11306
kadro olarak çok iyi olmayan ancak gelen geçenden 3-4 yiyecek kadar da kötü olmayan takım. 22 kasım 2014 galatasaray trabzonspor maçına bakıyorum, kadro hiç içime sinmedi ama maçın başlarında hiç de fena değiliz diye düşündüm. hatta bir pozisyonda öyle hızlı ve isabetli paslar yaptık ki şaştım kaldım, iyi bir avrupa takımı gibiydi, bayadır böyle paslaşırken görmemiştim takımı. dedim milli maç arası iyi gelmiş herhalde pas çalışmışlar bu da bir şeydir. sonra ne olduysa oyundan düşmeye başladık, kendi evimizde mahkum oynamaya başladık. derken, golü yedik ve gardımız tamamen düştü. eskiden olsa yediğimiz bir gol ne olacak, atarız şimdi 2 tane derdik ama artık bir tane gol yiyince film kopuyor. ne taraftar, ne sahadaki futbolcu inanıyor maçı çevirebileceğimize.
futbolda var bu malesef. kazanma alışkanlığı vardır mesela, büyük takım olmanın ekmeğini yersin, kötü oynasan da bir şekilde galip gelirsin o maçtan. bir de tam tersi var işte bunun. kaybetmeye alışırsın. bir gol yiyince oyundan düşersin, inancını kaybedersin. bizde bu kaybetme alışkanlığı başladı ve tedavisi de çok kolay değil gibi görünüyor. çok kötü sezonlar geçirdiğimize herkes gibi ben de şahit oldum, yeri geldi art arda kötü oyunlar mağlubiyetler gördüm ama hiçbir dönemde gelenden geçenden 3-4 yediğimizi hatırlamıyorum. işin kötüsü, buna alıştık hepimiz. başka takımı tutan arkadaşlarım geliyor şakasına takılıyorlar ben de gülüp geçiyorum, hatta espriyi uzatıyorum. kaybedince yüzüm düşerdi eskiden bir süre kendime gelemezdim. şimdi bakıyorum, gayet normal bir şey gibi, yere kalem düşürmüşsün gibi falan mesela.
çok karamsar olmamak lazım ama elle tutulur hiçbir şey olmadığı gibi içine girdiğimiz bu kötü psikolojiden kurtulmak da çok kolay olmayacak gibi. yakın zamana kadar prandelli'nin gitmesi çözümdü belki ama şimdi bu yeterli mi hiç emin değilim, ki zaten öyle bir şey olacak gibi de görünmüyor.
futbolda var bu malesef. kazanma alışkanlığı vardır mesela, büyük takım olmanın ekmeğini yersin, kötü oynasan da bir şekilde galip gelirsin o maçtan. bir de tam tersi var işte bunun. kaybetmeye alışırsın. bir gol yiyince oyundan düşersin, inancını kaybedersin. bizde bu kaybetme alışkanlığı başladı ve tedavisi de çok kolay değil gibi görünüyor. çok kötü sezonlar geçirdiğimize herkes gibi ben de şahit oldum, yeri geldi art arda kötü oyunlar mağlubiyetler gördüm ama hiçbir dönemde gelenden geçenden 3-4 yediğimizi hatırlamıyorum. işin kötüsü, buna alıştık hepimiz. başka takımı tutan arkadaşlarım geliyor şakasına takılıyorlar ben de gülüp geçiyorum, hatta espriyi uzatıyorum. kaybedince yüzüm düşerdi eskiden bir süre kendime gelemezdim. şimdi bakıyorum, gayet normal bir şey gibi, yere kalem düşürmüşsün gibi falan mesela.
çok karamsar olmamak lazım ama elle tutulur hiçbir şey olmadığı gibi içine girdiğimiz bu kötü psikolojiden kurtulmak da çok kolay olmayacak gibi. yakın zamana kadar prandelli'nin gitmesi çözümdü belki ama şimdi bu yeterli mi hiç emin değilim, ki zaten öyle bir şey olacak gibi de görünmüyor.