115
öncelikle birazdan yapacağım yorumlar türkiye'de yetişen futbolcuları tanımlar niteliktedir.
birincil olarak dikkat çeken özellikleri şu ki; gençken hırslı olan bu adamlar parayı bulunca ise tam bir türk esnafı mentalitesine geçiş yapıyorlar. param var arabamı alırım evimi alırım sonra da parayı faize yatırır geçinir giderim ya da ev alırım gelen kiralarla geçinir giderim mantığındalar. ya da ne bileyim parayı bulunca karıyla kızla yemeler, gece hayatına akmalar, ne oldum delisi olmalar falan filan.
gençken yetenekli olanların ise çok çabuk bir şekilde götü kalkmakla birlikte bu yeteneklerini çalışmadan devam ettirebileceklerini sanıyorlar. sonuç ise;
(bkz: muhammet demirci)
(bkz: emre çolak)
(bkz: sercan yıldırım)
ikincil problem ise eğitimsizlik. bizdeki altyapı futbolcuları sadece fiziksel olarak geliştirmeye yönelik. mental olarak, kişilik olarak, oyunu okuma olarak, pozisyon bilgisi olarak, taktik bilgi olarak verilen eğitim çok zayıf. bu konuda ise problem antrenörlerde. antrenörler yetkin değil ve onlar da bir bakıma alanlarında eğitimsiz.
diğer bir problem ise genel olarak türk futbolunda. menajerler, kulüpler, yöneticiler işin sadece para ve rantına baktığından dolayı futbolcu eğitim bazında ihtiyacı olan her şeyi alıyor mu, antrenörler yeterince çalışıyor mu, altyapıdan gelen futbolcular maçlarda geretiği kadar süre alabiliyor mu, maç tecrübesi kazanabiliyor mu hiç umurlarında değil.
bu sebeplerden dolayı da bizde futbolcular normalde olduğundan daha geç parlıyorlar ya da parlamadan sönüyorlar ya da en kötüsü parlamadan oynamaya devam ediyorlar.
edit: ekleme yapmadan geçemeyeceğim. 2000 avrupa şampiyonası felaketinden sonraki alman futbolunu incelemeniz neyin nasıl olması gerektiğini ortaya koyacaktır. şu şekil bir kaynak var ben de daha bakamadım ama bakacağım birazdan.
http://www.businessinsider.com/...-youth-system-2014-7
http://static.bundesliga.de/...gszentren2011_gb.pdf
(bkz: alman futbolu/@hakanali)
birincil olarak dikkat çeken özellikleri şu ki; gençken hırslı olan bu adamlar parayı bulunca ise tam bir türk esnafı mentalitesine geçiş yapıyorlar. param var arabamı alırım evimi alırım sonra da parayı faize yatırır geçinir giderim ya da ev alırım gelen kiralarla geçinir giderim mantığındalar. ya da ne bileyim parayı bulunca karıyla kızla yemeler, gece hayatına akmalar, ne oldum delisi olmalar falan filan.
gençken yetenekli olanların ise çok çabuk bir şekilde götü kalkmakla birlikte bu yeteneklerini çalışmadan devam ettirebileceklerini sanıyorlar. sonuç ise;
(bkz: muhammet demirci)
(bkz: emre çolak)
(bkz: sercan yıldırım)
ikincil problem ise eğitimsizlik. bizdeki altyapı futbolcuları sadece fiziksel olarak geliştirmeye yönelik. mental olarak, kişilik olarak, oyunu okuma olarak, pozisyon bilgisi olarak, taktik bilgi olarak verilen eğitim çok zayıf. bu konuda ise problem antrenörlerde. antrenörler yetkin değil ve onlar da bir bakıma alanlarında eğitimsiz.
diğer bir problem ise genel olarak türk futbolunda. menajerler, kulüpler, yöneticiler işin sadece para ve rantına baktığından dolayı futbolcu eğitim bazında ihtiyacı olan her şeyi alıyor mu, antrenörler yeterince çalışıyor mu, altyapıdan gelen futbolcular maçlarda geretiği kadar süre alabiliyor mu, maç tecrübesi kazanabiliyor mu hiç umurlarında değil.
bu sebeplerden dolayı da bizde futbolcular normalde olduğundan daha geç parlıyorlar ya da parlamadan sönüyorlar ya da en kötüsü parlamadan oynamaya devam ediyorlar.
edit: ekleme yapmadan geçemeyeceğim. 2000 avrupa şampiyonası felaketinden sonraki alman futbolunu incelemeniz neyin nasıl olması gerektiğini ortaya koyacaktır. şu şekil bir kaynak var ben de daha bakamadım ama bakacağım birazdan.
http://www.businessinsider.com/...-youth-system-2014-7
http://static.bundesliga.de/...gszentren2011_gb.pdf
(bkz: alman futbolu/@hakanali)