• 3822
    maalesef ne zaman ileriye doğru gitse kendi kendine çelme takan, takamazsa taktırılan canımız ciğerimizdir. yeri geliyo medyaya karşı da tek başına savaşıyor. şike yapmasına rağmen el üstünde tutulan kulüple şampiyonluk yarışına da giriyor. öyle bir ülkenin spor kulübü ki; sporun içine her şey ve herkes karışıyor. biz ortaya çıkan olaylara hayret ederken kim bilir arkada daha ne olaylar dönüyor.

    henüz geçen sene biz planımızı yabancı sınırına göre yaptık diyerek sahada 6 yabancı görmeye bile tahammül edemeyen adam, ilk 11de 11 yabancı olmasına ses etmiyor. şikeci fbjk kardeşlerin edirne'den dışarı adım atmaları yasaklanmışken birer birer düşürüldü yabancı oyuncu sayısı. juventus'a real madrid'e karşı oynayan futbolcularımız yeri geldi lig maçında kendilerine anca tribünde yer bulabildiler. ne zaman ki biz düşüşe geçtik şikecilerin cezası bitti, hemen yabancı oyunculara serbestlik. e daha geçen sene hepiniz bas bas bağırmıyor muydunuz türk futbolu gelişmez diye? yıllardan beri yabancı sınırıyla o kadar geliştik ki hiç sormayın. türk futbolcular uçuyor resmen ya, kaç tane yıldız türk futbolcumuz oldu sayamıyoruz. ama tabiki medya -birkaç kişilik azınlık hariç- yine bunları konuşmadı, konuşamadı.

    türk futbolunu yöneten tüpçü lakaplı vasıfsız bir adam. hala o koltukta oturuyor olması bile konuşmaya hacet bırakmıyor aslında insanda. can yoldaşı, kader arkadaşı olan kişi ise -aylık 300 bin euroluk kazancıyla birlikte- fatih terim. kendisi türkiye futbol direktörü. direktörlük ettiği milli takım şuanda fifa dünya sıralamasında 48. sırada. önünde kuzey irlanda hemen arkasında mali var. ayrıca türkiyenin euro 2016 gruplarındaki hali de ortada.

    senin ülkende barış, huzur ve refah yok denecek kadar az. güreş hakemi şehir tiyatroları genel müdürlüğü'ne, hayvanat bahçesi müdürlüğü'nden tübitak'ta müdür yardımcılığına falan atamalar yapılabiliyor, her gün nice ilginç demeçler veriliyor, olaylar yaşanıyor. şike yapan takıma uefa ceza veriyor, tff türlü bahaneler arkasına saklanıp ceza veremiyor. üstüne üstlük her fırsatta yüceltiyor. ayının teki canı istemediği için milli maçı bırakıyo ama bu duruma kimse karşı çıkmıyor. oynasınlar diye uğruna ne yabancı sınırları getirilen, gelişsin diye eli sıcak sudan soğuk suya sokulmayan yerli futbolculardan kurulu takım hatrına bile bi şey yapılmıyor. ayan beyan tribünlere, rakip takım yedek kulübesine, futbolcularına, hakeme -say say bitmiyo mübarek- küfür eden ve üstüne bonus olarak ırkçılık yapan bir yaratık hala savunuluyor, el üstünde tutuluyor. hiçbir isim kullanmadım ama zaten okuyanlar direk anlayacaklar. ve yine bunları okuyan her galatasaraylının aklına benzeri olaylar gelicektir. çünkü say say bitmez buna benzer pislikler, oyunlar, şerefsizlikler.

    şimdi benim demek istediğim; bunlar ve benzeri olayların tarih boyunca ardı arkası kesilmezken, galatasaray yine türkiyenin en başarılı spor kulübü, futbol takımı türkiyenin en başarılı futbol takımıdır. bizi dışarıdan durdurmaya çalışanlar daha çoktur doğal olarak ama içimizden de derin yaralar alıyoruz. şuanda gündemde olan erkek ve bayan basketbol takımlarımız, her sene göğsümüzü kabartan, bizi gururlandıran engelsiz aslanlarımız biraz da bu yüzden bu durumdalar. futbol takımımızdaki huzur ortamı da her gün verilen demeçteki "futbolcu kardeşlerimle akşam yemeği yiyeceğiz inşallah" lafıyla sağlanıyor nerdeyse. galatasaray çok büyük bir güç. tarihi başarılarla dolu, dünyanın neredeyse her yerinde bilinen bir kulüp. ama işte içimizdeki kötülükleri atamıyoruz bir türlü.

    futbol ve basketbol takımlarımızın başındaki 4 isim de hakikaten dürüst, başarılı ve saygıdeğer insanlar. fakat tabloya baktığımızda özellikle erkek ve bayan basketbol takımlarımız ciddi sıkıntı içinde. geçen sene euroleague şampiyonu olan takımdan nerdeyse koşarak kaçıcaklar oyuncularımız. bazıları ayrıldı bazıları ayrılmak istiyor. erkek basketbol takımımızda alacak verecek sıkıntısı bitmiyor. oyuncular mükemmel ya da sütten çıkmış ak kaşık değiller ama bu yaşananlarda da onların suçu yok denecek kadar az. demek ki yönetimsel bir kaos var galatasarayda. başarının ödüllendirilmesi lazım cezalandırılması değil. bazı yöneticilerin bu konuda problemleri var. ekonomik kaos hepimizin malumu zaten.

    bir divan kurulu toplantısı yapılıyor sanki girişte 65 yaş sınırı var. liseli kafasından kurtulmamız gerek açıkçası. belli bir yaşa gelmiş insanların bilgi birikimini, tecrübesini inkar edemeyiz ama bu kulübün genç beyinlere, yenilikçi fikirlere daha çok ihtiyacı var. bu kulübün taraftar gücünü, reklam gücünü de arkasına alıp artık ileriye gitmesi lazım. konuyu çok dağıtmış olabilirim, içimdekileri de biraz yazmak istedim. benim için taraftarlığın anlamlandığı tek yer galatasaraydır. kötü günde yanında olurum ama neden kötü günler görelim ki ? iyi günlere doğru hep beraber gidelim. biraz daha tek vücut olmak için bir şeyler yapılmalı. ve herkesin - taraftar, oyuncular, teknik adamlar ve yönetim- kendi üstüne düşeni yapması, galatasaray'ın en büyük başarılara ulaşması en büyük dileklerimdendir.

    her şeye rağmen iyi ki varsın galatasaray...
App Store'dan indirin Google Play'den alın