• 5
    şekil ve üslub olarak fazlasıyla tartışılabilir olsa da varlığı fazlasıyla gerekli olan durumdur. zira türkiye fazlasıyla kalabalık ve aynı oranda provokasyona açık bir ülkedir. örneğin izmir'de birlikte televizyondan izlenen bir maçın ardından otobüs durağına 25-30 kişilik bir grup halinde yürürken aramıza karışan iki dallamanın, hem de ekip arabasının yanına gelmişken atmaya çalıştığı slogan sebebiyle çok zor durumda kalmıştık. fenerbahçe-alkmaar ve bursaspor-fenerbahçe maçlarında fenerbahçe tribünlerinde yaşananlar herkesin malumu. aziz yıldırım'ın tribün gruplarının pankartlarını yasak diye stada sokmayıp kendi yaptırdığı onca pankartları farklı dernek isimleriyle tribünlere astırdığı ve bunların tribüncüler dışında herkes tarafından ayrı ayrı getirilip stada sokulmuş pankartlar olduğunun zannedildiği de.

    diyeceksiniz şimdi galatasaray tribününde buna benzer olaylar yaşanmadı mı, yaşandı tabi. belki silah, bıçak kullanılmadı ama tribünün kendi içinde kavgalar çıktı. tribünün rengi sayılabilecek gruplar argo tabirle harcandı ve tribünden çekilmek zorunda kaldı. olaylar, hele ki sebepleri pek hoş olmadı. ama hakimiyet olarak bahsedilen şeyin öyle ya da böyle sağlanması bir ihtiyaçtır. galatasaray, özellikle uefa kupasını kaldırdığı dönemde çok geniş bir taraftar kitlesi kazandı. ve o dönemin "çocuk"ları şimdilerde yavaş yavaş gençlik dönemlerine girmeye başladılar. 30-40 kişilik * bir grup stada girip kendi siyasi görüşünü yansıtan bir pankart asmasına engel olacacak biri ya da birileri olmasa her maç ne olaylar yaşanırdı onu düşünmek lazım bir de. daha öncekilere ne yapıldıysa, onlara da aynısı; belki daha da beteri yapılırdı. ama bu tarz olayların da en çok galatasaray'a ve galatasaray tribünlerine zarar vereceği açıktır.

    tribünde sırtına polar geçirip yanına da üç dört tane yancı alıp "reis"çilik oynayan tipler zaten galatasaray tribünlerine özgü değil. neredeyse semt takımlarının tribünlerine kadar yayılmış durumdalar. tribüne yön verenler açısından bakıldığında rahmetli alpaslan dikmen ciddi bir denge noktasıydı. tek başına herkesin, her grubun arasında bir köprü vaziyeti görüyordu. onun vefatından sonra hiçbir şeyin aynı olmayacağı gerçektir. ancak üslup ve tarzları pek sıcak olmasa da bu insanların yıllarını bu işe adadıkları, bazılarına göre kaymağını yediği kadar pisliğini de çektiği açıktır. bunun dışında belki galatasaray tribünlerine türeyen ve hiiç yakışık almayan bazı tipler ve yapılanmalar da vardır ancak bunlar "temiz" insanların alaşağı edebileceği türden değildir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın