120
son anda babamın iki tane eski açık kombinesi bulması üzerine uzun zaman sonra eski açıkta izlediğim maçtır. hava güzel stad dolu yani herşey futbol için müsaitti. takımdan beklendim hazırlık maçlarının aksine dah derli toplu ne yapmak istediğini bilen bir şekilde oynamasıydı. ilk yarı itibariyle topun hakimi ve daha atak olan bizdik. tobol ise alan savunmasına dayalı bir sistemi vardı. her ne kadar pozisyona girmiş olsak bile kaleye düzgün bir şut atamadık. artık biri bu takıma şut atmayı öğretmesi gerekiyor. ilk yarı itibariyle tobol neredeyse kalemize hiç gelmedi. golün bir anca olmasını ve rahatlamayı bekledim ama ilk yarı olmadı. devre arasında babamla maçın analizini yaptık, eski açıkta arkadaşlarımı aradım ama merdivenler bile dolu olduğundan sadece ikisini görebildim. ilk yarı boyunca uzun zaman sonra maçı oturarak izledim neredeyse çök çökçü taraftar kategorisine girecekken oğlum kendine gel dedim. 2.yarı başladı tobol kalemize daha çok gelmeye başladı. allahtan adamların kabiliyetleri kısıtlı olduğundan çok zorlayamadılar. geçte olsa golü bulduk ama yine de tedirginlik bir türlü geçmedi. maçın 81. dakikasında statdan çıkmak zorunda kaldık zira araba dışarıda bizi beklemekteydi. son golüde o yüzden izleyemedim.
maçtan önce kapalı, numaralı ve eski açıkta pankartlar açıldı ama yaşlandıkça gözler görmemeye başladığından tam olarak anlayamadım. eski açıkta solpaı pankartlar vardı. maçtan hemen önce atılan konfetilerin bir tanesi kafama tın diye vurması ve yanımdaki küçük bir çocuğun konfetilerle oynaması bana ilk maçımı hatırlattı bende o çocuk gibi maçtan çok başka şeylerle uğraşıyordum. rahmetli dedimin devamlı gittiği yeni açığı izledik baba-oğul. deden oğluna ve ondan da bana geçen bir mutluluk, onur ve gurur kaynağı galatasarayımız vardı. babamın kulağına iyi ki bizi galatasaraylı yaptın diyerek gururlandım.
bu arada sezonun ilk maçına gitmenin sevincinin yanında eski açıkta sürekli çalan davul gerçekten adamı rahatsız edebiliyormuş onu anladım. kapalı bildiğiniz kapalı yine kimseyi takmadı ne yeni açığı ne de eski açığı. yeni açık ısrarla meksiak yapmak istesede kapalı ya gelince kimse tınlamadı.....
maçtan önce kapalı, numaralı ve eski açıkta pankartlar açıldı ama yaşlandıkça gözler görmemeye başladığından tam olarak anlayamadım. eski açıkta solpaı pankartlar vardı. maçtan hemen önce atılan konfetilerin bir tanesi kafama tın diye vurması ve yanımdaki küçük bir çocuğun konfetilerle oynaması bana ilk maçımı hatırlattı bende o çocuk gibi maçtan çok başka şeylerle uğraşıyordum. rahmetli dedimin devamlı gittiği yeni açığı izledik baba-oğul. deden oğluna ve ondan da bana geçen bir mutluluk, onur ve gurur kaynağı galatasarayımız vardı. babamın kulağına iyi ki bizi galatasaraylı yaptın diyerek gururlandım.
bu arada sezonun ilk maçına gitmenin sevincinin yanında eski açıkta sürekli çalan davul gerçekten adamı rahatsız edebiliyormuş onu anladım. kapalı bildiğiniz kapalı yine kimseyi takmadı ne yeni açığı ne de eski açığı. yeni açık ısrarla meksiak yapmak istesede kapalı ya gelince kimse tınlamadı.....