurgulanacağını düşünüyorum. önlerindeki kırılgan sneijder ile hamit selçuk ikilisinin kalan lig ve kupa maçlarının yükünü taşıyabileceğini sanmıyorum. rotasyona gidildiğinde de yekta ve emre ikili merkezi tamamlayabilecek oyuncular değil malesef. daha önce denediğimiz ve sonuç alamadığımız üçlü orta sahaya dair pozitif yaklaşımımın iki sebebi var.
bunlardan ilki selçuk'un uzun süredir gerçekleştirmediği hücum koşusu özelliğini yeniden kazanması. top ayağındayken bazen saha görüşü konusunda sorun yaşıyor ama gerek defansif gerek ofansif anlamda hareketlenmesi gereken alanlar konusunda çok başarılı olduğu tartışmasız bir gerçek. bunun sağlamasını da son haftalardaki koşularının getirdiği dolaylı skor katkısıyla görebiliriz. ya da kendisine yönelik eleştirilerin zirve yaptığı dönemden. evet adeta şeytanın avukatı gibi hissediyorum şu anda. hafızanız kuvvetliyse şelçuk'a kızdığınız anları gözünüzün önüne getirin. hepsinde selçuk'un rakibin yapacağı hamleyi tahmin edip yaptığı koşuyu ve yavaş olduğundan yetişemediğini, yere sağlam basamadığından omuz omuza mücadeleyi kaybettiğini ya da çabukluğunu iyice yitirdiğinden o ekseni etrafında dönene kadar rakibin ayağındaki topla o'nun etrafından dolaştığı anları gördüğünüzü biliyorum. tamamı selçuk'un topsuz oyunda ortalama üzeri olan fakat fiziksel yetersizliğinin iyice artması ile eski halinden uzaklaşan durumunu özetliyor. bunla ilgili bir istatistik var mı bilmiyorum ama hamzaoğlu sonrası hareketliliğinin artması ile muhtemelen kazandığı topların çoğunu ikili mücadele ile değil pas arası yaparak ya da boştaki topları kazanarak yapmışıtır.
konuya dönecek olursak selçuk'un hücum bölgesindeki varlığı ve son haftalarda telles, sabri, yasin ve olcan ile aldığımız kenar hücum katkısının devamı vaktiyle oynadığımız üç orta sahalı kısır oyunun ötesine geçmemizi sağlayacaktır. bu muhtemelen sneijder'in yeniden sola yakın oyanaması anlamına gelecek olsa da yakaladığımız hava ile başarılı sonuçlar alacağımızı düşünüyorum. pratikte selçuk-hamit/dzemaili-emre/yekta rotasyonu, içlerinden birinin savunma önünde top dağıtımı yaparak oynadığı bir düzende takıma işlerlik katacaktır. bu konudaki görüşüm ise o ismin selçuk olmaması yönünde. zira bu şekilde oynayacaksak o'nun ileri yapacağı topsuz koşuları hayati öneme sahip olacaktır.
elimizde melo profili ile örtüşen herhangi bir yedek yok. zaten muslera'nın yedeği olmamasıyla birlikte takım planlamasındaki temel sorunlardan biri bu. aynı profilde biri olmadığı ve melo'nun tamamladığı görevleri ikame ettirecek bir oyuncumuz olmadığı için orta sahanın yeniden kurgulanacağını düşünüyorum. önlerindeki kırılgan sneijder ile hamit selçuk ikilisinin kalan lig ve kupa maçlarının yükünü taşıyabileceğini sanmıyorum. rotasyona gidildiğinde de yekta ve emre ikili merkezi tamamlayabilecek oyuncular değil malesef. daha önce denediğimiz ve sonuç alamadığımız üçlü orta sahaya dair pozitif yaklaşımımın iki sebebi var.
bunlardan ilki selçuk'un uzun süredir gerçekleştirmediği hücum koşusu özelliğini yeniden kazanması. top ayağındayken bazen saha görüşü konusunda sorun yaşıyor ama gerek defansif gerek ofansif anlamda hareketlenmesi gereken alanlar konusunda çok başarılı olduğu tartışmasız bir gerçek. bunun sağlamasını da son haftalardaki koşularının getirdiği dolaylı skor katkısıyla görebiliriz. ya da kendisine yönelik eleştirilerin zirve yaptığı dönemden. evet adeta şeytanın avukatı gibi hissediyorum şu anda. hafızanız kuvvetliyse şelçuk'a kızdığınız anları gözünüzün önüne getirin. hepsinde selçuk'un rakibin yapacağı hamleyi tahmin edip yaptığı koşuyu ve yavaş olduğundan yetişemediğini, yere sağlam basamadığından omuz omuza mücadeleyi kaybettiğini ya da çabukluğunu iyice yitirdiğinden o ekseni etrafında dönene kadar rakibin ayağındaki topla o'nun etrafından dolaştığı anları gördüğünüzü biliyorum. tamamı selçuk'un topsuz oyunda ortalama üzeri olan fakat fiziksel yetersizliğinin iyice artması ile eski halinden uzaklaşan durumunu özetliyor. bunla ilgili bir istatistik var mı bilmiyorum ama hamzaoğlu sonrası hareketliliğinin artması ile muhtemelen kazandığı topların çoğunu ikili mücadele ile değil pas arası yaparak ya da boştaki topları kazanarak yapmışıtır.
konuya dönecek olursak selçuk'un hücum bölgesindeki varlığı ve son haftalarda telles, sabri, yasin ve olcan ile aldığımız kenar hücum katkısının devamı vaktiyle oynadığımız üç orta sahalı kısır oyunun ötesine geçmemizi sağlayacaktır. bu muhtemelen sneijder'in yeniden sola yakın oyanaması anlamına gelecek olsa da yakaladığımız hava ile başarılı sonuçlar alacağımızı düşünüyorum. pratikte selçuk-hamit/dzemaili-emre/yekta rotasyonu, içlerinden birinin savunma önünde top dağıtımı yaparak oynadığı bir düzende takıma işlerlik katacaktır. bu konudaki görüşüm ise o ismin selçuk olmaması yönünde. zira bu şekilde oynayacaksak o'nun ileri yapacağı topsuz koşuları hayati öneme sahip olacaktır.
