304
-----------mehmet demirkol'un yazısından alintidir--------
''bilirsiniz, rijkaard oyunu 360 derece ve iki yönlü, en üst düzeyde oynayan oyuncuların önde geleniydi. teknik direktörlüğünde de böyle oyuncularla oynamayı seviyor.
bir önemli nokta daha... hepimizin aklında muhteşem barça hikâyesi var ama aslında onun parladığı sahne 2000’de hollanda milli takımı, hatırlarsınız... milli takımı belki de 88’den bu yana en iyi oyunlarının ardından bırakmıştı olmadı özür dilerim’ diyerek. muhteşem bir performansın ardından italya’ya, pardon toldo’ya karşı bir penaltı girdabına boğulduktan sonra (portakallarda ondan sonra da aynı seviye görülmedi). bizde saygı duyulan bir deyimdir: halbuki gönüllerin şampiyonu’ onlardı...
sonuç olarak rijkaard sadece bir teknik direktör değildir. zekaya, çalışmaya ve oyun mükemmeliyetine ve en önemlisi toptan futbola’ saygı duyan, bunu öncelikli tutan bir güzel futbol fakiridir. bugün de felsefesi yine aynı ve kolay anlaşılır.
netanya maçında 1-0 geriye düştükten sonra soğukkanlılık ve iştahla oyuna asılan takımında bu seviye için zengin bir hücum ekibi var. gariptir ki zayıf görünmesine rağmen 2008’de yarı final oynayan türk milli takımı’nın kaleci haricinde savunmasının da tamamı da elinde. savunma önü de aynı şekilde, milli. bu ekibe denizli’nin tabiriyle bir 10,5 numara, elano da katılacak.
bayram gibi bir tablo anlayacağınız.
rijkaard’ın önünde duran problemse, elindeki ekiple futbol felsefesi arasındaki çözülebilir çelişki. oyun felsefesinin askeri olabilecek iki yönlü oyuncu sıkıntısı var gibi. çok güçlü hücumcular ve iyi savunmacıları var ama oyunu benzer ağırlıkta iki yönlü oynamak yolunda gelişme kaydetmeleri gerekiyor.
daum’a gelince... türkiye’de denizli’yle birlikte şampiyonluğun kısa yollarını en iyi bilen adam o. o bir sanatkâr ya da dahi değil ama iyi bir zanaatkâr. belki de memlekete lazım olan da budur. belki de, muhtemelen fenerbahçe’nin istediği de budur. daum’un, honved maçındaki takımında 3 yıl önce everton hazırlık maçında gördüğümüz oyunun aynısını gördük. baskı yapmayan takımlara karşı yüksek tempo. bilirsiniz, daum’un bir oyun felsefesi yoktur. oyuncu grubuna göre kısa yolları bulur, o an için işleyen mekanizmayı kullanır. bu yönüyle ve honved maçında kendisinin ve takımının gösterdiği heyecanla şampiyonlukta daha şanslı gibi.
ancak ne olursa olsun türkiye ligi’nin ayrı bir karakteri var. rakiplerin motivasyonu, zeminler vs. kontrol oyunu oynanmayan bu kaos liginde rijkaard’ın zamana ihtiyacı var. bu hakkı elde ederse uzun vadede yeni ve muzaffer bir avrupalımız olabilir. daum ise denizli’yle birlikte hep şampiyonluk adayı.
peki bizi bu sene ne bekliyor? her şeyi bir kenara bırakın! sadece iki teknik adamın perşembe akşamı sıra takımlarına karşı atılan gollere gösterdikleri tepkilere bakın. çok iştahlılar...
bu da başlı başına bir kazanç. ve bizler için de iştahlı olmakta bir mahzur yok. keyifli olacak.''
-----------mehmet demirkol'un yazısından alintidir--------
''bilirsiniz, rijkaard oyunu 360 derece ve iki yönlü, en üst düzeyde oynayan oyuncuların önde geleniydi. teknik direktörlüğünde de böyle oyuncularla oynamayı seviyor.
bir önemli nokta daha... hepimizin aklında muhteşem barça hikâyesi var ama aslında onun parladığı sahne 2000’de hollanda milli takımı, hatırlarsınız... milli takımı belki de 88’den bu yana en iyi oyunlarının ardından bırakmıştı olmadı özür dilerim’ diyerek. muhteşem bir performansın ardından italya’ya, pardon toldo’ya karşı bir penaltı girdabına boğulduktan sonra (portakallarda ondan sonra da aynı seviye görülmedi). bizde saygı duyulan bir deyimdir: halbuki gönüllerin şampiyonu’ onlardı...
sonuç olarak rijkaard sadece bir teknik direktör değildir. zekaya, çalışmaya ve oyun mükemmeliyetine ve en önemlisi toptan futbola’ saygı duyan, bunu öncelikli tutan bir güzel futbol fakiridir. bugün de felsefesi yine aynı ve kolay anlaşılır.
netanya maçında 1-0 geriye düştükten sonra soğukkanlılık ve iştahla oyuna asılan takımında bu seviye için zengin bir hücum ekibi var. gariptir ki zayıf görünmesine rağmen 2008’de yarı final oynayan türk milli takımı’nın kaleci haricinde savunmasının da tamamı da elinde. savunma önü de aynı şekilde, milli. bu ekibe denizli’nin tabiriyle bir 10,5 numara, elano da katılacak.
bayram gibi bir tablo anlayacağınız.
rijkaard’ın önünde duran problemse, elindeki ekiple futbol felsefesi arasındaki çözülebilir çelişki. oyun felsefesinin askeri olabilecek iki yönlü oyuncu sıkıntısı var gibi. çok güçlü hücumcular ve iyi savunmacıları var ama oyunu benzer ağırlıkta iki yönlü oynamak yolunda gelişme kaydetmeleri gerekiyor.
daum’a gelince... türkiye’de denizli’yle birlikte şampiyonluğun kısa yollarını en iyi bilen adam o. o bir sanatkâr ya da dahi değil ama iyi bir zanaatkâr. belki de memlekete lazım olan da budur. belki de, muhtemelen fenerbahçe’nin istediği de budur. daum’un, honved maçındaki takımında 3 yıl önce everton hazırlık maçında gördüğümüz oyunun aynısını gördük. baskı yapmayan takımlara karşı yüksek tempo. bilirsiniz, daum’un bir oyun felsefesi yoktur. oyuncu grubuna göre kısa yolları bulur, o an için işleyen mekanizmayı kullanır. bu yönüyle ve honved maçında kendisinin ve takımının gösterdiği heyecanla şampiyonlukta daha şanslı gibi.
ancak ne olursa olsun türkiye ligi’nin ayrı bir karakteri var. rakiplerin motivasyonu, zeminler vs. kontrol oyunu oynanmayan bu kaos liginde rijkaard’ın zamana ihtiyacı var. bu hakkı elde ederse uzun vadede yeni ve muzaffer bir avrupalımız olabilir. daum ise denizli’yle birlikte hep şampiyonluk adayı.
peki bizi bu sene ne bekliyor? her şeyi bir kenara bırakın! sadece iki teknik adamın perşembe akşamı sıra takımlarına karşı atılan gollere gösterdikleri tepkilere bakın. çok iştahlılar...
bu da başlı başına bir kazanç. ve bizler için de iştahlı olmakta bir mahzur yok. keyifli olacak.''
-----------mehmet demirkol'un yazısından alintidir--------