21512
ayda iki tane anderlecht-galatasaray maçı izledik. bu maçları koca adamlar, ufak çocuklara karşıydı diye de özetleyebilirsiniz; bir grup oyuncu, gerçek bir takıma karşıydı da diyebilirsiniz. iki maçta galatasaray 11’lerinde 23 yaş altı toplam 3 forma varken, anderlecht’te bu sayı 13’tü! bu deneyim farkına rağmen 162 milyon euroluk galatasaray, bir grup koordine olamayan adam topluluğu...77 milyon euroluk anderlecht ise net bir takım...
prandelli, benim hayran olduğum harika bir kariyeri olmasına rağmen kafası karışık bir seyirci artık... besnik hasi ise iki maçı da içeriden okumayı başaran bir taktisyendi. ilk maçta 22’de acheampong’u sol beke çekip 4-4-2’ye dönmüştü hasi. bu maçta da devre arasında 18’lik yer uçağı kawaya’yı sokup hamit’in-selçuk’un sinirlerini alt üst etti.
hasi’nin ekibi zaten iki maça da istekli başladı, bir bakıma iki kopya müsabaka izletti bize. istanbul’da ilk 45 dakikada g.saray’ın şutu yoktu, brüksel’de de tek bir isabetsiz sneijder frikiği ile ilk yarı bitti. belçikalı çocuklar iki maçta da ilk yarılarda orta sahayı yürüyerek geçtiler, eğer istanbul’da savunmayı darmadağın eden suarez, brüksel’de de olsa, bu kez soyunma odasına 2-3 farkla gidebilirlerdi.
ikinci yarının başlangıcıyla beraber rüzgarın yönü değişti. ilk 15 dakika oyunun hakimi galatasaray’dı. tabii bu radikal yön değişiminin nedeni şüphesiz deneyim farkı: tüm kadrosunun yaş ortalaması 22,8 olan anderlecht ekibi iyi oynadığında peş peşe vites artırıyor; işler biraz kötü gittiğinde oyundan inanılmaz düşüyor.
arsenal’e karşı ilk maçta 1-0’dan iki dakikada 2-1’e düşmeleri bu yüzdendi. rövanşta da 3-0’dan 3-3’e getirebilme nedenleri aynı. ama maalesef prandelli o geçici rüzgar değişimini kalıcı hale getirecek adımları atamadı; 60’a kadar iki oyuncu değiştirip fişi çekecek hamleyi yapamadı. 75’te değişikliklere başladığında iş işten geçmişti zaten.
selçuk’u insan olarak seviyorum, bunu kendisi de biliyor, beyefendi bir sporcu. ama selçuk’un bu sene her maçı sahanın en güzel yerinden passolig’siz seyredip, furkan’ın-umut’un kenardan/evden izlemelerine anlam veremiyorum. kendisi de anlam veremedi ki, dün 83’te özel çaba göstererek terk etti sahayı.
galatasaray’a acil bir neşter gerek. eğer bu neşteri prandelli kendine vurmuyorsa, oyuncu ekibine vurmalı. bu sezon hiçbir şey oynamayan burak, selçuk, dzemaili, olcan, yekta artık biraz evde oturmalı. evde oturan umut, furkan, sinan şans bulmalı. sanırım şu an tek çıkar yolları bu.
uğur meleke
ya abicim al lisansını gel başımıza hoca ol... maillere de cevap veriyorsun zaten, iletişime açıksın :(
(bkz: 26 kasım 2014 anderlecht galatasaray maçı)
prandelli, benim hayran olduğum harika bir kariyeri olmasına rağmen kafası karışık bir seyirci artık... besnik hasi ise iki maçı da içeriden okumayı başaran bir taktisyendi. ilk maçta 22’de acheampong’u sol beke çekip 4-4-2’ye dönmüştü hasi. bu maçta da devre arasında 18’lik yer uçağı kawaya’yı sokup hamit’in-selçuk’un sinirlerini alt üst etti.
hasi’nin ekibi zaten iki maça da istekli başladı, bir bakıma iki kopya müsabaka izletti bize. istanbul’da ilk 45 dakikada g.saray’ın şutu yoktu, brüksel’de de tek bir isabetsiz sneijder frikiği ile ilk yarı bitti. belçikalı çocuklar iki maçta da ilk yarılarda orta sahayı yürüyerek geçtiler, eğer istanbul’da savunmayı darmadağın eden suarez, brüksel’de de olsa, bu kez soyunma odasına 2-3 farkla gidebilirlerdi.
ikinci yarının başlangıcıyla beraber rüzgarın yönü değişti. ilk 15 dakika oyunun hakimi galatasaray’dı. tabii bu radikal yön değişiminin nedeni şüphesiz deneyim farkı: tüm kadrosunun yaş ortalaması 22,8 olan anderlecht ekibi iyi oynadığında peş peşe vites artırıyor; işler biraz kötü gittiğinde oyundan inanılmaz düşüyor.
arsenal’e karşı ilk maçta 1-0’dan iki dakikada 2-1’e düşmeleri bu yüzdendi. rövanşta da 3-0’dan 3-3’e getirebilme nedenleri aynı. ama maalesef prandelli o geçici rüzgar değişimini kalıcı hale getirecek adımları atamadı; 60’a kadar iki oyuncu değiştirip fişi çekecek hamleyi yapamadı. 75’te değişikliklere başladığında iş işten geçmişti zaten.
selçuk’u insan olarak seviyorum, bunu kendisi de biliyor, beyefendi bir sporcu. ama selçuk’un bu sene her maçı sahanın en güzel yerinden passolig’siz seyredip, furkan’ın-umut’un kenardan/evden izlemelerine anlam veremiyorum. kendisi de anlam veremedi ki, dün 83’te özel çaba göstererek terk etti sahayı.
galatasaray’a acil bir neşter gerek. eğer bu neşteri prandelli kendine vurmuyorsa, oyuncu ekibine vurmalı. bu sezon hiçbir şey oynamayan burak, selçuk, dzemaili, olcan, yekta artık biraz evde oturmalı. evde oturan umut, furkan, sinan şans bulmalı. sanırım şu an tek çıkar yolları bu.
uğur meleke
ya abicim al lisansını gel başımıza hoca ol... maillere de cevap veriyorsun zaten, iletişime açıksın :(
(bkz: 26 kasım 2014 anderlecht galatasaray maçı)